SİĞİL KANSER YAPAR MI?
Yazar Nizam Kurtdere • Genel Cerrah • 31 Ocak 2018 • Yorumlar:
Evet siğil virüsü kansere sebep olur. Aslında bu soruyu hangi siğil virüsü kansere sebep olur? şeklinde sormak daha doğru olur, çünkü siğil virüsünün bir çok tipi var ve bazıları kanserle direkt olarak ilişkili bulunmuştur.
Siğil Human Papilloma Virüs (HPV) denen bir virüs gurubunun sebep olduğu bir cilt hastalığıdır. Bu virüs grubunun 100 den fazla ayrı tipi tespit edilmiştir. Virüs insan vücudunu örten deri, vagina, anal bölge, ağız ve boğaz mukozasına yerleşir.
HPV nasıl bulaşır?
Siğil virüsü deri ve mukoza yüzeyindeki hücrelere yerleşir ve anormal doku büyümesi yapar. Hasta kişilerden diğerlerine cildin cilde direkt teması ile bulaşır. Ciltte olan doku zedelenmesi bulaşma ihtimalini arttırır. Genital siğil cinsel temas ve ortak kullanılan cinsel aparatlarla hastalardan diğerlerine bulaşır. Virüsün sarılma, havlu, kıyafet, çatal-bıçak ve klozet ile bulaşmadığı kabul edilir. Virüs alan bazı kişilerde hastalık oluşmayabilir, yada alındıktan aylar hatta nadiren yıllar sonra siğil lezyonu ortaya çıkabilir. Hasta kişiler siğil lezyonu oluşmadan veya lezyon kaybolduktan sonra da başka kişilere bulaştırmaları mümkündür.
HPV hangi hastalıklara neden olur?
1-Verruca vulgaris;
HPV virüsünün genitalbölge dışındaki deri bölgelerine yerleşen yaklaşık 60-70 tipinin oluşturduğu cilt büyümesi şeklindeki lezyonlardır. Bunlar bildiğimiz klasik siğillerdir ve bunlara tıpta verruca vulgaris ismi verilir.
2-Genitai siğil;
HPV virüsünün yaklaşık 30-40 çeşidi genital bölgede yerleşir ve genital siğil dediğimiz cilt büyümelerine sebep olur. Genital bölgeye yerleşen virüsler cinsel ilişki ve temas yoluyla başka kişilere bulaşır ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar gurubuna girer. 1 milimetreden 3-5 santimetreye kadar ciltten kabarık karnabahar görünümünde çok sayıda lezyona sebep olur. Buna tıpta Condiloma Aquminata adı verilir. Bu lezyonların % 90 ının sebebi HPV Tip 6 ve HPV Tip 11 dir.
Condilom
3- Genital kanserler;
Bazı HPV tipleri hiçbir lezyona sebep olmaz ve hasta virüs kaptığının farkına varmayabilir. Bunların en az 5 tipi kansere sebep olur. Rahim ağzı kanserinin % 70 ine HPV Tip 16 ve Tip 18 virüsleri sebep olur.
HPV hangi kanserlere neden olur?
HPV virüsünün en sık sebep olduğu kanser tipi rahim ağzı kanseridir. Bunun dışında vagina, vulva, penis, makat, ağız ve boğaz bölgesi kanserlerine de sebep olduğu bilinmektedir.
HPV nasıl anlaşılır?
HPV virüsü bulaştıktan sonra cilt veya mukozada condilom denen ve 1 milimetreden 3-5 santimetreye kadar büyüyen karnabahar görünümünde lezyonlara sebep olur. Genital bölge dışındaki ciltte bildiğimiz klasik siğil lezyonlarına sebep olur. Bazen hiçbir lezyon yapmaz ve hasta virüs aldığının farkına varmaz. Buna rağmen teşhisi için geliştirilmiş bir kan testi yoktur. Bu nedenle;
Kadınlarda teşhis ve takip için vaginal smeer denen tetkik her yıl bir defa yapılır ve hem HPV tanısı hemde kanserleşme yönünde bir gidiş olup olmadığının tespit edilmesi sağlanır.
Erkeklerde condiloma lezyonu varsa klinik bulgu ve lezyonun alınıp incelenmesi ile kesin teşhis edilir, ancak lezyon yoksa tanı konması pek mümkün olmaz.
HPV den nasıl korunabiliriz?
HPV temas yoluyla bulaşır, bu nedenle virüs taşıyan kişilerle temasın önlenmesi gerekir, ancak bu her zaman mümkün olmaz. Korunmalı cinsel ilişkide (condom vs.) cinsel organ dışında da lezyon olabileceğinden condom tam korunma sağlamaz. Çok eşli ilişkilerden kaçınarak hasta olan bireylerle temas etme olasılığı ve böylece hastalığa yakalanma ihtimali azalır.
Genital siğilin aşısı var mıdır?
Günümüzde genital siğil için aşı çalışmaları devam etmektedir. Halen Gerdasil denen bir aşı geliştirilmiş ve kullanılmaktadır. Aşı en çok kanser yapan HPV Tip 16 ve 18 ile en çok genital siğil yapan HPV Tip 6 ve 11 virüsüne karşı koruma sağlamaktadır. İngilterede 12-13 yaşındaki kız çocuklarına rutin olarak uygulanmaktadır. Gerdasil aşısı söz konusu 4 virüs dışındaki tiplere karşı koruma sağlamadığından henüz ideal bir korunma yöntemi değildir. Ancak hem kanser hemde genital siğil için büyük oranda koruma sağladığından aşılanma önerilmektedir. Aşı olduktan sonra aşının koruma süresi yaklaşık 10 yıldır.