Sağlıklı Sınır
Yazar Gül Sena Kılıç • 15 Nisan 2024 • Yorumlar:
Sınır kelimesi güven veren ve ben oluşumuzu koruyan bir kavramdır. Sınır olmadığı bir ilişki ve iletişimin zorlayıcılığını kuralları olmayan bir otoyola benzetebiliriz. Kuralların belirsiz olduğu bir otoyolda herkesin kendi içinden geldiği gibi davranması kazalara ve kötü sonuçlara yol açacaktır. Sınırların aşıldığı ve sağlıklı sınırların oluşmadığı bir ev ortamında ise çocuklarda davranış problemleri yaşanmaktadır. Davranış problemi dediğimizde akla öfke patlamaları, ağlama krizleri, saatinde uyumama, ısrarcı davranış, yönergelere uymama ve benzeri durumlar gelmektedir. Çocukla iletişimde zorlandığımız bu ve benzeri birçok noktada karşımıza doğru çekmediğimiz sınır çizgileri çıkmaktadır.
Bakım verenler çocuğun ilk ilişkilerini kurduğu kişilerdir. Burada kuracağı ilişki tipi ve bağlanma stilleri ilerideki yaşantısında iş yeri ve sosyal arkadaşlarının yanında en çok da duygusal partneri ile kuracağı ilişkileri etkileyecektir. Biz yetişkinler gündelik hayatımızda güvende olabilmemiz adına sınır ve kurallarla yaşamaktayız. Sağlıklı bağlanmalar ve ilişkiler kurabilmesi için çocuğun da sınırlar ile büyümesi elzemdir. Sınır ilişkisini sağlıklı kavrayarak büyüyen çocuk var oluşundan itibaren neyi, nerede, ne zaman, kimle, ne kadar yapacağını öğrenir ve yaşayabileceği tehlikeli durumlara karşı kendini sınırı doğru çizebilir. Sosyal ortamların kendine özgü kurallarını kavrayan çocuk yetişkinliğinde uyumu yakalamakta zorlanmaz. Örneğin bakım verenin kendine yeterli vakti ayırabilmesi ya da işlerini halledebilmesi için çocuğa yemek yeme ve üstünü giyinme gibi sorunlulukları kendisinin halletmesi gerekliliğini anlatması, çocukların öz denetim becerileri geliştirmesine yardımcı olur ve çocuk kendi kendine yetecek hale gelir. Böylece sınırların gücü ile çocuğa yeterlilik hissi için de destek olmuş oluruz. Çocukların sınırları aşamayacaklarını öğreteceğimiz kadar kendi sınırlarının da aşılamayacağını gösteriyor olmamız gerekir. Sınırları aşılarak büyüyen çocuk olaylara karşı aşırı hırçın ve öfkeli olacaktır. Duygularını ve ihtiyaçlarını onun fikrini alarak yaklaşmak çocuklara hayatta her zaman seçim yapma şanslarının olduğunu ve seçimleri sonucunda sorumluluk almaları gerektiğini öğretir. Çocuklar bu sayede istedikleri her şeye her an ulaşmalarının mümkün olmadığını da öğrenir, bu yetişkinlik için kıymetlidir.
Çocuklar dünyadaki ilk sosyal çevresi olan ailelerinin davranışlarını model alarak öğrenmeye yatkındırlar. Ebeveynlerin sınırları korumak konusunda özenli olması tüm öğrenme süreçlerinin işlevselliğini arttırır. Bakımverenlerin dengeli ve ortak tutumu sağlaması çocuğu mutsuz, aşırı hırçın ve duygu regülasyonunda zorluk yaşayan bir çocuk olmaktan korur. Özetle sınırlar, çocukları hem fiziksel hem psikolojik anlamda güvende hissettirir. Aile bireyleri arasında yaşanabilecek problemlerin önüne geçer, daha huzurlu bir aile ortamı sağlar. Sınırların sağlıklı kurulduğu ortamlarda çocuklarımızı büyütme temennisi ile…