Sigara ve Deri

Yazar Ayfer AydınDermatolog • 15 Aralık 2017 • Yorumlar:

Sigara içmek güneş hasarından sonra cilt yaşlanmasının hızlandıran 2. En önemli faktördür. Ciltte ince çizgilenmeleri artırır. Cildin elastikiyetini bozar. Yoğun sigara içenlerde ‘ smoker face’ dediğimiz; dudak ve diş etlerinde morarmalar, yüzde soluk gri bir renk ve yüzde kırışıklıklrda artma ve özellikle ağız etrafında dudak kenerlarında sigara dumanının tekrarlayan çekme hareketinin artırdığı çizgilenmelerde artma tablosu gelişecektir.

 

Antiaging kremler..

Kozmetik sektörü ciddi birekonomik Pazar oluşturdu. Çünkü haklı olarak kimse erken yaşlanmak istemiyor ve genç ve güzel görünmek istiyor. Bu sebeple hızla gelişen bu sektör bu isteğe cevap vermek için hızla gelişiyor. Ve kozmetik reyonlarında ‘ yaşlanmaya son’ ‘ 1 ay içinde veya bir hafta sonra 2 kırışıklıklarınıza son’ gibi sloganlarla çok manüple edici ve ürünü almaya ikna edici sözler ne yazıkki kesinlikle doğru değildir.

 

Sağlıklı beslenme ve deri

Son zamanlarda çevremdeki herkes bir zayıflama isteği içinde. Herkes ya bir diyetisyene gidiyor yada kendi usulünce karatay uyguluyorum yada herhangi bir moda zayıflatıcı kişinin peşinden gidiyor. Oysaki aslında çok basit . Beslenme şeklini bir yaşam şekline dönüştürebilmek. Basit şekerleri ve işlenmiş gıdaları hayatımızdan çıkardığımızda herşey çok kolaylaşıyor.( Yani karbonhidratları ve fast-food denilen hamburger ve patates kızartmaları.. hazır çabuk yiyecekler.) İnsan her haliyle kendine değer verirse ki beslenme de bunun çok önemli bir parçası..daha sağlıklı ve kendine zaman ayırarak özenle yemek yeme tercihlerini değiştirebilir..

Yapılan bilimsel çalışmalar gösteriyor ki beynimizde kokain ve şeker yendiğinde(her türlü şeker.. çikolata pastalar.. şekerli tüm yiyecekler..) uyarılan merkez aynı.. yani karbonhidratların tamamı bağımlılık yaratıyorlar ve yenmedikleri zamanda ne yazık ki kokain krizi gibi çikolata ve tatlı krizleri başlıyor. Bu durum başlangıçta günümüzde çok yaygın olan insülin direncini başlatır.. (çok insan bende hipoglisemi var diye tanımlar) ve giderek şeker hastalığı riskini artırır.

İnsülin kanımızdaki şeker düzeyini dengeleyen hormondur. kanımızdaki şeker düzeyi ile doğru orantılılarak artar. Çünkü insülin kandaki artan şekeri hücre içine sokmakla görevlidir. Bizler yemek yedikten sonra kan şekerimiz yükselir ve insülinde yükselir ve kandaki şeker hücre içine sokulur. Eğer biz tatlı .. çikolata gibi yiyecekler çok yersek aynı oranda hızlı ve yüksek miktarda insülin çok salgılanacak ve ne kadar çok insülin salgılanırsa kandaki şekerde o kadar hızlı bir şekilde hücre içine alınacak ve biz çok kısa süre sonra tekrar açlık hissedeceğiz.. bu bir kısır döngü şeklinde devam ettikçe çok fazla acıkma çok yemek yeme ve şişmanlıkla beraber.. insülin regülasyonu bozulmaya ve şeker hastalığı ve şişmanlığın davet ettiği çok sayıda hastalıkla karşı karşıya kalırız.

Tabi tatlı yemek yeme isteğinin psikolojik boyutuda çok yüksek.. tatlı yemekle beraber beyinden salgılanan seratonin (bize haz ve mutluluk veren hormon) insanları bağımlı hale getirmektedir.. çok kısa süren bu hazzın ne yazikki faturası çok yüksek..

Bu sebeple en sağlıklı besin olan sebzeleri herkese sevmeyi ve bu yola beslenmeyi öneriyorum..

Günümüzde yapılan diğer bir yanlış beslenme biçimi ise özellikle spor yapan ve kas yapmak isteyen gençlerin yoğun proteinden ve protein tozlarından beslenmeleri.. bizler yaratılış olarak otçul yaratıklarız ve aslında yeşil yapraklı sebzeler ve baklagillerde yüksek oranda protein olmasına rağmen biz proteini sadece et ve balıktan alabileceğimizi zannediyoruz.. oysaki belkide hiç dikkat etmediğimiz.. o çok kuvvetli inekler bütün gün ot (çim) ile besleniyorlar..Çimde çok yüksek oranda protein olduğunu biliyormuydunuz? Çok insan artık günlük protein ihtiyacını evinin balkonunda veya bahçede çim ekip suyunu sıkarak çim suyu içerek karşılıyor. Yeşil yapraklı sebzelerde de (roka, maydanoz, kereviz ve sapı, ıspanak, pazı) çok yüksek oranda protein mevcuttur .

Bir de şu çok moda alkali beslenme konusuna değinmek istiyorum. Elbette öncelikle insan kan ph ve neden gerçekten alkali beslenme faydalı bunun bilimsel alt yapısını sizlerle paylaşmak isterim. Bizim kanımızın PH I 7.4 tür. Hepimiz biliyoruzki Ph<7 Asidik ve Ph>7 Alkalidir. Yani biz insanlar 7.4 olarak alkaliğiz. Yediğimiz herşeyde kana karışacağı için önce 7.4 e dönüşmek zorundadır. Dolayısıyla biz ne kadar asidik yani ph<7 ile beslenirsek (Asitli içecekler; kolavs.. işlenmiş gıdalar, fastfood.. ) bu gıdaların 7.4 e dnmerken çok sayıda toksin ortaya çıkacaktır. Biz nekadar alkali beslenirsek (yeşil yapraklı besinler.. pişmememiş tüm sebzeler, alkali su..) okadar kan ph ı ile uyumlanırız ve toksinler ortaya çıkmadan sindirim gerçekleşir ve biz aynı zamanda içsel olarakta huzurlu oluruz.

İnanın sağlıklı beslenmek sağlıklı içsel bir yaşam tüm beden sağlığımızı nasıl etkiliyorsa cilt sağlığımızıda o denli etkiler.. bir süre sadece deneyin ve her öğünde canlı pişmemiş sebzeler yiyin.. hiç karbonhidrat tüketmeyin ve asidik hiç beslenmeyin ve cildinizdeki değişimi gözlemleyin.. daha sağlıklı canlı bir cilt hem ruh sağlığınıza hem cildinize yansıyacaktır..

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)