Ritim Bozuklukları (Atriyal Fibrilasyon)
Yazar Mustafa Emmiler • Kalp Ve Damar Cerrahı • 12 Temmuz 2017 • Yorumlar:
Kalbimiz dört odacığa bölünmüştür. Üstten alta doğru bölündüğünde, kalbimizin iki yarısından her birindeki odacıklar, üst (atriyum – kulakçık) ve alt odalar (ventikül – karıncık) olacak şekilde iki bitişik pompa oluştururlar. Tek bir kalp atışı sırasında pompalar iki aşamalı bir devirde işlerler. Önce, daha küçük atryumlar (kulakçıklar) kasılır ve gevşemiş ventrikülleri kanla doldurur.
Yarım saniye sonra, kuvvetli ventriküller (karıncıklar) kasılır ve atriyumlar gevşeyip dolarken, kanı vücut dolaşımına verirler. Etkili kan dolaşımı için bu çekme ve pompalama sisteminin ritmik uyum içinde çalışması gerekir. Buna ek olarak etkili bir kan dolaşımı için vücut dinlenmedeyken normal bir kalpte dakikada 60 ile 100 atış olan düzgün bir kalp hızı kontolüne ihtiyaç vardır.
Bu iki faktörün düzenlenmesi kalbin elektriksel sistemi tarafından oluşturulur. Her kalp atışı normalde sinüs düğümleri denilen özelleşmiş bir grup hücreden kaynaklanır. Üst sağ atriyumda yer alan sinüs düğümü kalbinizin doğal kalp pilidir (pacemaker). Kalp atışlarını başlatan elektriksel uyarıları kendiliğinden üretme yeteneği vardır. Normal kalp ritmi “sinüs ritmi” diye adlandırılır.
Kalp aritmileri kalbin elektriksel sisteminde kusurlar oluşmasının herhangi bir aşamasında oluşabilir. Aritmileri nereden kaynaklandıklarına (atriyumlar veya ventriküller) veya sebep oldukları kalp atış hızına bağlı olarak sınıflandırırız. Taşikardi – dakikada 100 atıştan daha fazla – hızlı kalp atışına karşılık gelir. Barikardi yavaş – dinlenmede dakikada 60 atıştan daha az – kalp atışına karşılık gelir. Her taşikardi veya barikardi bir hastalığı belirtmez. Mesela bir egzersiz sırasında kalp dokulara oksijence zengin kan sağlamak için hızını arttırırken sinüs taşikardisi oluşturması normaldir. Atletlerin kalpleri çok verimli çalıştığından kalp atışları dinlenmede dakikada 60 atışın altındadır.
Atriyal fibrilasyon, atriyum odacıklarının hızlı ve düzensiz atışıdır ve en yaygın görülen aritmidir. Atriyal fibrilasyon oluşma riski başlıca 65’ten sonra yaşlandıkça kalbinizin işlevlerini etkileyebilecek normal aşınma ve eskimeye bağlı olarak artış gösterir. Atriyal fibrilasyon sırasında atriyumların elektriksel faaliyeti uyumsuz hale gelir. Atriyumlar o kadar süratli çarpar ki, – dakikada 300 ile 400 atışa ulaşacak kadar hızlı – titremeye başlarlar (fibrilasyon). Elektriksel dalgalarda da, sakin bir gölete bir avuç çakıl taşı attığınızda oluşan durum gibi aynı düzensiz faaliyet vardır. Kalbin kulakçıklarındaki elektrik karmaşası, karıncıkların da düzensiz çalışmasına yol açar. Bu nedenle nabız bazen hızlı, bazen yavaş, bazı atımlarda dolgun, bazı atımlarda da zayıftır.
Atriyal fibrilasyon klinikte en sık karşılaşıln ritim bozukluklarındandır. Romatizmal kalp hastalığı, hipertansiyon, kalp yetersizliği gibi yapısal kalp hastalıkları atriyal fibrilasyon gelişimi için önemli birer risk faktörüdür. Atriyal fibrilasyon yaşam kalitesini düşüren semptomlarının yanı sıra, sistemik emboli, hemodinamik bozukluk, taşikardiye bağlı miyopati gibi komplikasyonlara yol açmaktadır.
Atriyal fibrilasyonlu hastalarda sinüs ritminin sağlanmasının üç yolu vardır:
1) İlaç tedavisiyle; Bir grup ilaçlar özellikle yeni atriyal fibrilasyona girmiş hastalarda sinüs ritminin tekrar temininde başarılıdır. Başarı oranı AF süresinin uzunluğuyla ve eşlik eden ek bir kalp rahatsızlığının varlığıyla azalır.
2) Anjiyografik yollarla; kalpte belli ileti yollarının anjioda “kateter ablasyon” denilen bir yöntemle etkisiz hale getirilmesi ve erken yakalanmış AF olgularında özellikle eşlik eden başka bir kalp hastalığı yoksa denenebilir.
3) Ameliyatla; ritim bozukluğuna yol açan kalp ileti sistemi etkisiz hale getirilerek normal sinüs ritmi tesis edilir.