Siberkondria
Yazar Burcu Aksongur • Psikolog • 29 Nisan 2020 • Yorumlar:
İnternet kullanımı yaygınlaştıkça geniş bir yelpazede etkilerini gözlemliyor ve yaşıyoruz. Hayatımıza olumlu-olumsuz yeni katkılar katan internet kullanımı, yeni hastalıklar da oluşturuyor. Literatürde yeni yer almaya başlamış olan bu rahatsızlıkların başında siberkondria yani internetten hastalık ve tedavi araştırma hastalığı geliyor.
“Aynaya baktı, yüzünde hafif bir kabarma kızarıklık vardı. İnternetin başına oturdu ve arama motoruna yazdı. Ciltteki kızarılığın alerjiden, kansere kadar pek çok şeyin belirtisi olduğunu gördü. Bu durumu saatlerce araştırmaya başladı. Bilgisayarın başında saatlerce araştırma yaptıktan sonra kanser olduğuna karar verdi. Tıp makale ve dergilerini incelemeye başladı. Tedavilere yoğunlaştı. Ertesi günler de aynı araştırmayı yapmaya devam etti. Oysa ne bir doktor muayenesinden geçmişti. Ne de bir tanı konulmuştu.” Bu ve benzeri durumları sıklıkla ve bir defadan fazla yoğun bir şekilde yaşayan kişilerin siberkondria hastalığı vardır diye değerlendirmek mümkündür.
Siberkondrik nedir? Nasıl bir hastalıktır?
Siperkondrik bozukluk ,somotoform bozukluklardan Hipokondriazis’in bir çeşididir. Hipokondriyazis –Hastalık Hastalığı, kişilerin bedeninde bir rahatsızlık olmadan sürekli hastalık kaygıları taşıması ve bedensel rahatsızlıklarla ilgili doktora başvurmasıdır. Siberkondria ise, var olduğunu düşündüğü hastalıkları hakkında internet ortamında bilgi, belge ve tedavi yöntemleri araştırarak kendisine tanı koymaya çalışma ya da tedavi etme uğraşında olma durumudur.Bu durumu yaşayan kişi internet arama motorlarına merak ettiği her şeyi yazıp, araştırır. Forumlar, doktor-hasta arasında geçen soru-cevap görüşmeleri, hastalıklarla ilgili film ve tetkik bilgileri, tıbbi bilgileri içeren diğer medikal siteler, ilaç bilgileri, ilaçlarla ilgili yorumlar, alternatif tıp, bitkisel çözüm önerilerinin yer aldığı siteler bu hastalar için başlıca başvuru kaynaklarıdır. Acaba gözümden kaçan bir belge ya da makale var mı diye günlerce haftalarca tekrar tekrar araştırırlar. Ve bununla birlikte, araştırdığı sağlık sorunları sık sık değişebilir. İlk başta okunan belirtilerle ilgili endişe artışı başlar. Hastalar belirtilerini okuduklarında çoğunlukla en kötü olasılığı düşünmekte, hekimler yerine internetteki bilgileri doğru olarak kabul etmektedirler. Bu kişilerde, internetteki bilgilerin hepsinin doğru olduğu düşüncesi hakimdir ve internete her bilgiyi denetimsiz girmenin mümkün olduğu günümüzde her kaynağın doğru olduğunu varsaymak gibi bir yanılgıları vardır. Oysa ki, internet doğru bilgilerin yanında bir çok yanlış bilgiyi de içermektedir.
