Ramazanda Beslenme Nasıl Olmalı?
Yazar Gözde Ağca • Diyetisyen • 16 Mayıs 2020 • Yorumlar:
Oruç ayı, her yıl tüm dünyada milyonlarca müslümanın beklediği, tüm yılın ruhen ve bedenen arınmasının gerçekleştiği en güzel dönemlerden biri olduğunu belirten Diyetisyen Gözde Ağca, son yıllarda bilim adamları tarafından da en çok merak edilen konular arasında uzun süreli açlıklar geliyor dedi. Diyetisyen Gözde Ağca, 20 yıldır açlık üzerine çalışan Japon bilim adamı Yoshinori Ohsumi 2016 yılında, ‘otofaji’ üzerine yaptığı çalışmalarla Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülüne layık görüldü. Otofaji, kelime anlamı olarak kendi kendini (auto) yeme (phagy) anlamına geliyor. Yani hücre aç kaldığı zaman besin elde etmek için kendi yaşlanmış ve bozulmuş yapılarını yok ediyor. Bu sırada da tam olarak bir arınma-yenilenme meydana geliyor. Oruçta da 16 saati bulan açlık süreleriyle otofaji devreye giriyor. Ramazan ayında bu sayede hücreler yenileniyor, bağışıklık sistemi kuvvetleniyor, bedenlere dinçlik geliyor. Ruhen ve bedenen tam bir yenilenme dedik, fakat bu bir aylık süre boyunca nasıl beslendiğiniz yenilenme döneminizin temellerini oluşturuyor. İftar ve sahur, yeterli su alımı, fiziksel olarak aktif olmak her biri sağlıklı bir Ramazan ayının temel taşlarını oluşturuyor dedi.
İftarda ne yenilmesi sorusuna Gözde Ağca, iftarda genellikle ne yenilmesine odaklanıyor, fakat burada önemli olan bir konu da ne kadar yenildiği olmalı. Uzun süre açlıkla beraber düşen kan şekeri etkisiyle hazırlanan iftar sofraları dolup taşıyor, hızlıca yemekler yeniliyor, sonrasında ise halsizlik, mide şişkinliği ve hazımsızlık, sindirim sorunları meydana geliyor. İftarda öncelikle su ile birlikte oruç açılmalı, sonrasında çok yağlı olmayan bir çorbayla yemek başlanmalı. Hızlı bir şekilde yemek yerine, iyi çiğneyerek yavaş yavaş ana yemek bitirilmeli. Ana yemeklerde et tercih ediliyorsa özellikle fırında, ızgara veya haşlama olarak tercih edilmesi, kurubaklagil tercih ediliyorsa da bir gün önceden suda bekletilmesi ve kimyon gibi baharatların kullanılması sindirim sistemini rahatlatacaktır diye yanıtladı.
Sahurda, öncelikle su içilerek yemeğe başlanmasının sindirim için önemli olduğunu belirten Diyetisyen Gözde Ağca, sahur sonrasında tekrar uyunacağı unutulmadan reflü şikayetlerinin oluşmaması için yağlı ve ağır yiyecekler tercih edilmemeli. İftara kadar tok kalmak için sahurda yeterli protein almak çok önemli. Tok tutması için proteinden zengin yumurta, peynir, süt, yoğurt sahurda tercih edilebilir. Burada önemli olan bir nokta da salam, sosis gibi işlenmiş ürünler, poğaça - hamurişi ve patates kızartması gibi yağlı yiyeceklerden uzak durulması. Susama hissinin oluşmaması için az tuzlu, az baharatlı, az yağlı ve sıvı içeriği yüksek bir öğün hazırlanmalı. Sahurda da sıvı tüketiminizi arttırmak için çorba, şekersiz komposto, kefir, ayran tüketebilirsiniz. Gün boyunca kan şekerinizin dengede olması için sahurda kompleks karbonhidratlar unutulmamalı. İftarda olduğu gibi sahurda da taze sebzeler, yeşillikler masada yerini almalı hatırlatması yaptı.
Diyetisyen Gözde Ağca son olarak uyarıda bulundu. Özellikle şeker hastaları, hamileler, emzikliler, ağır kalp ve böbrek rahatsızlığı olanlar, mide ülseri, safra kesesi iltihabı veya taşı olanlar, karaciğer yetmezliği olanlar, tansiyon hastaları oruç tutarken risk altındadırlar. Bu tarz kronik hastalığı olanlar veya rutin olarak ilaç kullananlar hastalıklarıyla ilgili uzman hekime mutlaka danışmalı ve diyetisyenleriyle beraber beslenme planı oluşturmalı dedi.