Psikoterapi
Yazar Ali Algın Köşkdere • Psikiyatrist • 27 Haziran 2016 • Yorumlar:
Psikoterapinin keşfi
Psikoterapi, psikolojik sorunların, belirtilerin ve rahatsızlıkların tedavisinde konuşmanın kullanıldığı tedavi yöntemidir. Bu yöntem 19. yüzyılda Freud ve arkadaşları tarafından geliştirilmiş, yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmış, üzerinde ciddi bir bilgi birikimi oluşmuştur. Psikanalitik psikoterapiye başlarda “konuşma tedavisi” denmiştir. Ama bir süre sonra bu sadece bir konuşma tedavisi olmaktan çıkmış, bir bilim dalı haline gelmiştir. Günümüzde uygulanan birçok psikoterapi türü bulunmaktadır. Psikoterapide hasta ile karşılıklı ilişki ve iletişimi kullanan, kişinin ve belirtilerin geçmişinin detaylı olarak araştırıldığı bir takım uygulamalar kullanılır. Bu tedaviye başlarda konuşma tedavisi dense de aslında burada temel alınan ögeler konuşma, dinleme ve yeniden anlamadır.
Kişi ne zaman psikoterapiye gereksinim duyar?
İnsanlar yaşamlarındaki sorunlardan olumsuz yönde etkilendiğinde, ilişkilerinde, iş ve ev yaşamında sorunlar yaşadığında, yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen duyguları, düşünceleri ve deneyimleri varsa ve bunlar uzun süredir kendilerini olumsuz yönde etkiliyorsa psikoterapiye başvurabilirler. Eğer yaşadıkları olumsuzluklar ağır düzeydeyse ve sorunlar yaşamlarını bozmaya başladıysa tedavilerine ilaç da eklenir. Buna psikiyatrist karar verir ve tedaviyi takip eder.
Terapist ve görüşme
Terapide hastanın anlattıkları dikkatli bir biçimde dinlenir. Hasta, hastanın geçmişi ve belirtisinin ortaya çıkış nedeni anlaşılmaya çalışılır. Bu dinleme ve anlama çalışması bir arkadaşlık ilişkisinden farklıdır. Terapist görüşmeyi değerlendirirken zihninin gerisinde psikoterapi için kullandığı bir kuram ve bu kurama dayalı yorumlamalara sahiptir. Aslında terapist kendi zihnini bir tanı ve tedavi aracı olarak kullanır.
Terapide ne olur?
Görüşme sırasında hastanın hikayesinde açık olmayan, anlaşılamayan noktalar vurgulanarak hastadan daha detaylı ve anlaşılır bilgiler edinilir. Burada bir sorgulama değil hastayla beraber bir merak ediş vardır. Karmaşık noktalar üzerinde çalışılarak hastanın bilincinde olduğu ve bilinçdışındaki malzeme arasında bir senkronizasyon sağlanır.
Psikoterapide ikinci adımda, hastanın anlattıkları arasında çelişkili ve zıt gibi görünen konular hastaya gösterilir. Böylece hasta yavaş yavaş bir içgörü kazanır, olaylara bakış açılarını, ilişkilerini ve ilişkilerdeki yerini yeniden tanır ve tanımlar, farklı bakış açıları geliştirir.
Terapi sırasında terapist ve hasta arasındaki ilişki de gündeme gelir. Çünkü bu ilişki hastanın dışarıdaki yaşamındaki ilişkilerin bir örneğidir ve bu ilişki üzerinde çalışılarak hastanın temel ilişki kurma kalıbında değişiklikler yapılır.
Terapi ve zaman
Yukarıda anlatılan yöntemler kullanılarak kişinin psikolojik belirtileri ortadan kaldırılır ve eğer kişi bu çalışmaya devam ederse kişisel gelişimi devam eder. Tüm bu süreç için acele etmemek gerekir. İyileşme zamana ve çalışmaya ihtiyaç duyar. Terapide hem hasta hem de terapist emek vermeden istenilen değişimi yakalayamaz. Bazen hastalar veya terapistler aceleci davranırlar ve hızlı sonuç elde etmek isterler. Zaman açısından beklentinin yüksek olması hastalarda hayal kırıklılığı yaratır. Şunu unutmamak gerekir ki insandaki değişimler yavaş olur. Eğer kişi içindeki motivasyonu ve merakı canlı tutarsa psikoterapi çok zevkli ve kalıcı etkileri olan bir uğraş ve deneyim olacaktır.