Psikoterapi Hizmetinde Etik İlkeler
Yazar Beste Ergün Özel • Psikolog • 26 Ekim 2022 • Yorumlar:
Psikoterapi hizmeti doğası gereği, insanların özel duygularıyla, düşünceleriyle, inançlarıyla, davranışlarıyla ve kişisel sorun alanlarıyla ilgilendiğinden hassasiyetle ele alınması gereken süreçleri içerir.
Psikoterapide kişilerin özel bilgileri, geçmişe dair iz bırakan yaşantıları, gelecekle ilgili düşüncelerinin sağlıklı yapılanabilmesi gibi hassas ve kişisel konular çalışılırken; kişiye bir arkadaş tavsiyesi vermekten, akıl hocalığı yapmaktan veya spiritüel bir danışmanlıktan ziyade bilimsel kaynaklara dayanan profesyonel bir hizmet verilir.
Bu açıdan bakıldığında hem ruh sağlığı uzmanını hem de ondan psikoterapi hizmeti alan danışanları maddi, manevi, fiziksel ve duygusal anlamda korumak ile ideal mesleki standartları belirlemek adına bir takım etik ilkeler belirlenmiştir. Bu etik ilkeler de etik kurallar aracılığıyla psikoterapi hizmetinde hayata geçirilmektedir.
Psikoterapi hizmetinde etik ilkeler ve kurallar hem danışan hem de ruh sağlığı uzmanları açısından incelikli olup aynı zamanda özel durumlar içerdiğinden etik ilkeler ve kuralların korunması adına gösterilen çaba da oldukça önemlidir. Psikoterapide etik ilke ve kuralları incelemeden önce etik, meslek etiği, etik ilkeler, etik kurallar gibi terimsel kelimelerin anlamlarının ne olduğunu bilmek gerekir.
Etik Ne Demektir?
Etik, insani davranışların en doğrusuna ulaşmak ve doğru bir insan olmak üzerine düşünen bir ahlak felsefesidir.
Etik evrenseldir; yani etik dil, din, ırk, cinsiyet, kültür gibi ayırıcı unsurlara göre değil, genel insani doğrulara göre şekillendirilmiştir. Örneğin dürüstlük evrensel kabul edilen bir etik ilkedir; bir din, dil, ırk veya topluma göre değişkenlik göstermez.
Meslek Etiği Ne Demektir?
Meslek etiği, bir meslekteki evrensel doğruları ve o mesleği icra eden kişilerin profesyonel hizmet verme koşullarını belirleyen ilkeler ve kurallar bütünüdür.
Meslek etiği kısaca, meslek mensubu kişilerin işlerini nasıl yapmaları gerektiğine dair ilke, kural ve yönlendirmelerin bütününü oluşturur.
Mesleki Etik İlkeler Ne Demektir?
Etik ilkeler, bir mesleği icra ederken mesleğin standartları ve bilimsel veriler gereği en üst düzeyde belirlenmiş ideallerdir. Etik ilkeler meslekte ulaşılmak istenen ve korunması gereken genel standartları belirler.
Meslekte bu etik ilkeleri korumak adına gayret göstermek şarttır ancak bu ilkeler en yüksek koşulları idealize ettiğinden her zaman bu ilkeleri eksiksiz yerine getirmek mümkün olmayabilir. Meslekte profesyonelliği oluşturan durum aslında bu ilkeleri sağlamak adına gösterilen gayrettir. Örneğin yazının devamında detaylarına değinilecek olan yetkinlik etik ilkesi gereği ruh sağlığı uzmanları devamlı mesleki bilgilerini yenilemek ve zorlandıkları koşullarda daha deneyimli uzmanlardan yardım ve süpervizyon almak durumundadırlar.
Ancak bazen zaman yetersizliği veya bilgi almak istediği kaynakla anında iletişim kuramama gibi çeşitli unsurlar sebebiyle uzman da her ihtiyaç duyduğu an istediği bilgiye hemen ulaşamayabilir, süpervizyon alamayabilir ya da gerekli tüm araştırmalar yapılmasına rağmen güncel bilgilere ulaşamayabilir. Böyle durumlarda uzman, koşullar elverdiği ölçüde yetkinlik ilkesini yerine getirmeye çaba gösterdiğinden etik ilkelere uygun hareket ettiği varsayılabilir.
