Ritim Bozukluğu
Yazar İbrahim Baran • Kardiyolog • 10 Nisan 2018 • Yorumlar:
Ritim bozukluğu kalbin sık görülen hastalıklarından biridir.
Normal kalp dakikada 60-100 arasında atım yapar. Kalbin normal çalışma düzeni bozulduğunda ritim bozukluğu (aritmi) söz konusudur. Ritim bozukluğu, kalbin çok hızlı, çok yavaş, düzensiz veya tekleyerek atması durumudur. Çok fazla türde ritim bozukluğu vardır. Bazı ritim bozuklukları doğuştan, bazıları kalp hastalıklarının yaptığı hasarlar sonucu gelişir.
Kalbimiz bir pompa gibi çalışarak dakikada 5 litre kanı vücuda gönderir ve günde yaklaşık 100 bin kez, ölünceye kadar da 3 milyar defa atar. Kalbin bu çalışması bir elektrik sistemi tarafından sağlanır. Kalbin mükemmel bir elektrik sistemi vardır ve örümcek ağı gibi çok ince sinirler bu elektriği kalbin her tarafına ileterek kalbin düzenli çalışmasını sağlar.
Bu elektrik sistemi değişik kalp hastalıklarında zarar görür ve ritim bozukluğu dediğimiz bir grup hastalık ortaya çıkar. Ritim bozuklukları kalpte var olan sorunlar nedeniyle ortaya çıkabileceği gibi dış etkenlerle de oluşabilmektedir.
Ritim bozukluğunun en sık belirtisi çarpıntıdır. Çarpıntıdan sonra en sık görülen belirtiler, baş dönmesi ve bayılmadır. Bayılmalar genellikle ciddi boyuttaki ritim bozukluğuna işaret eder ve ihmal edilmemesi gerekir. Ciddi kalp sorunu olanlarda ani ölümle sonuçlanabilir. Kalbi yavaşlatan ritim bozuklukları, halsizlik yorgunluk ve bayılmaya yol açar. Hızlandıran ritim bozukluklarında kalp hızı 200-250’ye çıkabilir fenalık hissi ve bazıları ani ölüme yol açar. Kalp damarı tıkanıklığında veya kalp krizi sırasında oluşan ani ölümler genelde hızlı ritim bozukluğu sonucu oluşur. Kalp ritim bozukluğunda uygulanacak tedavi; ritim bozukluğunun çeşidine ve ciddiyetine bağlı olarak belirlenmektedir.
Yakın bir zamana kadar ritim bozukluğu tedavisi sadece ilaçlarla yapılırdı ve kısmen etkili olurdu. Tam bir iyileşme sağlanamazdı. Kalp hızı düşük hastalarda kalp pili takılarak kalp hızı normale getirilirdi.
Günümüzde ritim bozukluğu tedavisi çok gelişmiştir. Elektrofizyolojik çalışma (EFÇ) ve Ablasyon dediğimiz yöntemlerle ritim bozukluğunun kaynağını saptamak ve kesin tedavisini yapmak mümkündür.
EFÇ: kalp ritim bozukluklarının tanısını ve belirlenmesini sağlayan bir tanı yöntemidir. Kalp anjiyosuna benzeyen ancak anjiyodan birçok açıdan farklı bir işlemdir. Kasık damarlarından girilerek yapılır. Kalbin içine kateter dediğimiz özel teller gönderilir. Özel cihazlar kullanılarak ritim bozukluğunun nedeni ve kaynağını saptamak mümkündür
EFÇ ile kalpte herhangi bir sorun tespit edildiğinde EFÇ’nin ikinci aşaması olan ablasyon işlemine geçilir. Kateter ablasyonu, EFÇ sırasında tespit edilen bazı ritim bozukluklarının kesin tedavi edildiği bir uygulamadır. EFÇ’ye ek olarak ilave bir kateter kullanılır ve aritmi odağı temizlenir ve kesin tedavi sağlanır.
Ablasyon sırasında aritmiye yol açan odağın ortadan kaldırılmasında ya yakma tedavisi (sıcak ablasyon) ya da dondurma tedavisi (soğuk ablasyon) kullanılır. En fazla kullanılan yöntem RF kateter ablasyon (sıcak ablasyon) yöntemidir. Bu yöntemde özel bir sistem kullanılarak hedef bölge 50-70 derece arasında ısıtılarak elektrik iletemez hale getirilir. Diğer yöntem ise dondurma işlemidir (Cryoablasyon). Bu yöntemle de hedef bölge -50 ila -70 dereceye kadar dondurulmaktadır. Her iki işlemin de birbirlerine göre farklılıkları vardır.
Ablasyon işleminin en büyük etkisi hastanın tam şifa bulmasıdır. Sadece kasıktan girilerek işlem yapılır ve hasta en geç ertesi gün taburcu edilir. Herhangi ameliyat izi yoktur. Diğer bir etkisi de hastayı ömür boyu ilaç tedavisi alma zorunluluğundan kurtarmasıdır.