SAHİDEN, BU KADAR YAŞLI YÜZBİR ANDA NEREDEN ÇIKTI?
Yazar Ozan Bitik • Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Uzmanı • 15 Ocak 2018 • Yorumlar:
Hayal edin. Yarın sabah göz kapağı estetiği ameliyatı olacaksınız. Nasıl hissederdiniz? Heyecanlı? Sinirli? Korkmuş?
Bazı hastalar ameliyatı hevesle ve heyecanla beklerken, diğerlerinin biraz kaygılı hissetmeleri hiçbir şekilde tuhaf değildir. Neticede, gözler insanların çok önemli özellikleridir ve gözleri çevreleyen cilt hassastır.Gelişen bir komplikasyon, büyük olasılıkla sosyal hayatta etkileri olacak oldukça ciddi sorunlarla sonuçlanabilir.
Burada göz kapağı cerrahisi olan hastaların başlıca endişeleri ve bununla birlikte bu problemlerin meydana gelmesi için gerçek potansiyelin tartışılması yer almaktadır.
⦁Gözlerimi kapatamayacağım.Bilim adamları, araştırmacılar ve cerrahlar, cerrahi sonrası bir hastanın gözlerini tamamen kapatamamasının nadir olduğu konusunda aynı fikirdedir. Bu durum meydana geldiğinde hemen hemen her zaman geçicidir. Üst blefaroplasti (göz kapağı estetiği) sonrası ilk 2-4 hafta gözlerin tamamen kapanmaması tamamen doğaldır. Bu hastaların çoğu zaman korktuğu gibi derinin fazla alınmasına değil kapağın ödeme bağlı şiş olmasına bu şişliğin göz kapağı hareketlerini kısıtlamasına bağlıdır. Nadiren göz kapaklarının tam olarak kapanmaması 2-4 haftadan daha uzun sürebilir. Bu durum skar kontraktürü diye adlandırdığımız nedbe dokusunun kapağı sertleştirmesinin bir sonucudur. Skar kontraktürleri de çoğu zaman 3. Ay civarında skar dokusunun olgunlaşmasıyla yumuşayacak ve göz kapakları eski esnekliğine kavuşacaktır. Göz kapağından çok fazla derinin çıkarıldığı durumlarda gözlerin kalıcı olarak kapanmaması ihtimal dahilindedir ancak çok çok nadirdir. Hiçbir eğitimli cerrah göz kapağından bilinçli olarak bu düzeyde deri çıkartmaz. Maalesef, kalıcı olarak üst veya alt göz kapaklarının tamamen bir araya gelemediği, görülme ihtimali binde bir düzeyindeki birkaç vaka kamuoyunda büyük sansasyon yaratmıştır.
⦁Cerrahım gözlerime zarar verebilir.Tam eğitilmiş, deneyimli bir plastik cerrahının hastanın gözüne ameliyatta zarar verdiği hiç duyulmamış değildir fakat oldukça nadirdir. Standart bir blefaroplasti ameliyatı sadece göz kapağında cereyan eder ve göze temas yok denecek kadar azdır. Yine de tedbiri elden bırakmayarak, gözünüzü ameliyat esnasında nemli ve kaygan kalması için özel bir jel ile kaplıyor ve de göz koruyucu özel kalkanlar ile göz küresini korumaya alıyoruz.
⦁Gözlerim cerrahi sonrası gözlerim asimetrik görünebilir.Nadiren hasta gözlerinin cerrahi sonrası simetrik olmadığını hissedebilir.Öncelikle ameliyat öncesinde hemen her zaman gözlerin biçimi birbirinden farklıdır ancak dikkatli bakmadığımız için bunları gündelik hayatta fark etmeyiz. Ameliyat sonrasında hastaları rahatsız eden asimetrilerin büyük çoğunluğu ameliyat öncesi fotoğraflara dönülüp bakıldığında yine oradadır. İşlem öncesi plastik cerrahınızla birlikte kendi özelliklerinizi tarafsız bir şekilde değerlendirmek iyi bir fikirdir. Bir diğer konu da göz kapağı ameliyatının sağda ve solda tamamen aynı yapılamayacağıdır. Bir tarafta bir damar biraz daha uzun kanar ve o taraf daha şiş ve daha mor görünebilir. Yine lateral kantopeksi ve kas askılama manevraları gözde geçici çekikliklere ve şekil bozukluklarına yol açabilir. Ancak bunlar komplikasyonları engellemeye yönelik bilinçli olarak yapılan fazla düzeltmeler olup cerrahınız bu konuda sizi rahatlatacaktır.