Mesleki Etik Kurallar Ne Demektir?
Mesleki etik kurallar, etik ilkelerini yerine getirebilmek adına belirlenmiş kaidelerdir. Etik kurallar, meslek mensuplarına ve etik ilkelerin idealize ettiği standartlara ulaşabilmek için mesleği icra ederken neler yapılması gerektiğini söyler. Yani dürüstlük bir mesleki etik ilke iken, ruh sağlığı uzmanlarının kendi eğitimsel bilgileri hakkında danışanlarını doğru bilgilendirmeleri mesleki etik kuraldır.
Psikoterapi Hizmetinde Etik İlkeler Nelerdir?
Psikoterapide ulaşılması hedeflenen uygun koşullara dair idealleri belirlemek adına “yetkinlik, yararlı olmak ve zarar vermemek, sorumluluk, dürüstlük, insan haklarına saygı ve ayrımcılık yapmama’’ başlıkları altında etik ilkeler belirlenmiştir.
-
Yetkinlik
Ruh sağlığı uzmanları, ruh sağlığı alanında belirlenen evrensel ve ulusal koşullar gereği gereken lisans ve yüksek lisansa dair bölümleri bitirmek, yetkinlik elde edebilmek adına psikoterapi tekniklerine dair eğitimleri almak ve bu alanlarda bilgilerini güncellemekle yükümlüdürler.
Kısacası ülkemizde psikoterapi hizmeti veren uzmanların; üniversitelerin psikoloji, psikolojik danışmanlık bölümlerinden mezun olmuş veya tıp bölümünü bitirdikten sonra psikiyatri üzerine uzmanlıklarını tamamlamış olmaları gerekmektedir.
Psikoterapist olmak isteyen ve psikoloji veya psikolojik danışmanlık bölümlerinden mezun olan kişilerin mezun olduktan sonra klinik psikoloji yüksek lisans programını da tamamlamaları gerekir.
Lisans, tıpta uzmanlık, yüksek lisans veya doktora eğitimlerini tamamlamış olmak, psikoterapi yapabilmek adına ön koşul oluşturur, ancak yeterli değildir. Psikoterapi hizmetini uygulayabilmek için bu bölümlerden mezun olan kişilerin uygulamak istedikleri psikoterapi tekniklerine dair eğitimleri aldıktan sonra süpervizyon programlarına katılmaları ve bu programlarda başarılı olmaları gerekir.
Uzmanlar aldıkları eğitimlere dair gündemdeki bilgileri takip ederek çalışmalarını güncellemelidirler. Aynı zamanda çalışırken zorlandıkları ve yeterince yararlı olamadıklarını düşündükleri danışanları için daha yetkin ruh sağlığı uzmanlarından süpervizyon adı altında mesleki danışmanlık almalıdırlar. Alınan süpervizyon ile kendilerinden daha yetkin bir ruh sağlığı uzmanının yorum, değerlendirme ve yönlendirmeleriyle psikoterapi süreçlerini sürdürmelidirler.
Ruh sağlığı uzmanları yetkin oldukları alanlara yönelik çalışmalıdırlar. Eğer uzmanlar kendilerini yetkin ve yeterli hissetmediği alanlarda süpervizyon desteği alamıyorlarsa o zaman danışanlarını bu alanda kendilerinden daha yetkin ve deneyimli başka bir uzmana yönlendirmelidirler.
-
Yararlı Olmak ve Zarar Vermemek
Ruh sağlığı uzmanları, aldıkları akademik eğitimler ve psikoterapi eğitimleri ışığında danışanlarına en faydalı olabilecek uygulamaları seçerek çalışmalarını yürütmelidirler. Alınan psikoterapi teknikleri danışanlarla çalışma adına ruh sağlığı uzmanlarına genel bir çerçeve sunar.
