Probiyotik ve Prebiyotiklerin Sağlığımız Üzerine Etkileri
Yazar Sabiha Ataç Asan • Diyetisyen • 31 Mayıs 2018 • Yorumlar:
Yüzyıllardır insanların beslenmesinde yerleri olmasına karşın, son yıllarda probiyotiklerin insan sağlığı ve hastalıklarının tedavisindeki önemi ile ilgili araştırmaların sayısı artmaktadır.
Bağırsak yüzeyinde bulunan yararlı mikroorganizmalara probiyotik denir.
Probiyotikler = yararlı bağırsak mikropları (bakteriler ve mantarlar) Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) faydalı bakteri ve mantar bulunur. Bu rakam insan hücre sayısının 10 katı kadardır.Sayıları 400’ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar normal bağırsak florasını oluştururlar.
Probiyotikler ayrıca biotin, pridoksin, pantotenik asit,folik asit gibi B grubu vitaminlerin sentezinde etkilidirler. Ayrıca safra tuzları ve yağ asitlerini zararlı mikroorganizmalardan koruyarak, bunların toksik ürünlere dönüşümünü önlerler. Amonyak, indol, merkaptan,toksik aminler ve sülfitler gibi toksik maddeler üreten mikroorganizmaların çoğalmasını inhibe eden probiyotikler, bu tür zararlı bileşenlerin sindirim sisteminde birikimini ve emilimini azaltırlar .
Sonuç olarak, probiyotiklerin, bulunduğu konağın, bağışıklık sisteminde savunmasını ve mikrobiyal patojenlere karşı direncini artırdıkları ve bu yolla sindirim sistemindeki fonksiyonları iyileştirdikleri bildirilmiştir. En iyi bilinen probiyotikler, süt şekerini (laktoz) laktik asite çeviren laktik asit bakterileridir. Probiyotiklerin kaynakları anne sütü ve yoğurt başta olmak üzere kefir, ayran, kımız, peynir gibi fermente süt ürünleri, turşu ve salamuralardır.
Probiyotik gıdalar arasında bebek mamaları, bazı katkılı yağlar, bazı meyve suları ve bazı dondurmalar da vardır. Ancak pastörizasyon işlemi probiyotiklere büyük ölçüde zarar vermektedir. Probiyotikler yoğurt, kefir, kımız ve diğer fermente gıdalara eklenirken, son yıllarda içeceklere toz ve tablet, kapsül veya dondurularak kurutulmuş formdaki preparatlara da ilave edilmiştir.
Bir veya daha fazla probiyotik bakteriyi içeren preperatlar veya bir veya daha fazla probiyotik içeren vitamin ve mineral preparatları bulunmaktadır.
Probiyotikler karbonhidrat (Frukto- Oligosakkarit ) yapısındadır ve başta anne sütü olmak üzere muz , pırasa, enginar, kuşkonmaz, kereviz, patlıcan, bazı baklagiller gibi lifli gıdalarda bulunur. Güçlü bir bağışıklık sisteminiz olması için sağlıklı beslenmeniz dileklerimizle.
İnsanların bağırsaklarında bulunan yararlı mikroorganizmaları besleyen, sindirilemeyen liflere prebiyotik denir. Yani probiyotikler bakteri, prebiyotikler ise bu yararlı bakterilerin besin kaynağı diyebiliriz.
Bu iki maddenin de adında – biyotik olması ikisinin de sağlığa faydalı olduğunu göstermektedir.
Prebiyotikler fermente olabilen, sindirilmeyen karbonhidratlardır. Bir disakkarit olan laktuloz, inülin, oligosakkaritler (maltoz, soya, ksiloz), oligofruktoz ve galaktoz içeren galaktooligosakkaritler (kurubaklagiller) prebiyotiklerin besinsel kaynaklarıdır.
Fruktooligosakkaritlerin temel diyet kaynakları arasında buğday, soğan, muz ve sarımsak sayılabilir. Pırasa, yer elması, hindiba, bir tür yabani soğan, kuşkonmaz ve bezelye ise diğer kaynaklar arasındadır. Arpa ve çavdar gibi bazı tahıllar da fruktooligosakkarit içermektedir.
Günde 4-10 gr fruktooligosakkarit alındığında yararlı etki göstermektedir. Bir porsiyon pırasa yemeği, bir küçük boy muz, bir küçük boy soğan ve sarımsak günlük prebiyotik gereksinimini karşılamaktadır.
Fruktooligosakkaritler fermente olduklarında kalsiyum, magnezyum gibi minerallerin emilimlerini artırmakta, serum glikoz ve kolesterol düzeyini azaltmaktadırlar.
Dolayısıyla sağlıklı yaşam süreci sağlamak amacıyla sağlıklı beslenmede öncelikle doğal pre-probiyotiklere yer verilmesi, ve gerekli koşullarda yapay pre-probiyotiklerin de kullanılmasının uygun olabileceği düşünülmektedir.