Sınırlar ve Oyun Terapisi
Yazar Aylin Alkan • 19 Eylül 2024 • Yorumlar:
0-7 yaş arası çocukların dil gelişimi yetişkinlerinki kadar iyi değildir. Dolayısıyla çocuk kendisini, neler hissettiğini en iyi oyunda ifade eder. Çocuk, duygularını isimlendirmeyi bilmez. Çocuğun duygularını ona yansıtırsanız, çocuk kendi duygularını tanır, duygularının farkına varır. Farkına vardığı duygularıyla baş etmeyi öğrenir. Çocuğun duygularını ona yansıtmaktır. Bunu yaparken mümkün olduğunca yalın, kısa açıklamalarla bunu sınırlandırmaktır. Uzun açıklamalar çocuğun kafasını karıştıracaktır.
Örneğin; cereyandan kapı çarptı ve çocuğun içi hopladı.
Ona, ‘’Kapı çarptı ve sen korktun.’’ diyoruz.
Çocuk oyundayken aldınız ve mama sandalyesine oturttunuz. ‘’Biliyorum hayal kırıklığına uğradın, bana kızdın ama şu anda yemek zamanı.’’ diyoruz.
Örneğin; çocuk okulda arkadaşıyla küsüp gelmiş, morali bozuk. Ona, ‘’İlker’e kızgınsın, öfkelisin.’’ diyoruz.
Çocuğa duygularını yansıtırken kızacak, korkacak, ağlayacak bir şey yok demiyoruz. Bunlar sizin duygunuz, onun yaşadığı değil. Eğer çocuğun duygularını yansıtırken bu tutumla yaklaşırsak çocuk ilerde duygularını gizlemeyi öğrenir. Yaşadığı bir olayda korkmuş olsa bile, korkmaması gerektiğini düşünüp (çünkü babası ya da annesi öyle söylemiştir) suçluluk duyacaktır ya da ailesiyle, çevresiyle duygu paylaşımında bulunmaktan çekinecektir. Yarın öbür gün ailesi üzülmesin, hayal kırıklığına uğramasın diye hayal kırıklıklarını saklayan, üzüntüsünü gizleyen biri olacaktır.
Sınır koyma aile ortamında öğrenilecek bir kazanımdır. Çocuğa doğru adımlar atılarak sınır koyulduğunda sorumluluk kazandırılır. Sınırlar yaşa uygun olmalı, çocuğun yaşı büyüdükçe değiştirilmelidir. Sınır koyarken açık, net, tutarlı olunmalı ve gerektiğinde sınırları belirleyebilmek için çocuğun da katılımı sağlanmalıdır. Bu çocuğun kurallar üzerinde hakimiyetini sağlayarak o davranışın sorumluluğunu daha iyi üstlenmesini sağlacaktır. Sınır koyarken çocuğun elinden var olan hakkını alarak ona bir tercih sunmak gerekir. Örneğin; çocuğun yemekten sonra dondurma yeme ya da playstation oynama gibi bir hakkı var. Çocuk yemek masasına oturdu ve yemeği yemek yerine çatalla kaşıkla yemeği evirip çeviriyor. O an çocuğa ‘’ Yemek yemek içindir, oyalandığını görüyorum. Yemeğini bitirirsen playstation oynamayı seçmiş olursun, eğer yemeğini bitirmezsen playstation oynamamayı seçmiş olursun. Hangisini seçersin ?’’ demeli.
En önemlisi de sınırları olay anında koymaktır! Kararı çocuk o an verir. Kararı değiştirme hakkı yoktur. Verdiği kararın sorumluluğunu alacak ve bu bir 10 yıl sonra işine yarayacak. Sınırlar olay anında koyulmazsa etkililiğini yitirir, çocuğun odağı değişmiştir. Her zaman sakin olamıyoruz, sınır koymayı başarılı bir şekilde gerçekleştiremiyoruz, bazen yapmak istemediğimiz şeyleri yapıyoruz. Dolayısıyla, çocuğumuzu kırdıysak aramızdaki sevgiden güç alarak onlarla aramızı düzeltme sorumluluğuna sahibiz.
Çocuğa tercih şansı verilirken şu denmemeli; ’’Pijamalarını dolaba koymazsan, çizgi film izleyemezsin.’’ bu tehdite girer. Ayrıca çocuğa her daim tercih sunulup aşırıya da kaçılmamalı. Örneğin; çocuk istenmeyen bir davranışta bulundu ve o an en iyi seçenek çocuğun sandalyeye oturması. Ona ‘’Bunu yapmaya devam edersen sandalyeye oturmayı seçersin, eğer sen oturmak istemezsen ben seni oturtturacağım, hangisini seçersin?’’deyip seçeneğin yönünü değiştiriyoruz. Çocuk sandalyeye oturdu ancak yerinde durmuyor, ebeveyn olarak çocuğu o anda 5 dakika tutuyoruz. Bunun dışında çocuğun öfkesini yaşaması için uygun bir ortam varsa davranış sınırını koyduktan sonra öfkelenen çocuğun bulunduğu odayı da terketmek de bir seçenektir. Çünkü küçük çocuklarda seyircisiz ortamda öfke devam etmez.
Uzm. Psk. Aylin ALKAN