Rüyalara Güncel Bir Bakış
Yazar Meltem Kurutaş • 12 Ağustos 2024 • Yorumlar:
Rüyalar, uykunun REM evresinde ortaya çıkan, nesnesi olmayan görsel, işitsel algı ve duygusal deneyimlerimizdir. Rüya sırasında beynimiz kaslarımızı felç ederek hareket etmemizi engeller, bu da rüya içeriğine uygun olarak hareket etmemizi önler. Geçmiş olaylarla ilgili olsa bile rüyalarımızı, her zaman şimdiki zamanda geçiyormuş gibi görürüz.
Rüyalar güçlü duygular uyandırır. Bir yandan gerçekmiş gibi hissederiz, diğer yandan da gerçek olamayacak kadar tuhaf olduklarının farkındayızdır. Neden böyle bir rüya gördüğümüzü, nasıl gördüğümüz rüyanın ruh halimizi bu kadar etkilediğini merak ederiz. Rüyalarla ilgili yapılan araştırmalar, bu ve benzeri soruların cevaplarını arıyor. Pek çok araştırma önemli sonuçlar ortaya koysa da, rüyalar bazı yönleriyle gizemini koruyor.
Rüya denince ilk akla gelen isim Sigmund Freud, rüyaları "bilinçdışına giden kral yolu" olarak görüyordu. Ona göre, rüyalar bastırılmış arzuların, dürtülerin ve kaygıların bir dışavurumuydu. Eğer bu bastırılan arzular, dürtüler ve kaygılar rüyada açıkça görülseydi, kabus olup bizi uykumuzdan uyandırırlardı. Ancak bu malzemeler rüyalarımızda sansürlenir, sembollere saklanır ve bu sayede uyumamız mümkün olur. Freud, bu durumu "Rüyalar uykunun bekçisidir." diyerek açıklıyordu. Rüyadaki sembolleri anlamak ve yorumlamak, psikanalitik kuramda bilinçdışını çalışmak için önemli bir yöntemdir.
Güncel araştırmalar, Freud’un bu yaklaşımından uzaklaşarak bize rüyalarla ilgili yeni bakış açıları sunuyor. Burada ele alacağım güncel bir çalışma, bazı görüşleri ve araştırmaları derleyerek rüyaların duygusal işlevlerine değiniyor.
Rüyalarda bir kısmı gerçekliğe uyan, bir kısmı da sıfırdan yaratılan imgeler yer alır. Bu imgelerle günlük hayattaki kaygılar ve diğer duygusal deneyimler temsil edilir. Böylelikle rüyalar, "gerçek dışı" veya "tuhaf" görüntülerin ötesine geçerek iç dünyamızda çeşitli duygular uyandırır.
Uyanıkken halledemediğimiz meseleleri çeşitli sembollerle rüyalarımızda görürüz. Bu da çatışma ve problem çözmek, duygu düzenlemek, yeni öğrendiğimiz şeyleri entegre etmek gibi çeşitli amaçlara hizmet eder. Yani rüyalar, duygularımızı düzenlememizi ve belleğimizi güçlendirmemizi sağlar. Bu çalışma, rüyaların “bilinçdışına giden kral yolu” değil, “öz farkındalığa ve öz düzenlemeye giden kral yolu” olabileceğini öne sürüyor.
Rüyalar, uyanıkken bastırılan duygusal deneyimlerin gerçekleşmesine olanak tanır. Rüya sırasında çeşitli duygular ortaya çıkar ve bu duyguları işleyen beyin bölgeleri de aktif olarak çalışır. Rüya sırasındaki tüm bu işlemler, duygularımızı düzenlememize yardım eder.
Bu çalışma, rüya görmenin işlevlerini göz önünde bulundurarak Freud’un “rüyalar-uykunun koruyucusu" yaklaşımını tersine çevirmenin mümkün olduğunu öne sürüyor. Uyku, rüyaların koruyucusudur. Uyumamız gerekiyor ki rüya görelim ve uyanıkken halledemediğimiz meseleleri ona yüklenen duygularla birlikte tekrar ele alabilelim.