⦁Cerrahi sonrası gözlerimin şekli değişecek.Ameliyat sonrasında gözlerinizin şekli çeşitli komplikasyonlara bağlı olarak değişebilir. İlk duyduğunuzda garip gelebilir ancak gözlerinizin şeklini uzun vadede koruyabilmek ve komplikasyonları önleyebilmek için bazen gözlerinizin şeklinin ameliyattan sonra bir süre fazla çekik görünmesi, göz kenarlarında geçici deri kabarıklıklarının olması gerekebilir. Özellikle risk grubundaki hastalarda bu tarz koruyucu önlemler almak komplikasyonların görülme sıklığını oldukça azaltmaktadır. Koruyucu önlemler ve erken dönem sonuçları konusunda cerrahınız sizi ameliyat öncesi görüşme esnasında bilgilendirecektir. Gözlerinizin final şeklini alması ameliyattan sonra ortalama 3 ayı alacaktır ancak bazı özel durumlarda ve risk gruplarında bu süre 1 yıla kadar uzayabilmektedir.
⦁Kalıcı olarak kuru gözlerim olacak.Cerrahi sonrası gözlerinizi normalden daha kuru hissetmek sık rastlanan bir durumdur; iyileşme aracı olarak göz damlalarının önerilme nedeni budur. Kuru gözler genellikle birkaç gün ile birkaç hafta içinde kendi kendine çözümlenir. Ameliyat öncesinde göz kuruluğunuz varsa bunu cerrahınıza mutlaka söylemelisiniz zira bazı ameliyat teknikleri göz kuruluğu olan hastalarda uygulanmamalıdır.
⦁Sonuçlarımı beğenmeyeceğim.Blefaroplasti sonrası memnuniyetsizliğin başlıca nedeni iletişim eksikliğidir. Sizin için doğru olan, kesin cerrahi plan hakkında detaylı bir konuşma yaptığınızdan ve tüm soruları sorduğunuzdan emin olun. Aydınlatılmış onam formlarını dikkatlice okuyun ve anlamadığınız yerleri doktorunuzla tartışın. Net hedefleriniz olsun ve bunları doktorunuzun doğru anladığından emin olun. “Daha az yorgun görünmek istiyorum” gibi hedeflerinizle ilgili üstü kapalı cümleler yeterli değildir.Ayrıca cerrahınızın komplikasyonların yönetimi ve olası revizyonlarla ilgili planını anladığınızdan emin olun. Çoğu zaman yapılması gereken tek şey küçük bir ince ayardır. Ameliyattan önce mümkün olduğunca çok önce sonra fotoğrafını gözden geçirin ve de aldığınız hizmeti sonuçları görerek seçin.
2000’li yılların başında yüz estetiğinde büyük bir paradigma değişimi yaşandı. Tamam, herkes güzelleşmek istiyordu ama ameliyat olmak da pek korkunç bir şeydi.
Ameliyat olup ağzı yüzü yamulanlar, çarşaf gibi gerilenler, başka birisi olup da eniştesi tarafından tanınamayanlar, kel olanlar, kör olanların dilden dile aktarılan hikayeleri adeta ibretlik idi.
Gençleşip güzelleşmenin ah keşke ameliyatsız bir yolu olsaydı.
Talep şuydu: doktorcum, her ne yapılacaksa hemencecik yapılsın, ağrısız olsun, öyle şişlik morluk olmasın, olsa da çabucak iyileşsin, izsiz, kesisiz, bıçaksız olsun, narkozzz amman olmasın, hem çok güzel olsun hem de kimse anlamasın, eh bir de malum oğlanı evlendiricez çok da pahalı olmasın.