2008 yılında, siberkondria üzerine arama motorları üzerinde kapsamlı bir çalışma yapan Microsoft araştırmacıları Ryen Beyaz ve Eric Horvitz, uygun tıbbi eğitim ve öğretimi olmayan kullanıcıların hastalıklarıyla ilgili yaptıkları internet araştırmalarının kaygılarını artırma potansiyeline sahip olduğu sonucuna varmışlardır. Yine aynı araştırma söz konusu araştırmalar neticesinde hastalıkla ilgili kaygı artışı nedeniyle gereksiz tıbbi yardım alma davranışına yönlenildiği ortaya çıkmıştır. Buradaki yardım alma ve tıbbi kontrole gitme ihtiyacının gerekliliğini de iyi değerlendirmek lazım. İnternet üzerinden yapılan araştırmalar sonucu kişinin bedenindeki bir rahatsızlık hakkında sağlıklı bilgiler alabileceği doğru kaynaklar da bulunmaktadır. Bu durumda doğru kaynak ve bilgilerle erken bir teşhis için doğru internet kullanımı faydalıdır. Bir durumun ruhsal anlamda sağlıksız olduğunu değerlendirebilmek için ilk önce gerçek dışı olup olmadığına bakmamız gerekir. Örneğin, kısa süreli bir baş ağrısının pek çok sebebi olabilir. Bunu hiçbir kontrol olmaksızın beyin tümörü olarak değerlendirmek. Devamlı farklı belirtiler oluşturarak araştırma yapmaktan kendini alıkoyamamak. Yineleme ve süreklilik. Gerçek bilgi sağlayıcıları olan doktorlara güvenmemek. En büyük sorun kişinin hastalığı yokken hastaymış gibi önlemler alması, hastalığı varken belirtilerini ihmal edip önemsemeyebilecek yanlış verilere odaklanması, kullanması gereken ilaçları forumlara bakarak kullanmamaya karar vermesi, kullanmaması gereken ilaç ve destek ürünlerini kullanmasıdır. Ve doktorların yönlendirme ve tedavilerine güvenmemeleridir.
İnternet üzerinden tanı arayan kişiler genelde kaygılı, evhamlı, olumsuza odaklanan, yakınlarını kaybetmekten korkan, özgüveni düşük, dayanıksız, karamsar kişilerdir. İç dünyalarında sevgi ve ilgi eksikliği veya fark edilme ihtiyacı vardır. İhtiyaç duyduğu bu ilgi ve sevgiyi sağlıklı bir iletişim ile alamazlar. Bu yüzden kişiler bilinçaltı yönlendirmeleriyle ilgiyi, hastalıklar ve şikayetler ile almaya çalışır. Sevgi ihtiyaçlarını ve ilgi çekmeyi ancak ve ancak hastalık sayesinde sağlayabilmektedir.
Birilerine karşı hissettiği öfkeyi ifade edemeyen veya bu konuda cesareti olmayan bir kişi duygularını iç dünyasında bastırır. Hissedilen öfkenin başlıca sebebi geçmişte yaşanan kayıplar, bir yakınının hastalanması, bir tanıdığının kendisini reddetmesi ve çeşitli sebeplerle yaşanan ayrılıklardır. Aşırı temizlik yapan, detaycı, duygusal veya mükemmelci kişilerde bu hastalığa eğilim daha fazladır. Ekonomik sorunlar, ağır çalışma koşulları, aile içi çatışmalar gibi durumlar da önemlidir. Bir süre sonra bu yoğun duygular fiziksel yakınmalara dönüşür. Pek çok ruhsal hastalık da olduğu gibi bu hastalığın ortaya çıkışından önce de belirgin bir psikolojik stres yaşanmış olması önemli bir özelliktir. Çoğunlukla ebeveynlerinde benzer özellikler vardır.
Bu hastalar öncelikle çok iyi muayeneden geçirilmeli, fiziksel bir hastalık konusunda ilgili tetkikler yapılmalı, hekimin bu konuda kuşkusu kalmamalıdır. Çünkü hastalık hastası bir kişide aynı zamanda fiziksel bir hastalık da olabilir. Fiziksel rahatsızlığı olmadığına emin olunmalıdır. Bu birincil ve önemli bir aşamadır. Daha sonra tedavi için psikoterapi yöntemleri uygulanır. Bu hastaların uzun süre takip edileceği, tedavinin aylarca sürebileceği baştan kabul edilmelidir. Aşırı sağlık kaygısı nedeniyle kendine ve yakınlarına zarar veren kişiler profesyonel psikiyatrik destek almalıdırlar. Siberkondri tedavisi psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavisidir. Özellikle kişinin bu kaygılı tutumunun zeminini anlayabilmesi ve bununla ilgili süreci yönetebilmesi, farkındalığının artması oldukça önemlidir.