Şiddet Üzerine Birkaç Söz

Yazar Mustafa DağlıPsikiyatrist • 4 Kasım 2020 • Yorumlar:

Şiddet, son zamanlarda coğrafyamızda daha fazla kol geziyor gibi görünse de, özünün hep aynı yoğunlukta olduğunu sadece yansımalarının biraz değişkenlik gösterdiğini düşünüyorum.

Bu illetten kurtulamamamızda, yaşadığımız evrimsel sürecin genlerimize hediye (?) ettiği çeşitli unsurların yanı sıra; şiddete -sözel, fiziksel, dolaylı, dolaysız vb.- kategorilere ayırmadan bir bütün olarak ve olabilecek en kapsayıcı tanımı yapamamış olmamızın da önemli payı olduğunu düşünüyorum.

Sözde hepimiz şiddete karşıyız değil mi? Bu konuda neredeyse hepimiz uzun nutuklar atmaya da pek meraklıyız galiba. Peki nasıl oluyor da dünya nüfusunun neredeyse tamamının karşı olduğu bir şeyi durduramıyoruz? Yoksa bir avuç insanın büyülü bir gücü var ve bu şiddeti olanca karşı olmamıza rağmen dayatıyor mu bize?

Şiddet o kadar güçlü bir sarmal ki “ onu ancak bölerek yok edebiliriz” diye mi “kadına şiddet, sağlık çalışanlarına şiddet vb.” diye bölüyoruz? Herkes kendi şiddetinin hakkından gelsin diye mi şiddeti kategorilere ayırıyoruz?

Gerçekten bu kadar güçsüz olabilir miyiz? Bu “şiddetperverler” gerçekten biz milyonları/milyarları hiçe sayarak hareket ediyor olabilirler mi? Yoksa aslında bizler de küçük birer “şiddetperver” miyiz?

 Bu dünyanın toprakları ekilen hiçbir şiddet tohumuna razı olmayacak kadar seçici ve özenli olsa; “şiddetperverler” seyrek birer ayrıkotu olarak hemen ele vermezler mi kendilerini?

Peki biz şiddete dolaylı katkı sunuyor olabilir miyiz acaba?

     Ya da şiddetin “tanımını ve sınırlarını” iyi çizemiyor olabilir miyiz mesela. Mesela başka bir “ırktan, inançtan, sınıftan, cinsiyetten” aşağılayıcı, şiddet içeren sözlerle bahsedildiği zaman kendimize hakaret ediliyormuş gibi, tepki gösterip; o şiddet nüvesini oracıkta etkisiz hale getirdik mi hiç.

      Mesela şiddetin ve cinnetin en toplu hali olan savaşlara karşı ne kadar tutarlı ve kararlı bir tavır sergiledik?  Yoksa “taraftarı olduğumuz gücü” hep haklı, buna karşı olan herkesi hain mi ilan ettik. 

Çocuklarımızın ders kitaplarında şiddeti çağrıştıran/öven/meşrulaştıran  ne çok metin var dikkat ettiniz mi hiç? Kendi zamanının doğal koşullarında gelişmiş olayları (dönemin koşullarını göz ardı etmeyip, yargılamadan tabi) yıldönümlerinde büyük coşkularla (adeta o savaşlardan kendimiz çıkmışız gibi) kutluyoruz da; o olaylarda (hangi taraftan olduklarına bakılmaksızın) yitip giden gencecik insanlara yanıyor muyuz hiç?

    Bir düşünün taraftarı olduğumuz düşüncenin, spor klubünün, liderlerin galeyana getiren, ama epeyce şiddet içeren sözlerini, her bölümünde az veya çok şiddet içeren dizileri çıkarıp atarsak hayatımızdan, geriye çok bir şey kalıyor mu? diye.

    Şiddetin hayatımızdan çıkıp gitmesi için, işe kendimizdeki şiddet nüvelerini arayıp çıkararak, dilimize bir çeki düzen vererek  başlamaya ne dersiniz?

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)