Safra Kesesi Taşı
Yazar Servet Yetgin • Genel Cerrah • 3 Mayıs 2017 • Yorumlar:
Safra Kesesi Taşı, Teşhis, Tedavi ve Laparoskopik Ameliyat
Safra Kesesi Taşları Nasıl Oluşur ?
Safra, bir sindirim salgısı olup karaciğerden salgılanır. Günde yaklaşık 1500 ml. civarında safra salgılanır. Salgılanan bu safranın 1/5’i safra kesesine işlenmek ve safra asitlerinden zenginleştirilmek üzere geçerken 4/5’ü karaciğerden çıkan safra kanalları ile ana safra kanalına (koledok) ve oradan da oniki parmak barsağına (duodenum) boşaltılır. Safra kesesi içerisinde içerik olarak zenginleşen ve yoğunluğu bir miktar artan safra da yine ince bir kanalla ana safra kanalına (koledok) boşalır. Ana safra kanalı (koledok), oniki parmak barsağına boşalmadan hemen önce pankreas da ince bir kanalla buraya açılarak, pankreas salgısı ve içerisindeki sindirim enzimleri de bu yolla oniki parmak barsağına dökülmektedir. Tam bu noktada fonksiyonel bir kapak mekanizması olup bu sayede barsak içerisinde gıda parçacıkları barsaktan bu ana safra kanalına geçememekte, yukarıda saydığımız sindirim salgıları ise barsağa dökülebilmektedir. Tüm bu akış şemaları aşağıdaki resimde temsili olarak gösterilmektedir.
Safra kesesi esas olarak ağır zincirli yağların sindiriminden sorumludur. Safranın akışkanlığının yavaşlaması veya safra içeriğinin yoğunlaşması safra kesesi içerisinde çamur ve taş oluşması ile sonuçlanır. Kadın olmak, 40 yaşın üzerinde olmak, kilolu olmak, çok doğum yapmak, ailede bu hastalıkların bulunması, yüksek kolesterol seviyeleri, herediter sferositoz gibi kan hastalıkları bulunması gibi bazı risk faktörleri de mevcuttur. Yiyeceklerin taş oluşumuna doğrudan bir katkısı yoktur. Safra taşlarının %80’i kolesterol taşlarıdır.Ancak yine de yağ ağırlıklı beslenmeden kaçınılması gerekir.
Safra Kesesi Taşının belirtileri Nelerdir ?
Safra kesesi taşı bulunan kişilerin büyük çoğunluğunda herhangi bir belirti görülmez. Safra taşı oluşumu başladıktan sonra taşların sayısı ve büyüklüğü artarken genellikle herhangi bir yakınmaya yol açmazlar. Bu nedenle safra taşları "sessiz" bir sağlık sorunu olarak kabul edilir. Ancak safra taşı olan hastaların %20-30'u bazı belirtiler yaşayabilir ve belirtiler ortaya çıktığında şiddetlenme eğilimindedir. 40 yaş ve üzeri kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülen safra kesesi taşı yiyeceklerden alınan yağın sindirilmesinde sorunlara yol açar. Bu nedenle özellikle yağlı bir yemek sonrası yaşanan aşırı şişkinlik ve karın bölgesinden başlayarak omuza vuran ağrılar safra kesesi taşı belirtisi olabilir.
Safra kesesi taşının neden olduğu ağrılar genellikle karnın sağ üst köşesinde (kaburgaların alt bölgesinde) veya karnın hemen üstünde orta bölgede yoğunlaşır.
Ağrı şiddetlendikçe sırt bölgesine ve karnın geneline yayılabilir. Bu ağrılar süreklidir ve 10-15 dakikadan 1-2 saat varan sürelerde devam edebilir.
Safra Kesesi Taşlarının Komplikasyonları Nelerdir?
Safra kesesi taşları; safra kesesinin iltihaplanması, safra kanalına taşın düşmesiyle gelişen tıkanma sarılığı, tüm safra kanallarının ve pankreasın iltihaplanması gibi çok ciddi birçok hastalığa da neden olabiliyor. Hastalarda oluşan yakınmalar genellikle karın sağ-üst kısmında ağrı, bu ağrının sağa doğru yayılması ve sırtta sağ tarafta da hissedilmesi, bulantı ve bazen kusma atakları şeklindedir.
İltihaplanma varsa tabloya ateş de eklenir. Bu ağrılı ataklar genellikle yağlı ağır bir yemeğin ardından başlar ve 1-5 saat civarında seyreder.