Profesyonel ruh sağlığı uzmanları bu genel çerçeveyi danışanları için en faydalı biçime getirerek kullanmalıdırlar. Kısacası genel geçer bir uygulamadan ziyade tüm teknikleri danışanına en uygun biçimiyle ve uzmanın kendi mesleki deneyimlerini de devreye sokarak uygulaması gerekir.
Uzmanlar psikoterapide danışana yarar sağlayacak çalışmaları yürütürlerken olası zararları da hesaplayarak bu zararları oluşturabilecek koşullardan uzak durmaya dikkat etmelidirler. Olası zararlar maddi, manevi, fiziksel veya psikolojik her türlü zarar alanını kapsamaktadır.
Örneğin; haftada 1 psikoterapi hizmeti alan bir danışan seansların sık olması nedeniyle maddi anlamda zorlanıyorsa ve haftalık terapi ücretlerini karşılayamayacağını düşünerek kaygılanıyorsa, bu durum danışanın terapötik sürecinin tamamlanmadan yarıda kalmasına neden olacağı için danışana hem maddi yönden hem de duygusal ve manevi yönden zarar verebilir. Bu durumda ruh sağlığı uzmanı mevcut maddi zorlanmaya karşı bir çözüm üretmelidir.
Eğer psikoterapi seanslarını yarım bırakmak danışana daha çok zarar verecekse o zaman terapist danışanına fayda sağlamaya devam edebilmek adına danışanıyla yaptığı seansların sıklıklarını azaltmayı düşünebilir. Böylece uzman, hem maddi yönden danışanını bunaltmamaya çalışırken hem de danışanının terapötik sürecini de takip etmeyi bırakmamış olur.
Elbette burada bahsedilen örnek, böyle bir durumla karşılaşıldığında her terapistin mutlaka yapması gereken bir zorunluluk durumu değildir. Sadece bir ruh sağlığı uzmanının danışanı için ne kadar hassas olmaya çalıştığını açıklayan bir örnektir. Ancak danışanın problemlerine karşılık terapist herhangi bir çözüm üretemiyorsa, üretilen çözümler işlevsiz kalıyorsa veya bulunan çözüm fikirleri çözüm yolu olarak kullanılamıyorsa o zaman uzman danışanını başka bir ruh sağlığı uzmanına yönlendirmelidir.
Ruh sağlığı uzmanları mesleki statülerini hizmet verdikleri danışanların ve yakınlarının zararına olacak biçimde kullanmamalıdırlar. Mesleki statülerini danışanları ve çevreleri adına her zaman yarar sağlayacak biçimde kullanmaya özen göstermelidirler.
Ruh sağlığı uzmanları statüleri ile danışanın yakınlarına veya kendisine onları olumsuz etkileyecek bir söylem içinde bulunmamalıdırlar. Örneğin bir ruh sağlığı uzmanının çocuk danışanının ebeveynine, sorunlu bir çocuğa sahip olduğunu söylemesi etik açıdan uygun değildir. Çünkü bu söylem çocuğu etiketleme ve yargılama içerdiğinden hem çocuk danışana hem ailesine hem de çocuğun yakın çevresine duygusal yönden zarar verebilir.
Ruh sağlığı uzmanları, uygulayacakları psikoterapi hizmetlerinde kişisel kazanç sağlamaya dair düşüncelerini veya şahsi yarar sağlama gibi fikirleri ön planda tutmamalıdırlar. Danışanın ruhsal iyi oluşu ve psikoterapi sürecinde hedeflere ulaşılmasını kendilerine motivasyon edinmelidirler.
Uzmanlar bilgi, deneyim ve konumlarını danışanları üzerinde baskı yapma veya onları terapi almaya zorla ikna etme amacıyla kullanmamalıdırlar. Ayrıca danışan, seans içerisindeyken kendisiyle ilgili bir bilgiyi uzmanla paylaşmak istemiyorsa uzman, bu bilgiyi kendisine söylemesi için danışanını zorlamamalı ve danışanın çalışmak istemediği bir konuda ona baskı kurmamalıdır.
