Ramazanda Beslenme
Yazar Melis Kısaoğlu • Diyetisyen • 24 Nisan 2020 • Yorumlar:
Ramazan ayına girdik ve herkesin Ramazan boyunca sağlığına çok dikkat etmesi lazım. En iyi şekilde Ramazan ayını değerlendirmemiz lazım. Peki bunu nasıl başaracağız?
Sahuru mümkün oldukça kahvaltı gibi geçirmek gerekiyor. Günlük kahvaltı hakkını sahura ayırmak genelde en doğrusu. Yumurta, tuzlu olmayan peynirler, yeşillik, ekmek vb. karbonhidrat kaynağı muhakkak tüketilmeli. Zeytin, tuzlu peynir, reçel, bal gibi gün içinde susatma oranı yüksek besinlere mümkün oldukça sahurda yer vermemelisiniz.
İftarda yemeklere bir anda yüklenmek yerine, 2-3 kepçe (ihtiyaca göre değişir) çorbayı içip biraz ara vermek ve vücudu bir anda yormamak gerekiyor. Sıvı yönünden tüm gün çok fakir kalan vücudumuzu mümkün oldukça sıvı gıdalarla (su, çorba, mineral suyu, ayran gibi) beslemek en iyisi olacaktır. Mineral suyunun burdaki rolü, mineral açısından da eksik kalan vücudu mümkün oldukça mineralle beslemekten geliyor. İftarla sahur arasında belirli aralıklarla su tüketerek günlük su ihtiyacımızı karşılayabiliriz. Mineral suyu gün içinde kaybedilen mineral kaybını kapatmak için yardımcı olacaktır. Günlük su ihtiyacınızı kgx30 ml formülü sayesinde hesaplayabilir, su açığınızın tamamını böylece kapatabilirsiniz. Meyve/sebze tüketimini özellikle bağışıklığımızın daha da güçlü olması gereken şu aylarda ihmal etmemek, çeşitleri tüketmek lazım. Sahurda da iftarda da yeşillik salataya önem vermek, salataları mümkün oldukça çeşitli sebzelerden oluşturmak çeşitlendirmenin bir yöntemi. Çeşitli sebzeleri fırınlayabilir, haftada hemen her gün minimum 1-2 porsiyon sebzeyi iftarda tabağınıza ekleyebilirsiniz. İftarla sahur arasında belirli aralıklarla ara öğün yaparak meyve/bitki çayı/ kuruyemiş tüketmek en doğrusu olacaktır. Meyvelerde de aynı şekilde farklı renklerde çeşitler tüketip antioksidan alımınızı maksimum düzeye çıkarabilirsiniz. Kuruyemişler bulundurdukları mineraller ve doymamış yağ olmaları sayesinde genel sağlık durumumuz için vazgeçilmez bir yer ediniyorlar. Burada dikkat etmemiz gereken en önemli yer şu ki kuruyemişler yüksek kalorili yiyeceklerdir, bundan dolayı tüketirken porsiyonlara çok dikkat etmeli, sınırı aşmamalıyız. Proteinden zengin iftar tüketmeli, böylece tüm gün protein ihtiyacımızı karşılayamadığımız için açığı kapatmalıyız. Haftada minimum 1-2 gün balık tüketerek bağışıklığımızı da güçlendirmek çok önemli. Kırmızı et ve tavuğu haftada 2şer gün gibi bölerek tüketebilir, ama yanında sebzemizi ihmal etmemeliyiz. Kurubaklagilleri de çeşitlendirip tabağımıza alarak hem protein hem mineral alımımızı olumlu yönde etkileyebiliriz. Kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya gibi baklagilleri değiştirerek iftarlara katmak önemli.
Strese maruz kalma oranımız da bu süreçte arttığı için yumurta, badem, hindi eti, tavuk, soya, süt ve süt ürünleri, mandalina, muz, kakao, susam, fıstık, biftek, un, kahvaltılık tahıllar gibi triptofan içeren besinlerden yararlanmalıyız çünkü triprofan serotonin (mutluluk hormonu) arttıran besinlerdir.