Safra kesesi taşlarının diğer yol açtığı hastalık daha seyrek olarak da safra kesesinde bulunan büyük bir taşın kese duvarını uzun sürede delerek, bağırsağa geçmesi ve ince bağırsağın dar bir yerinde mekanik tıkanmaya neden olması bir başka komplikasyondur. Doğal seyri esnasında giderek büyüyen ve sayıları artan safra taşları sürekli olarak safra kesesinin iç cidarını tahriş, kronik bir iltihap şeklindeki tablonun giderek kansere dönüşme riskini de arttırır. Özellikle 2–3 cm'lik boyutları aşan taş olgularında bu risk yüksektir.
Safra Kesesi Taşlarında Tanı
Hastalığın tanısı; tipik muayene bulgularıyla beraber kan, idrar, gaita tetkikleri ve ultrasonografi (US) ile konulur. Bu tetkiklerle yüzde 100'e yakın kesin teşhise ulaşılabilir. Seyrek olarak bilgisayarlı tomografi, MRI gibi diğer görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Ayrıca safra kanalında bulunan taşlar için ultrason dışında ERCP dediğimiz endoskopik girişimlerden hem tanı hem de tedavide yararlanılır.
Safra Kesesi Taşlarının Tedavisinde Tek yol Ameliyat mı ?
Şikayete sebep olan safra kesesi taşlarında tedavi cerrahidir. Şayet ameliyat edilmezler ise taşlar safra kesesinden çıkıp ana safra kanalında tıkanmaya, dolayısıyla sarılığa yol açabilirler. Bazen AKUT pankreatit denilen pankreas iltihaplarına neden olabilirler. Biraz daha büyük taşlar, safra kesesinin çıkışını tıkayarak safra kesesinin şişmesine ve iltihabına sebep olurlar ki bu durum acil ameliyat gerektirebilir. Safra taşları, safra kesesinin bir hastalığıdır. Sadece taşlar alınacak olsa bir süre sonra aynı taşlar tekrar oluşur. Ayrıca safra kesesi olmadan da normal hayatımızı devam ettirebiliriz. Bu nedenle sadece safra kesesindeki taşların alınması şeklinde bir tedavi yoktur. Safra kesesi ve taşlar birlikte alınır. Günümüzde safra kesesi taşlarında en uygun ameliyat şekli laparoskopik yöntemdir. Halk arasında kapalı ameliyat bıçaksız kansız ameliyat da denilen yöntemdir. Laparoskopik safra kesesi ameliyatlarında normalde karın duvarına 0,5-1 cm çapında 3-4 delik açılmaktadır. Böylelikle ameliyattan sonra hasta hızla normal hayatına dönebilmektedir. Özellikle şişman hastalarda, diabeti olanlarda yara iyileşme problemleri açısından laparoskopik operasyonlar çok avantajlıdır. Safra kesesinde iltihaplanma, kanala taş düşmesi vb. komplikasyonlar ortaya çıktığında laparoskopik ameliyat şansı azalır. Ancak bunlar olmadığında ameliyatın laparoskopik olarak tamamlanma olasılığı %95 üzerindedir.
Laparoskopik ameliyat güvenli midir ?
Gelişen teknoloji ve artan cerrah deneyimiyle birlikte laparoskopik ameliyatlar birçok ameliyatta altın standart olma yolundadır. Tekniğin güvenilirliğinin ve uygulanabilirliğinin yanı sıra, ameliyat sonrası daha az ağrı ve daha erken günlük hayata dönüş gibi avantajları da olur. Tek kesiden laparoskopik cerrahi uygulamaları yeni başlayan bir yöntemdir.
Ameliyat, açık mı kapalı mı ?
Karın içinde yapılan işlemler her iki yöntemde de aslında farklı değildir. Safra kesesi bağlantılarından ayrılarak çıkarılır. Aradaki fark karın duvarındaki işlemdedir. Açık ameliyatlarda karın duvarında nispeten büyük bir kesi yapılır. Ameliyat sonrası hastanede daha fazla kalmak gerekir. İyileşme süresi daha uzundur. Günlük hayata dönüş daha uzun zamanda olur ve büyük bir kesi izi vardır. Laparoskopik yöntemlerde ise karın duvarındaki 0.5-1 cm uzunluğundaki 3-4 adet delikten ameliyat yapılır. Dolayısıyla laparoskopik yöntem estetik açıdan açık ameliyatlardan üstündür. Hastanede daha az kalınır. Günlük hayata erkenden dönüş mümkündür. Ameliyat sonrası ağrı daha azdır.