Danışanların doğal olarak kendi yaşamları içerisinde kendilerini yansıtan hayat görüşleri, dil, din, kültür, etnik köken, politik görüş, cinsel kimlik gibi kişisel özellikleri bulunmaktadır. Psikoterapi hizmeti almaya gelen danışanların bu özellikleri ruh sağlığı uzmanıyla farklı hatta zıt konumda olabilir. Bu noktada ruh sağlığı uzmanları danışanların bu özelliklerini yargılama, eleştirme, değiştirmeye dair bir girişimde bulunmamalıdırlar. Uzmanların kendi kişisel görüş ve seçimlerini psikoterapi sürecinde danışanına aktarmamaları gerektiği gibi danışanın kendi kişisel görüş ve seçimlerinden de etkilenmeden seans içerisinde objektif bir duruş sergilemeleri gerekir.
-
Sorumluluk
Ruh sağlığı uzmanları, danışanlarına karşı hem bilimsel sorumluluklarını hem de mesleki sorumluluklarını bilmeli ve bunları uygulamalıdırlar. Çünkü uzmanlar uyguladıkları psikoterapi hizmetinin türü ve doğurduğu sonuçlardan sorumludurlar.
Uygulanan psikoterapi yöntemlerinde uzman tarafından öngörülen olası bir olumsuz sonuç varsa bu durum terapi süreci öncesinde danışanla paylaşılmalıdır. Uygulanacak psikoterapi yöntemi tüm yönleriyle uzman tarafından danışana aktarılarak danışandan onay alındıktan sonra sorumluluklar, ruh sağlığı uzmanı ile danışan arasında paylaşılır.
Ruh sağlığı uzmanları yürüttükleri psikoterapi seanslarında etik ilkeleri gözetmeye çalışırlarken bazen etik ikilem olarak ifade edilen durumlarla karşılaşırlar.
Etik ikilem, etik ilkeleri gözetmeye çalışırken tam olarak ne yapılacağından emin olunamaması durumudur.
Örneğin etik ilkelere göre ruh sağlığı uzmanları danışanlarından özellikle maddiyatı yüksek olan özel hediyeler kabul etmemelidirler. Çünkü hediye alma ve verme davranışı danışan ile uzman arasında korunması gereken objektif sınırların bozulmasına ve empatik yaklaşımın sempatiye dönüşmesine neden olabilir. Ancak bir danışanın terapi aldığı bir ruh sağlığı uzmanı için kendi evinin bahçesinden toplayıp getirdiği çiçekleri kabul edip etmemeye dair yaşanan ikilem psikoterapi hizmetinde etik ikilem olarak adlandırılır.
Ruh sağlığı uzmanları bu gibi etik ikilemleri çözebilmeli ve bu çiçeklerin duygusal olarak ne anlama geldiğini analiz edebilmelidirler. Eğer çiçekler, danışanın terapi süreci boyunca kendisine yardımcı olan uzmana teşekkür etme anlamı taşıyorsa çiçekler saygı çerçevesinde kabul edilebilir. Ancak bu çiçekler, danışanın uzmana karşı duyduğu sempati, hoşlantı gibi aktarım içerikli duygular yansıtıyorsa o zaman uzman danışanın farkında olamadığı duygusal aktarım süreciyle ilgili durumu kendisine uygun bir dille açıklayarak çiçekleri neden kabul edemeyeceğini ona anlatmalıdır.
Eğer uzman, danışanından gelen hediyeyi kabul edip etmeme konusunda kararsız kalıyor, bu hediyeyi kabul etmenin terapötik ilişkiye zarar vereceğine dair kaygılar taşıyorsa ve bu konudaki görüşünü danışanına uygun bir dille nasıl aktaracağını bilemiyorsa, uzmanın meslektaşlarından ya da mesleki etik kuruldan bu etik ikilem hakkında destek ve görüş alması gerekir.
