Saplantı Bozukluğu Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Yazar Elçin Akdeniz • 3 Mayıs 2023 • Yorumlar:
Bireyin günlük yaşamını oldukça kısıtlayan bir rahatsızlık olan ve kısa adıyla OKB denilen obsesif kompülsif bozukluk, kronikleşmeye çok müsait ve bireyin günlük hayatını kısıtlayan bir hastalıktır. Örneğin kaldırım taşlarını saymadan yürüyemeyen, elinin temizliğinden bir türlü emin olamayıp sürekli yıkayan birini düşünelim. Dışarıdan bakıldığında saçma görünen bu durumlar, yaşayan kişiler içinse seçme şansının olmadığı zorunlu durumlar olabilir.
Kişinin kendi iradesi dışında gelişerek rahatsızlık veren ve istemsizce tekrarlanarak vaz geçilemeyen bu durum, duygu, düşünce ve dürtülere obsesyon denmektedir. Bunları uzaklaştırmak ya da kaçınmak için sürekli aynı tepkileri vermek ve aynı ritüelleri uygulamak da kompulsiyon olarak tanımlanmaktadır. Nadiren de olsa obsesyon veya kompulsiyon olmadan da OKB görülebilmektedir.
OKB’YE KİMLER DAHA YATKINDIR VE TİPLERİ NELERDİR?
Vakalar arasında yapılan çalışmalarda başlangıç yaşının genel olarak 18-25 arası olduğu görülen OKB, kadınlarda, erkeklere kıyasla biraz daha fazla gözlenmekte iken bir kişide yaşam boyu görülme olasılığı biraz daha fazladır. Genetik olduğu da düşünülen obsesyon için yapılan araştırmalar, serotonin maddesinin işlevlerinde bozukluğun da buna neden olduğunu göstermiştir. Özellikle çocuklukta yaşanan cinsel istismar gibi travmalar da OKB’nin gelişiminde önemli rol oynamakta iken, kuralcı, titiz ve mükemmeliyetçi kişilerin ise obsesyona daha yatkın bireyler olduğu gözlemlenmiştir.
OKB genel olarak temizlik ve el yıkama ile birlikte olan pislik bulaşması ve hastalık kapma obsesyonları, kontrol etme kompulsiyonlarıyla birlikte olan kuşku obsesyonları, simetri, düzen ve sayılarla ilgili obsesyon ve kompulsiyonları, biriktirme ve toplama kompulsiyonları ile saplantılı duraksamalar tiplerinde görülebilmektedir.
TEDAVİSİ NE ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRİLİR?
OKB başlangıcından yıllar sonra tedaviye gelmek tedavi şansını olumsuz yönde etkilemektedir. Davranış temelli tedavilerde kaygı veren ve kaçmaya neden olan düşüncelerle mücadele edilir. Tekrarlayıcı davranışları yani kompulsiyonları önlemeye yönelik olarak gerçekleştirilen tedavi başarılı sonuçlar verebilmektedir. Bilişsel tedavilerde ise sorumluluk algısını azaltarak rahatsızlık veren düşüncelerin etkisini azaltmak hedeflenir. Zihinde kurulan yanlış düşüncelerin gerçek olduğu algısını azaltmayı amaçlayan bu tedavi tekrarların önlenmesinde önemli yer tutmaktadır.