Sahiden Bu Kadar Yaşlı Yüz Nereden Çıktı?
Yazar Ozan Bitik • 25 Ocak 2019 • Yorumlar:
2000’li yılların başında yüz estetiğinde büyük bir paradigma değişimi yaşandı. Tamam, herkes güzelleşmek istiyordu ama ameliyat olmak da pek korkunç bir şeydi.
Ameliyat olup ağzı yüzü yamulanlar, çarşaf gibi gerilenler, başka birisi olup da eniştesi tarafından tanınamayanlar, kel olanlar, kör olanların dilden dile aktarılan hikayeleri adeta ibretlik idi.
Gençleşip güzelleşmenin ah keşke ameliyatsız bir yolu olsaydı.
Talep şuydu: doktorcum, her ne yapılacaksa hemencecik yapılsın, ağrısız olsun, öyle şişlik morluk olmasın, olsa da çabucak iyileşsin, izsiz, kesisiz, bıçaksız olsun, narkozzz amman olmasın, hem çok güzel olsun hem de kimse anlamasın, eh bir de malum oğlanı evlendiricez çok da pahalı olmasın.
Plastik cerrahların karşılanması imkansız dedikleri bu talepler listesi kozmetik endüstrisi için "makul" sayılırdı. Kısa bir süre içerisinde "mucizevi" ürünler ve cihazlar birer birer piyasadaki yerlerini almaya başladı. Hepsi doktor onaylıydı, bazısı koskoca FDA onaylıydı. Uygulayıcıların cerrah olması "şart" değildi, cerrahlar zaten çok sıkıcıydı hep keselim biçelim derdindeydiler ve de laf aramızda, kadın ruhundan pek de anlamıyorlardı.
İşte bu ortamda minimal invazif uygulamarın önlenemez yükselişi başladı. Botulinum toksin ve sentetik dolgu uygulamaları gündelik hayatın bir parçası haline geldi. Uygulama yaşı liselerin mezuniyet balolarına kadar inerken, arkadaş sohbetlerinde 30'una gelip de yüzüne bir şey yaptırmayan bakımsız yaftası yemeye başladı.
Tam bir estetik çılgınlığı...
Toplum mu çıldırmaya meyilliydi yoksa multi-milyar dolarlık kozmetik endüstrisi mi toplumu çıldırttı orası bilinmez ama ok yaydan bir kez fırlamıştı artık...
Son 20i yılda milyonlarca kişiye, milyarlarca ünite botulinum toksini, tankerler dolusu sentetik dolgu uygulandı.
Son 10 yılda yüz estetiği amaçlı radyofrekans, odaklı ultrasound, lazer gibi enerji bazlı uygulamalar için harcanan enerjiyle Winterfell kışı geçirirdi.
Sadece son 5 yılda iple yüz gereceğiz diye insanların derilerinin altına tren rayı, örümcek ağı, fransız danteli diye döşenen ipleri uç uca dizsek dünyanın etrafına bir kurdele bağlayabiliriz.
Devir minimal invazif uygulamaların devriydi ve yüz gençleştirme ameliyatlarının modası geçmişti artık. İnanması zor ama plastik cerrahların bile bir kısmı buna ikna olmuş gibiydi.
Hem iğneyle hallolacak bir iş için kim bıçak altına yatardı ki ? Teknoloji ve tıp çok ilerlemişti ya artık "kendine bakmayı bilen" hiç kimse eskisi gibi yaşlanmayacaktı...
Diyorduk ki...
Sahiden bu yaşlı yüzler bir anda nereden çıktı?
Bunlar kesin minimal invazif estetik trenini kaçıranlar olmalıydı.
Belki kaçırmamışlardı ama şanssızlık eseri herkeste işe yarayan onlarda yaramamıştı, belki de uygulamayı yapan doktorların elleri arkadaşının doktorununki gibi "sihirli" değildi.
Belki de tüm bunlar gerçek olmak için fazla iyiydi. Tıpkı 80'li-90'lı yıllarda avuç avuç sürülen, tonla para harcanılan o yaşlanma önleyici kremler gibi... Sahiden 20-30 yıl öncenin güzellik ikonu film yıldızları nasıl bir anda yaşlanıverdiler? Yoksa İsviçre laboratuarlarında geliştirilen yenileyici bakım kompleksi tadında anti-aging kremlerine paraları mı yetmedi?
Bence siz zaten cevabı biliyorsunuz.