Psikoterapi süreci içerisinde geniş yer tutan bir diğer sorumluluk ise ruh sağlığı uzmanlarının danışanların hakkında edinilen bilgileri gizli tutmalarıyla ilgilidir. Danışanın rızası olmadan bu bilgileri paylaşmak uygun değildir. Ancak uzman danışanının kendisine veya bir başkasına zarar verme gibi uçta yaşanabilecek durumlarının olduğunu fark ederse danışanının can güvenliğini ve iyilik halini korumak adına gizlilik ilkelerini bozarak ve insiyatif kullanarak ilgili kişilere haber verme sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Ruh sağlığı uzmanları gizliliği bozacak sınırların neler olduğuna dair bilgiyi terapi sürecine başlamadan önce detaylıca ve açık bir şekilde danışanlarına aktarmalıdırlar.
Ruh sağlığı uzmanlarının gizliliği bozmasını gerektiren durumlar; danışanın kendisine veya bir başkasına zarar verme isteğinin olup buna yönelik plan veya eylemlerinin bulunması, danışanın suç teşkil eden bir fiilde bulunması, 18 yaşından küçük danışanların fiziksel veya cinsel istismara maruz kalması ya da danışanın can güvenliğini tehdit eden kötü bir durumla/kişiyle karşılaşması ile fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalması olarak özetlenebilir. Bu gibi durumlarda, ruh sağlığı uzmanı danışanın ailesine/yakınlarına, ilgili kurum ve kuruluşlara bilgi vermekle yükümlüdür.
Danışanla yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler; farklı ruh sağlığı uzmanlarından eğitim veya süpervizyon alınması, eğitim verilmesi ya da araştırma yapılması için kullanılması gerekiyorsa bu gibi durumlarda sadece danışandan izin alınarak ve kişisel bilgileri gizlenerek kullanılabilir. Yani eğitim alma, süpervizyon alma, araştırma yapma veya eğitim ve süpervizyon verme sürecinde; danışanın yaşadığı zorlanmalar, yapılan klinik çalışmalar, psikoterapiyle sağlanan iyileşmeler veya psikoterapide zorlanılan noktalar danışanın terapötik sürecine fayda getirmesi amacıyla daha üst bir görüş almak için uzmanın tanıdığı farklı bir meslektaşa iletilebilir. Ancak isim soy isim, telefon, adres, okul vb. özel kişisel bilgiler ruh sağlığı uzmanı tarafından gizlenmeli veya değiştirilerek aktarılmalıdır.
Örneğin bir uzman Ayşe Deniz ismindeki bir danışanının bilgilerini süpervizyon almak koşuluyla başka bir ruh sağlığı uzmanına aktarırken, danışanının ismini A.D olarak kısaltarak ismi belli olmayacak şekilde başka bir uzmana aktarabilir. Böylece uzman, danışanının isim ve soyisim gibi bilgilerini vermeden, yani danışanını açıkça ifşa etmeden onunla beraber yaptığı psikoterapi çalışmalarına dair bilgilerini terapide fayda sağlaması amacıyla mesleki görüşler alacağı başka bir uzmana sunabilir ya da danışanının bu bilgilerini gerçekte olmayan başka bir isim ve soyisimle değiştirebilir. Örneğin gerçek adı Ayşe Deniz olan danışanının ismini Fatma Hanım olarak değiştirerek danışanı hakkında sormak istediği sorulara bir üst görüşten cevap almak ya da süpervizyon almak üzere başka bir uzmana sorabilir.
Danışanın bilgisi ve onayı olmadan psikoterapi seansları içerisinde yapılan görüşmelere dair ses veya görüntü alınmamalıdır. Danışanın rızasıyla alınacak görsellerin, ses kayıtlarının, özel bilgilerin saklı tutularak veya değiştirilerek tamamen eğitim, süpervizyon ya da araştırma amaçlı kullanılabilir.
-
Dürüstlük
Ruh sağlığı uzmanları gerçekleştirdikleri psikoterapi hizmetlerinde doğru, dürüst ve tarafsız olmak durumundadırlar. Uzmanlar, danışanlara yanlış bilgi vermek, danışanları yanıltmak veya onlardan doğru bilgileri gizlemekten kaçınmalıdırlar. Her uzman danışanına gerçekçi vaatlerde bulunarak bunları sağlamak adına çaba göstermelidir.
