Ramazan Ayında Cerrahi Hastalarda Beslenme
Yazar Babek Tabandeh • Genel Cerrah • 10 Mayıs 2021 • Yorumlar:
Cerrahi girişimlerden sonra vücutta birçok değişiklik ortaya çıkmaktadır. Metabolizma ve sindirim sisteminde ortaya çıkan bu yeni düzen kısa ve uzun vadede farklı etkilere sahiptir. Çeşitli operasyonlardan sonra kısa ve uzun vadede dikkat edilmesi gereken bazı noktalar, yeni oluşan vücut düzeninin sağlıklı olmasını sağlayabilir.
Genel cerrahi alanına giren ve sindirim sistemi ile ilişkisi olmayan fıtık, tiroit bezi ve meme gibi operasyonlardan sonra yorgunluk, kansızlık, vücut direncinin düşmesi gibi erken dönemde iyi dinlenme ve beslenmeyi gerektiren durumlar söz konusudur ancak böylesi operasyonlardan yaklaşık 3-4 hafta sonra metabolizma normale yakın bir seviyeye döndüğünden bu hastalar operasyon öncesi dönemin beslenme düzenine ve dolayısıyla normal oruç tutma düzenine kısa bir sürede dönebilirler.
Sindirim sistemini ilgilendiren operasyonlardan sonra ise durum çok farklıdır. Cerrahinin alanı ve oluşturulan değişikliklere bağlı uzun süreli ve hatta kalıcı yeni düzenler hastanın beslenmesini kalıcı olarak değiştirebilmekte ve açlığa karşı direncini azaltabilmektedir.
Yemek borusu, mide ve oniki parmak barsağı operasyonlarından sonra uzun süreli açlıklar kadar bir defada çok gıda tüketmek de zararlı olabilir. Özellikle midenin tamamının alınmadığı ve hepsi ya da bir kısmının geride kaldığı cerrahilerden sonra uzun süreli açlıklar sıklıkla ülserlerin (yaraların) oluşmasına ve hatta kanama veya delinme gibi hayati tehlike yaratan yan etkilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Yine de bu tip operasyonlardan yaklaşık 1 yıl sonra üst sindirim sistemi oturmuş bir dengeye ulaştığından oruç tutmak mümkün olabilir. Doktorun önerisiyle asit salgısını kontrol eden ilaçlar, sahur ve iftarda dengeli ve özellikle yenilen gıdanın miktarı olarak aşırı olmayan beslenme tarzı hastalara bu hususta yardımcı olabilir.
Hemoroid, fissür ve benzeri makat çevresi basur gurubu hastalıklar nedeniyle operasyon geçiren hastaların iyileşmeleri ve sağlıklı dışkılama işlevlerini yerine getirmeleri açısından ise ishal ve kabızlığın olmaması gerekli. Bu nedenle bu hastaların tercihen 3 öğün yemek yemeleri ve her öğünde bol miktarda bitkisel lif alıp fazlaca su içmeleri gereklidir.
Uygulanan operasyonlardan biri ise safra kesesi cerrahileridir. Safra kesesi alınmış hastaların beslenme rejiminde herhangi bir yasak bulunmamaktadır ancak bu hastaların uzun süre aç kalmaları, safra reflü gastriti denilen özel bir çeşit mide rahatsızlığına neden olduğundan sık sık beslenmeleri gereklidir. Diğer taraftan safra kesesi ve pankreas operasyonu geçiren hastaların bir öğünde fazla hayvansal gıda tüketmeleri hazımsızlığa neden olduğundan klasik iftar öğünleri de bu hastalar için uygun olmayabilir.
Genel olarak cerrahi operasyonlardan sonra erken dönemde vücut direnci düştüğünden ve yeni metabolizma değişiklikleri gündeme geldiğinden beslenme düzenindeki bozukluk ve yetersizlikler hastanın genel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu süreç özellikle ciddi hastalıklar ve büyük çaplı operasyonlarda uzun bir süre ve hatta ömür boyu sürebilir. Yine de yapılan operasyonlar ve vücutta oluşturdukları değişiklikler hakkında detaylı bilgiye sahip olduğumuzdan çeşitli diteler ve bazı ilaç ve beslenme destekleriyle birlikte birçok hasta operasyondan sonra uzun süreli açlıklara dayanabilmekte ve dolayısıyla orucunu tutabilmektedir.