Sağlıklı Bir Gülüş İçin Nasıl Beslenmeliyiz ?

Yazar Ayşe AkmanDiyetisyen • 21 Haziran 2021 • Yorumlar:

Ağız ve diş sağlığı denilince akla doğrudan beslenme gelmelidir. Her ne kadar gereken önem verilmese de yediğimiz her besinin ağız sağlığımız ve diş yapımızı doğrudan etkilediği göz ardı edilmez bir gerçektir.

Günümüz teknolojisi ile beraber hastalık ve hastalıktan korunma anlayışı da değişmektedir. Eskiden kişi hastalığa yakalanınca tedavi edilir, çözüme ulaştırılmaya çalışılırdı. Şu anki imkanlarla beraber hedef, hastalık bireye ulaşmadan önlem alıp uzaklaştırmak, yani ‘sağlığı korumak’ tır. Bu açıdan bakacak olursak vücudumuzun diğer kısımlarında olduğu gibi ağız sağlığımızı da korumak oldukça önemlidir.

Günümüzde yapılan araştırmalara göre kötü beslenme alışkanlığı yüzünden çokça dişlerde çürük oluşumu ve diş kaybı yaşandığı bilinmektedir. Özellikle çürük oluşumu neredeyse herkesin başından geçmiş bir problemdir. Beraberinde şiddetli ağrı ve görsel problemler oluşturduğu için istenmeyen bir durumdur.

Çürük oluşumu

Basit şekilde açıklamak gerekirse; ağzımız bazik bir ortamdan oluşmaktadır ve tükürük salgımız bu pH değerini her zaman dengede tutup ağzı bakterilerden koruma görevine sahiptir. Fakat bazı durumlarda ağız içi asitleşir ve bu asitler dişlere ulaşırsa bakterilerin de etkisiyle, zamanla çürüme görülür. İleri safhalarda ise diş kaybı yaşanabilir.

Nasıl bir yol izlemeliyiz ?

Bütün bunların önüne geçmek için ağız içinin pH’ını düşürecek besinlerden uzak durmalıyız. Örneğin; ağızda sindirimi başlayan karbonhidratlar, yediğimiz abur cubur veya şekerli besinler uzun dönemde zarara sebep olabilir. Almak istediğimiz şekeri, ana öğünde farklı besinlerle beraber alırsak durumu dengeler ve zararı aza indirmiş oluruz. Bunun yanı sıra fazla tuzlu yiyecekler, sık alkol tüketimi, patates kızartması, şekerli kuru meyveler, cips, kraker, kurabiye gibi atıştırmalıklar da olumsuz etkilemektedir.

 Diş üzerinde ne kadar besin varsa bakteriler bunlardan faydalanır. Örneğin; diş çukuruna dolan karbonhidratlı bir besin fırçalanmadığı sürece bakterilerle beraber dişe zarar verecektir.

Çocukluk dönemi 

Ağız sağlığı konusunda bilinçsiz şekilde yetişen birçok çocuk bulunmaktadır. Dünya sağlık örgütü (WHO)’ nün yaptığı bir araştırmaya göre dünya çapında okul çağı çocukların %60-90 arası diş çürüğüne sahip olduğu belirlenmiştir.

Aynı şekilde Türkiye’ye bakacak olursak Türkiye Ağız ve Diş Sağlığı Profilinin 2004 yılında yaptığı çalışmada bu oran %61 olarak saptanmıştır.

Yanlış beslenme ile beraber diş temizliğinin de gereken şekilde yapılmaması bu sonuçları beraberinde getirir. Uzmanlar kahvaltıdan sonra ve gece yatmadan önce olmak üzere, günde 2 kere diş fırçalamayı tavsiye etmektedir. Sadece çocukluk döneminde değil yetişkinler için de bu durum geçerlidir. Yatmadan önce diş fırçalama işlemi oldukça önemlidir. Gece, azalan tükürük salgımızla beraber ağzımız kısmen bakteriye açık hale gelir. Bakterilerin vereceği zararı en aza indirmek için dişlerimizi temizleyerek uyumak en doğrusudur. Yine de gece uyumadan önce karbonhidratlı besinlerden uzak durmak gerekir. Bu alışkanlık sadece ağız sağlığının bozulmasına değil, ileriki dönemlerde obeziteye de yol açabilecek bir alışkanlıktır.

Bebeklik dönemi 

Bebeklik dönemine bakacak olursak, emzikli anneler gece emzirmesinin ardından bebeğin dişlerini bir bezle silerek uyutursa, ileride oluşabilecek ‘erken çocukluk çürüğü’nden çocuğunu koruyacaktır. Erken çocukluk çürüğü, süt içerisindeki karbonhidrattan kaynaklı oluşabilecek diş çürüğüdür.

Olumlu etkisi olan yiyecekler

Gün içerisinde çeşitli birçok besin tüketiyoruz. Bunların içinde dişlerimiz için koruyucu görev yapan besinler de bulunmaktadır. Örneğin; protein kaynaklı besinler bazik ortam oluşturmasından dolayı koruyucudur. Özellikle peynir başta olmak üzere yumurta, balık, tavuk eti, kırmızı et gibi besinler, diş sağlığını destekler.

Bunların yanı sıra şekersiz sakızlar yani tatlandırıcı içeren sakızlar da dişler için koruyucu etki göstermektedir. Sakızın içinde bulunan ksilitol, ağızdaki bakteri sayısını azaltır ve tükürük salgısını arttırmasından dolayı ağız içerisinde anti bakteriyel bir ortam oluşturur.

Yemekten sonra ve özellikle asitli ve şekerli içecekler tükettikten sonra ağzı su ile çalkalamak ağız içini bir miktar nötralize edecektir. Ayrıca ağızda kalan büyük kalıntıları da temizlemek, ağız kokusunu azaltacaktır.

 

Ağız kokusu 

Diş ve ağız sağlığımıza özen göstermek bizi, ağzımızda oluşacak rahatsız edici kokularından da korur. Fakat bazı durumlar istenmeden ağız kokusuna yol açabilir. Örneğin; diyabet hastaları, böbrek hastaları veya karaciğer rahatsızlığı yaşayan kişilerde ağız kokusu, istem dışı ortaya çıkabilir. Bunların dışında düşük karbonhidratlı bir diyet vücudumuzda keton oluşumuna sebep olduğu için ağız kokusu yapabilir.

Bu nedenle her şeyin başında sağlığımızı korumak en temel gayemizdir.

Gün içinde dengeli beslenmek; sağlıklı Sebzeler tüketmek, düzenli ve yeterli öğünler yapmak, içeriği zengin tahıllar tüketmek, aşırı yağlı ve şekerli yiyeceklerden uzak durmak ve en önemlisi kahvaltı etmek sağlığımızı korumak için önemli adımlardır.

Unutmayalım ki beden her zaman kendi içinde iletişim halindedir, ağız ve diş sağlığımıza önem verdiğimiz kadar diğer rahatsızlıkları da göz önünde bulundurmalıyız, düzenli şekilde bir uzmana görünmeyi ihmal etmemeliyiz. 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)