Hizmet verdikleri kişilere karşı tarafsız olmalıdırlar ve onlara ruh sağlığı uzmanları olarak mesleki rollerini ve psikoterapi içerisinde yapacakları çalışmaları doğru biçimde anlatmalıdırlar.
Psikoterapinin ücretleri, uygulanma şartları, ruh sağlığı uzmanının mesleki yetkinlikleri, eğitimleri, şimdiye kadar yapılan çalışmalar gibi konularda danışanlara dürüst bilgilendirme yapılmalıdır. Uzman, bu bilgilendirmeleri reklam ve kişisel fayda sağlama amacıyla değil, danışanı aydınlatma ve kafa karışıklıklarını giderme amacıyla yapmalıdır. Bu nedenle kişi eğer ruh sağlığı uzmanından psikoterapiye dair hizmet talebinde bulunmazsa veya terapi almasının uygun olacağı önerildiği taktirde terapi almayı reddederse, kişi psikoterapi hizmeti almaya zorlanmamalıdır.
-
İnsan Haklarına Saygı ve Ayrımcılık Yapmama
Ruh sağlığı uzmanları insana insan olduğu için değer vermelidirler. İnsanı dil, din, ırk, cinsiyet, bakış açısı, sosyo-ekonomik seviye, eğitim, fiziksel görünüş açısından ayırmamalıdırlar ve tüm danışanlarına eşit biçimde yaklaşmalıdırlar. Uzmanlar kendi görüş, din, kimlik, cinsiyet vb. özelliklerini mesleklerine, psikoterapi hizmetine ve danışanlara karşı olan tutumlarına taşımamalıdırlar.
Her uzman, danışanının zihninde kendi kişisel özelliklerine dair oluşabilecek profilin tam anlamıyla yok edilemeyeceğini de bilmelidir. Örneğin parmağında alyans olmayan bir terapist özel hayatını danışanına yansıtmamasına rağmen, danışanının zihninde uzman kişi bekar ya da boşanmış biri olarak tanımlanabilir.
Danışan tarafından uzmana yönelik yapılan bu tahmini tanım, uzmanın özel hayatından gerçek bir bilgiyi yansıtabildiği gibi yüzüğünün olmaması durumu, parmağındaki egzama yüzünden alyans takamayan evli bir terapisti de yansıtabilir. Yani terapist ne kadar objektif ve profesyonel bir duruş sergilese de danışanının kendisiyle ilgili doğru ya da yanlış varsayımları ve görüşlerini tamamen engelleyemeyebilir.
Psikoterapide Etik Kurallar Nelerdir?
Psikoterapide belirlenen etik ilkelere ulaşmak adına uygulanması gereken etik kurallar şunlardır:
-
Ruh sağlığı uzmanları danışana faydalı olamayacağını düşünüyorlarsa bu danışanla psikoterapiye başlamama kararı alabilirler.
-
Ruh sağlığı uzmanları mümkün olan en kısa süre içerisinde ve mümkünse psikoterapinin başlangıcında gizlilik, terapi süreci, ücret gibi konular hakkında danışanı bilgilendirmelidirler.
-
Danışan eğer reşit değilse veya kendi kararlarını alabilecek şartlara sahip değilse, psikoterapiye başlamadan önce veli veya vasisinin onayının alınması gerekir.
-
Danışan özgür iradesi ile istediği zaman psikoterapi hizmeti almayı sonlandırabilir.
-
Ruh sağlığı uzmanları, kullandıkları psikoterapi teknikleri, bu tekniklerin sağladığı faydalar ve muhtemel riskler hakkında danışanı bilgilendirerek danışanın onayını almalıdırlar.
