Saçkıran Tedavisinde Difensipron

Yazar Işıl Kılınç KaraarslanDermatolog • 20 Kasım 2015 • Yorumlar:

Saçkıran (Alopesi areata) saçlarda değişik büyüklüklerde yama şeklinde açıklıkların oluştuğu bir hastalıktır. Saç dışında bazen kaş, sakal kılları ve diğer vücut kıllarında da görülebilmektedir. Nadiren tüm saç ve vücut kıllarının kısmen veya tamamen döküldüğü formları da olabilmektedir. 

En sık görülen saçkıran formu saçlarda bir ya da birkaç alanda oluşan formdur. Genellikle stresle tetiklenmekte ve çoğunlukla kendiliğinden düzelmektedir. 

Saçkıran hastalığı kişinin bağışıklık hücrelerinin kıl köklerine saldırması sonucu oluşmaktadır. Bir kişinin kendi bağışıklık hücrelerinin yine kendi dokularına saldırması ile oluşan hastalıklara otoimmun hastalıklar denmektedir. Pek çok farklı organı tutan otoimmun hastalıklar vardır. Saçkıran da bu otoimmun hastalıklardan biridir. Diğer otoimmun hastalıklarda olduğu gibi saçkıranda da neden bağışıklık hücreleri günün birinde kendi dokularına saldırır hale geldiği tam olarak bilinmemektedir. 

Saçkıran tedavisinde krem veya losyon formlarında veya deriye enjekte edilen formda kortizonlu ilaçlar kullanılmakta ve bunlara iyi yanıt alınmaktadır. Tedaviyi desteklemek için mezoterapi, PRP (trombositten zengin plazma) uygulamaları yapılabilmektedir.

İnatçı olgularda difensipron uygulaması, ultraviyole tedavisi (fototerapi) ve ağızdan bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların alınması şeklinde tedaviler söz konusudur. Bunlar arasında diğer difensipron uygulaması bir diğer tedavi seçeneğidir. 

Difensipron (difenilsiklopropenon) sensitize edici bir maddedir. Aseton içinde çözülerek düşükten yükseğe doğru giden konsantrasyonlarda hazırlanır. Haftada bir olacak şekilde uygulanmaktadır. Deriye uygulandığında alerjik reaksiyona neden olmaktadır. Saçkıran hastalarında etkinliğinin, deride oluşan alerjik yanıt nedeniyle bağışıklık hücrelerinin kıl köklerine saldırmaktan vazgeçmesi olduğu düşünülmektedir. Tedaviye yanıt oranı değişkendir. Az veya kısmi yanıt olabileceği gibi oldukça yüz güldürücü yanıt alınabilen olgular da olmaktadır. Uygulama yapıldıktan sonra difensipronun deride 24 saat kalması ve güneşe maruziyetten kaçınılması gerekmektedir. Güneşten korunma hem difensipronun etkinliğinin azalmaması hem de uygulama alanlarında leke oluşumundan korunması açısından önemlidir. Uygulama yapılan alanlarda kızarıklık, kaşıntı, pullanma görülmesi beklenen bir etkidir. Bazen su toplayan kabarcıklar ve kulak arkasında ağrılı lenf bezi büyümesi görülebilir. Bunlar geçicidir.  Nadiren, uygulama yapılan bazı alanlarda leke oluşabilmektedir ve bunlar bazen kalıcı olabilir. Tedaviye alınan yanıtın değerlendirilmesi için yaklaşık 4-6 ay uygulama yapılması gerekmektedir. Yanıt varsa haftalık uygulamalara tekrar saç çıkana kadar devam edilir. Bu bazen bir yılı bulabilir. İstenen yanıt elde edildikten sonra idame tedavisi uygulanabilir. 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)

Yazar