Sedef Hastalığı
Yazar Ebru Onat Göktaş • Dermatolog • 25 Mart 2021 • Yorumlar:
Sedef hastalığını immün aracılı inflamatuar hastalık olarak da tanımlıyoruz. İnflamatuar deri hastalıklarının en sık görülenleri arasındadır. Genetik yatkınlığı olan kişilerde tetikleyici faktörler ile ortaya çıkar. Klinik olarak birbirinden farklı çok sayıda tipi bulunmaktadır. Derinin herhangi bir bölgesinden yada tırnaklardan başlayabilir. Tipik lezyonları kızarık zeminde üzeri gevşek beyaz veya gümüş renginde sedefsi kepeklerle kaplı deriden hafifçe kabarık keskin sınırlı plaklar şeklindedir.
Sağlıklı bir cilde sahip insanların derilerinin üst katmanının dökülüp en alt tabakadan yeni hücrelerinin gelişim süresi 28 gündür. Ancak sedef hastalığında bu döngü normalin 8 katı kadar kısalır. Ve keratinosit dediğimiz en üst tabakadaki hücrelerin farklılaşması azalır. Eski deri hücreleri birikmeye başlar. Bizler bu birikimi beyaz renkli kepekler yada kabuklar şeklinde görürüz. Buna ek olarak deride aşırı uyarılmış bağışıklık sisteminin yarattığı inflamasyon nedeniyle eritem yani kızarıklık da gözlenir.
Oluşan bu inflamasyonu iyileştirebilmemiz için öncelikle sebeplerini iyileştirmemiz gerekir.
inflamasyonu tetikleyen sebeplere baktığımızda
İlk olarak Dengede olmayan bozulmuş bağırsak florasının varlığı bu durumu kolaylaştırır.
Geçirgen bağırsağın oluşumu ve gelişen gıda duyarlılıkları bağışıklık sistemini uyarır.
Vücutta bazı kronik gizli enfeksiyonlar ( streptokok, stafilokok enfeksiyonları )
Yüksek çevresel toksin maruziyeti ve ağır metal birikimi
İnflamatuar beslenme alışkanlıkları, vücudun toksin yükünün artışı ve asidite ile vitamin ve mineral mikrobesin eksiklikleri immuniteyi uyarır.
Dolayısıyla tedavide öncelikli yaklaşım
Anti inflamatuar beslenme alışkanlığının yerleştirilmesi olmalıdır. besin gruplarını en doğal haliyle tüketmeye özen göstermeliyiz. mevsiminde bol sebze yemeli, meyveleri porsiyon kontrolüne dikkat ederek tüketmeliyiz. Soğuk sıkım bitki yağları, çiğ kuruyemişlerden, sebzelerden zengin ancak hayvansal proteinleri az miktarda aralıklı ve çeşitlendirerek yemeliyiz.
Günlük beslenmenize antioksidan özelliği yüksek sumak karanfil, zerdeçal gibi baharatları ekleyebiliriz.
Hazır işlenmiş, tatlandırıcılı ürünleri, trans yağları asla tüketmemelisiniz.
Az miktarda ve iyice çiğneyerek sindirim problemlerinizin gelişimini engellersiniz.
Kaliteli ve yeterli miktarda su içmelisiniz.
Günde 2 öğün beslenerek ve öğünlerinizin içeriğini bu gıda gruplarından oluşturduğunuzda proinfalamatuar bir hormon olan insülini kontrol altında tutarak iyileşmenizi hızlandırırsınız.
Geçirgen bağırsağınız ve Gıda hassasiyetleriniz varsa glüten, süt ürünleri, lektin içeren besin gruplarını en az 6-8 hafta tüketmeyerek bağırsak epitelinin onarılması ve floranın dengelenmesini sağlayabiliriz.
İnflamasyonu azaltmak, antioksidan kapasiteyi artırmak ve detoks sistemlerini desteklemek için ihtiyacınız olan vitamin ve mineralleri yada besin gruplarını beslenmeye dahil ediyoruz.
Vücutta ağır metal birikimi varsa kontrollü bir şekilde atılımını sağlıyoruz.
Tıpkı insülin gibi Stres altında salgılanan kortizol hormonu da inflamatuar bri hormon olduğundan stres yönetimini öğrenmek, size uygun olan egzersizlerle ve gevşeme teknikleri ile bedeni iyileştiren parasempatik sistemi aktif hale getirmek iyileşmeyi hızlandırmak açısından oldukça önemlidir.
Cilde zarar veren kimyasal içerikli ürünler yerine doğal içerikli kozmetiklerin kullanımı ve cildin onarımını sağlayan, yapılandıran aromaterapi yağları ile cildi desteklemek oldukça önemlidir.
Doğru beslenme ve yaşam alışkanlıklarını kazandığınızda , stres yönetimini ve cildinize nasıl davranmanız gerektiğini öğrendiğinizde genetik geçişli bir hastalık olmasına rağmen diğer kronik hastalıklar gibi sedef hastalığının iyileşmesi mümkün olmaktadır.