-
Psikoterapi yöntemlerini uygulayacak ruh sağlığı uzmanları henüz uygulayacakları teknikler üzerine yeterli düzeyde yetkinliklerini kazanmamışlarsa o zaman psikoterapi sürecini süpervizyon desteği aldıkları bir süpervizörle yani yetkin ve deneyimli bir ruh sağlığı uzmanıyla beraber yürütmelidirler. Bu koşulda uygulanan psikoterapiye dair sorumluluk süpervizöre aittir. Bu koşullarda gerçekleştirilen psikoterapi hizmetinde danışanlar konu hakkında bilgilendirilmelidirler.
-
Geleneksel uygulamaları içeren yüz yüze seanslar dışında gerçekleştirilen online seanslar, yazışmalar, e-postalar gibi yöntemlerle yapılan psikolojik danışmanlık hizmetlerinde oluşabilecek olumsuzluklar danışana bildirilmelidir. Örneğin ses iletiminde yaşanan aksaklıklar yüzünden danışan ve uzmanın birbirini yanlış ya da eksik anlaması, internet ortamında kullanılan yüz yüze görüşme uygulamalarının terapistten bağımsız olarak otomatik biçimde depoladığı bilgiler, internet kesintileri gibi durumlar online psikoterapi süreci içerisinde karşılaşılabilecek olumsuzluklardandır ve tüm bu durumlar danışana önceden bildirilmelidir.
-
Ruh sağlığı uzmanları, geçmişte psikoterapi hizmeti verdiği danışanları ile hala psikoterapi hizmeti vermeye devam ettiği danışanlarıyla ve onların yakınlarıyla duygusal ya da cinsel yakınlık içerisine girmemelidirler.
-
Ruh sağlığı uzmanları önceden duygusal ya da cinsel yakınlaşma yaşadıkları, maddi veya manevi çıkar ilişkisinde olduğu kişilere psikoterapi hizmeti vermemelidirler.
-
Ruh sağlığı uzmanlarının kişisel sebepleriyle (hastalık, kaza, taşınma, hamilelik, hizmetinin sona ermesi vb.) psikoterapi hizmeti devam ettirilemezse, uzmanlar danışana en faydalı olacak seçenekleri belirleyerek bu seçenekleri danışana bildirmelidirler. Örneğin görüşmelere online olarak devam etmek seçeneklerden biri olabilir. Ancak bu seçenek danışan için uygun değilse o zaman uzman danışanını onun için uygun olacak farklı bir ruh sağlığı uzmanına yönlendirebilir.
-
Ruh sağlığı uzmanları danışanlarının artık yardım gereksinimleri kalmadığını fark ettiklerinde ya da yapılan psikoterapi hizmetinin danışanına yarar sağlamadığını, danışanlarının zarar gördüğünü düşündüklerinde psikoterapi sürecini sonlandırmalıdırlar. Uzmanlar psikoterapi sürecini sonlandırmadan birkaç seans önce danışanlarına bilgi vermelidirler. Gerekli gördükleri taktirde danışanının durumuyla ilgili meslekte yetkin olduğunu düşündükleri farklı bir ruh sağlığı uzmanına da danışanlarını yönlendirebilirler.
Psikoterapide Etik İlke ve Kuralları Bilmek Ne İşe Yarar?
Etik ilke ve kuralları biliyor olmak, ruh sağlığı uzmanlarının kendi çalışma standartlarını belirlemek, mesleklerini profesyonel biçimde sürdürmelerine yardımcı olmak, riskli veya hatalı tutumlarda bulunmamalarını sağlamak amacıyla yol gösterici işleve sahiptir. Ruh sağlığı uzmanlarının bu etik ilkeleri biliyor ve uyguluyor olmaları gerekmektedir.
Danışanların da etik ilke ve kuralları biliyor olması terapide kendilerinin ve ruh sağlığı uzmanlarının sınırlarını bilmeleri, nasıl bir destek alabileceklerini veya alamayacaklarını öğrenmeleri, olası bir yanlış uygulamada bu durumu tespit edebilmeleri, kafalarındaki soru işaretlerini ortadan kaldırmaları gibi pek çok işleve sahiptir. Bu gibi sebeplerle psikoterapi hizmeti alan danışanların bu ilke ve kuralları bilmelerinin kendi terapötik süreçleri içinde faydası büyük olacaktır.