Psk. Büşra Dilekoğlu

Yazar Büşra Dilekoğlu • 21 Ekim 2024 • Yorumlar:

Merhaba. Düşünüyorum bazen omuzlarıma yüklenen görevleri düşünüyorum. Sanki bunlardan birisi kendini keşfetme görevi gibi geliyor bana. Düşünüyorum yalnızca modern dünyanın bir itelemesi mi bu diye. Bir yandan hemen aklıma onlarca filozof akın ediyor. İlahi kitaplardaki ayetler gözümün önünde beliriyor. Bir taraftan sanki bir kaçış yolu arıyorum kendimi keşfetme üzerine düşünürken. Ama sahiden bu görev sizce de biraz zor değil mi? Yani bir taraftan kaçmak istemem oldukça normal değil mi? Nereye varsam sanki bir yanlış yolun içinde gibi? Ya da başka bir pencereden mi bakmalıydım bu yola? Burası iyi bir seçim miydi? Bu seçimin tamamen iyi bir seçim olduğunu ne zaman anlayacağım? Neyi tutsam elimde mi kalıyor? Belki de bırakmalıyım. Bırakmalı mıyım? Sizin de zihninizi meşgul ediyorsa bu veya bunlara benzer sorular bilin ki yalnız değilsiniz. Çoğumuz “tam olarak kim olduğumuzu” bilemiyoruz. Üstelik tabir-i caizse her birimiz bir noktada tükürdüklerimizi yalamıyor muyuz? Ben kimim? Neyi seviyorum? Neyi sevmiyorum? Bu davranıştan inanılmaz rahatsız oluyor muyum yoksa abartı bir tepki mi veriyorum? Sorularıyla her birimiz meşgul olmuyor muyuz? Tüm bu arayış bazen inanılmaz keyifliyken, bazen çok korkutucu bazen de inanılmaz karmaşık ama bazen de tüm bunların cevabı ansızın -mesela bulaşıkları makineye yerleştirirken- gelmiyor mu? Bir taraftan mühim olan yalnızca bu yola çıkmış olmak değil mi? Ya hiç kendimizi bilmeden bir ömür geçirirsek? Buraya dair hiç adım atmazsak? Yaptıklarımızdan değil de ya hiç yapmadıklarımızdan pişmanlık duyarsak? Kendimizi tanımamayı, kendimiz üzerine düşünmemeyi, kendimizi bilmemeyi seçmiş olmak ne kadar zor, acı, karmaşık olursa olsun kendimizi seçmiş olmaktan daha büyük bir pişmanlık ve acı yaşatmaz mı? Bir alıntı ile sonlandırayım bu yazıyı: “Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya’ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek çok kolay. Edinemediğimiz arkadaşlara, yapamadığımız işlere, evlenmediğimiz insanlara, yapmadığımız çocuklara özlem duymak an meselesi. Kendimizi başkalarının gözünden görmek ve olmamızı istedikleri bin bir kişiye dönüşmüş olmayı dilemek için en ufak bir çaba gerekmiyor. Pişmanlık duymak ve sonsuza, zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay. Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi. Olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacağını bilemeyiz. O hayatlar yaşanıyor, evet ama biz de yaşıyoruz ve asıl bu yaşantıya odaklanmalıyız.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Büşra Dilekoğlu Psikoloji, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)