Sen Erkek Adamsın, Kız Gibi Ağlama
Geçen yazımda çocuk yetiştirmedeki kalıplardan bahsetmiştim. Aslında bu kalıplar hayatımızın her anında. Hatta duygularımızda bile var ne yazık ki. Bana yardım için gelen gençlerden biri ile duygularımız üzerine konuşurken üzüntü duygusunu da ele aldık. Bu konuda konuşurken bana şunu dedi: "Ben kolay kolay üzülmem ancak üzülürsem de belli etmem. Belki en son 3-4 yaşlarında ağlamışımdır. Sonra hiçbir şey için ağlamadım." Delikanlıyla bunun üzerine daha derinlemesine konuştuğumda üzülse bile üzüntüsünü belli etmemeyi, ağlamamayı güçlü bir duruş olarak gördüğünü fark ettim.
Ne yazık ki bu durum özellikle bizim kültürümüzde çok yoğun. Çocuğun canı yanar, bir şeye üzülür, ağlamaya başlar. Hemen "sen nasıl erkeksin, erkek adam buna ağlar mı, kız gibi ağlanır mı?" gibi sorularla çocuğa üzülüp ağlamak gibi doğal bir eylem, utanç kaynağı bir eyleme dönüştürülür. Bununla da yetinilmez "kız gibi ağlamak" ifadesi ile kadınları zayıf bir görünüme büründürerek ötekileştirir. Kadın olmayı da utanç veren bir durummuş gibi gösterir. O çocuk ileride "kadın" gibi gözükmemek adına duygularıyla muazzam bir savaş verir. Bu, "kadınlar zayıftır o yüzden ağlarlar, sen erkeksin ağlamaman lazım, ağlarsan kadın gibi olursun, kendini sustur, acını içine at" demektir. Neresinden bakarsak bakalım yanlışlarla dolu bir yaklaşım. Ama bu mesajları verenler de bu kalıplarla büyüdüğü için durum gayet normal.
Çocuklarımıza önce duyguların kızı erkeği olmadığını öğretmemiz lazım. Güçlü olmakla olumsuz duyguları bastırmak arasında bir bağlantı yok. Sevinmenin tepkisi nasıl gülmekse; üzülmenin, hayal kırıklığının, sıkışmışlığın tepkisi de ağlamak olabiliyor. Üzüldüğümüzde, sevindiğimizde, mutlu olduğumuzda, kızdığımızda özümüz değişmiyor. Hatta duygularımızın bize anlatmak istediklerini dinlersek, kendimizle ilgili pek çok keşif de yapmış oluruz. "Bu duygumun bana anlatmak istediği şey ne, ben neden böyle hissediyorum" sorusu sorulması gereken sorular arasında. Duygularımızı kabul edip yüzleşmek aynı zamanda bizi çözüme götürecek olan, içsel barışımızı sağlayacak yaklaşımdır
Duygularını bastıran insanlar fay hatlarının enerji biriktirmesine benzer bir yapı sergilerler. O biriken enerji bir yerde patlarsa çok büyük bir yıkım oluşturur. Bu yıkıcılık bazen kişinin çevresine yönelik olabileceği gibi bazen de kendisine yönelik olabilir.
Ayrıca ağlamanın mutluluk hormonu salgılattığı, stresle başa çıkmayı kolaylaştırdığı, gözyaşları sayesinde vücuttan toksin attırdığı da bilinen faydaları arasında. Ağlayan insanların "şimdi biraz rahatladım" demesinin altında da bunlar yatıyor.
Bu yüzden çocuklarınızla her türlü duygunuz üzerine konuşabilirsiniz. Onları da duygularını fark ettirmek adına ne hissettiklerini sormaktan kaçınmayın. Üzüldüklerinde, ağladıklarında duyguları üzerine konuşun. Aile sohbetlerinde karşılaştığınız bir olayın sizde nasıl duygular uyandırdığını çocuklarınızla paylaşın ki duygularına yabancılaşmasınlar.