Plastik cerrahların karşılanması imkansız dedikleri bu talepler listesi kozmetik endüstrisi için "makul" sayılırdı. Kısa bir süre içerisinde "mucizevi" ürünler ve cihazlar birer birer piyasadaki yerlerini almaya başladı. Hepsi doktor onaylıydı, bazısı koskoca FDA onaylıydı. Uygulayıcıların cerrah olması "şart" değildi, cerrahlar zaten çok sıkıcıydı hep keselim biçelim derdindeydiler ve de laf aramızda, kadın ruhundan pek de anlamıyorlardı.
İşte bu ortamda minimal invazif uygulamarın önlenemez yükselişi başladı. Botulinum toksin ve sentetik dolgu uygulamaları gündelik hayatın bir parçası haline geldi. Uygulama yaşı liselerin mezuniyet balolarına kadar inerken, arkadaş sohbetlerinde 30'una gelip de yüzüne bir şey yaptırmayan bakımsız yaftası yemeye başladı.
Tam bir estetik çılgınlığı...
Toplum mu çıldırmaya meyilliydi yoksa multi-milyar dolarlık kozmetik endüstrisi mi toplumu çıldırttı orası bilinmez ama ok yaydan bir kez fırlamıştı artık...
Son 20i yılda milyonlarca kişiye, milyarlarca ünite botulinum toksini, tankerler dolusu sentetik dolgu uygulandı.
Son 10 yılda yüz estetiği amaçlı radyofrekans, odaklı ultrasound, lazer gibi enerji bazlı uygulamalar için harcanan enerjiyle Winterfell kışı geçirirdi.
Sadece son 5 yılda iple yüz gereceğiz diye insanların derilerinin altına tren rayı, örümcek ağı, fransız danteli diye döşenen ipleri uç uca dizsek dünyanın etrafına bir kurdele bağlayabiliriz.
Devir minimal invazif uygulamaların devriydi ve yüz gençleştirme ameliyatlarının modası geçmişti artık. İnanması zor ama plastik cerrahların bile bir kısmı buna ikna olmuş gibiydi.
Hem iğneyle hallolacak bir iş için kim bıçak altına yatardı ki ? Teknoloji ve tıp çok ilerlemişti ya artık "kendine bakmayı bilen" hiç kimse eskisi gibi yaşlanmayacaktı...
Diyorduk ki...
Sahiden bu yaşlı yüzler bir anda nereden çıktı?
Bunlar kesin minimal invazif estetik trenini kaçıranlar olmalıydı.
Belki kaçırmamışlardı ama şanssızlık eseri herkeste işe yarayan onlarda yaramamıştı, belki de uygulamayı yapan doktorların elleri arkadaşının doktorununki gibi "sihirli" değildi.
Belki de tüm bunlar gerçek olmak için fazla iyiydi. Tıpkı 80'li-90'lı yıllarda avuç avuç sürülen, tonla para harcanılan o yaşlanma önleyici kremler gibi... Sahiden 20-30 yıl öncenin güzellik ikonu film yıldızları nasıl bir anda yaşlanıverdiler? Yoksa İsviçre laboratuarlarında geliştirilen yenileyici bakım kompleksi tadında anti-aging kremlerine paraları mı yetmedi?
Bence siz zaten cevabı biliyorsunuz.
apmakta ustalaşmış bir plastik cerrah seçtiğinizde, komplikasyon yaşama şansınız da oldukça düşüktür. Konsültasyon zamanınızı akıllıca kullanın. Cerrahınızın blefaroplasti deneyimini tartabilmek için her yıl kaç tane göz kapağı işlemi gerçekleştirdiğini, riskleri en aza indirgeme için ne gibi önlemler aldığını sorun. Bu alanda tıp literatürüne katkısı olup olmadığını araştırın. Önce sonra fotoğraflarını görün. Komplikasyonların da nasıl göründüğünü sorun. Daha önce o cerraha ameliyat olmuş gerçek hastalara ait referanslar isteyin. Üşenmeyin bir kaçı ile tanışın ve konuşun. Araştırmanızı yaptıktan ve nitelikli bir plastik cerrahla konsültasyondan sonra eğer tamamen rahat değilseniz başka bir uzman hekim ile görüşmeye gidebilirsiniz, kimseye ayıp olmaz.Tüm bunlar için harcadığınız zamanı, emeği ve parayı iyi görmek için yaptığınız yatırımın bir parçası olarak düşünün.