Şirazeyi Kaçırmamak Gerek
Yazar Şebnem Güleryüz • Diyetisyen • 12 Mayıs 2020 • Yorumlar:
Bir şirazesi olmalı insanın,
Benimki sensin,
İyi ki öylesin,
Ya olmasaydın.. demiş şair.
Bir kitabın yapraklarının belli bir düzen içinde bir arada durabilmesi için gerekli olan bez ya da kağıt parçasına denir şiraze.
Şirazeyi kaçırmak, şirazesinden çıkmak ya da şirazesi kaymak deyimi ise biz insanların dengesini yitirmesi, yanlış noktaları temel almaktan ötürü yanlış çıkarımlarda bulunması, kontrolünü kaybetmesi ve bir şeyi haddinden fazla yaparak ayarını kaybetmesi anlamına gelir.
Bu kadar edebiyattan sonra gelelim işin sırrına..:)
Evren belli bir düzen, bir denge üzerine kurulmuştur. Örneğin ekolojik denge, örneğin biyolojik ritim..İçinde yaşam sunan her şey ama her şey bir denge unsuru barındırır. (Kamer suresinde belirtildiği gibi Allah her şeyi bir ölçü, bir miktara göre düzenlemiştir.)
Hal böyle iken her nedense sınırları zorlamaktan hoşlanıyor insanoğlu..Ve bu ölçü ve sınırların dışına çıkılan her durumda da sıkıntı yaşıyor tabii ki. Bu durum gerek insan ilişkileri olsun, gerek yeme- içme- uyku düzeni olsun farketmiyor, dikkat ettiyseniz sonunda hepsi bizim başımızı ağrıtıyor.
Sağlık istiyorsak dikkat etmemiz gereken bu düzene riayet etmek aslına bakarsanız en temel ihtiyaçlarımızdan biri uyku. Rem ve non-rem dediğimiz döngülerden oluşan ve belli dalga boylarında belli derinlikte uyunmamış uyku bizim gerçek ihtiyacımızı karşılamıyor. Uyku süresi yaşa göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 8-10 saat olmalıdır. Bu uykunun gece uyunması özellikle değerli ve önemlidir. Gece uykusu uyuduğunuzda salınan hormonlar tüm metabolizmayı düzenler. Özellikle kilo problemi olan kişilere bakıldığında genelde gece çalışan yada gece uykusu uyumayanlar olduğu görülmektedir. Çünkü yağların %80 i gece uykusunda yanar. Yine çocukların büyüme hormonu salınması için gece uykusu uyuması çok önemlidir.
Çocuklardan bahsetmişken beslenme, uyku bunlar zaten olmazsa olmaz temel ihtiyaçlarıdır. Aslında en önemlisi onların sevgi ile beslenmesidir. Bir çocuğun sağlık göstergesi kilosu değil, boy uzunluğudur. Çocuk yetiştirme yurtlarına bakıldığında oradaki çocuklar günlük kalori miktarlarını alsalarda genelde boyları kısa kalır. Bunun başlıca nedeni maalesef sevgi eksikliğidir. Çok ama çok üzücü..
Sevgi açlığı sadece çocukları mı etkiler sanıyorsunuz?
Elbette ki hayır.
Şu an tüm dünyada mücadele edilen obezite, salgın şeklinde dalga dalga yayılmakta. Obezitenin en önemli nedenlerinden biri duygusal açlık yani sevgi eksikliğidir. Ve insanoğlu sosyal destekleri olmadan, ailevi destekleri olmadan, hayata geliş amacı ve inanç sistemi olmadan tek başına organik beslenerek bu sorunu asla çözemeyecek. Bu çok net.
Beslenme ana konumuz öyle değil mi..
Artık gelen danışanlarımda kilolu çocuklar çok dikkatimi çekmeye başladı. Hepsinin elinde tablet ya da telefon, hareket neredeyse sıfırlanmış durumda. Burada tabii ki teknolojinin şirazeden kayıp ihtiyaçlarımızı gidermekten çok bağımlılık haline gelmesi ön planda. Bebekler tablet olmadan yemek yemiyorlar. Ve çocukların alışkanlıkları bu şekilde şekillenmeye başlıyor. 2013 yılında yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde yaklaşık her 5 çocuktan biri kilolu obez. Tabii şu an her 3 erişkinden birinin obez olduğu ülkemizde bu şaşırtıcı bir durum değil.
Evet görüldüğü üzere hayatımızı düzene koymak istiyorsak aslında önce özümüze dönmemiz gerekiyor yani normalleşmemiz gerekiyor. Normal insanlar gibi öncelikle saatinde yatağa girmeli, telefonlardan ve tüm manyetik alandan uzak, yeterli miktarda uyumalıyız. Tüm beyin ve beden kimyamızın düzenleyen ana mekanizma uyku unutmalayalım.
Amerika'da son trend yeni akım ne biliyor musunuz? Hollywood starlarının kendi hayatlarını düzene koymaları için milyonlar ödedikleri sistem, yeni nesil yaşam koçları, Human optimizer olarak adlandırılıyorlar. Uyku uyanıklık düzenini ayarlıyorlar. Allah vergisi biyoritmi o denli bozduk ki, şirazeden öyle bir kaydık ki, artık kendi uykumuz yemeğimiz mutluluğumuz bile kendi ellerimizde değil. Çok acı..
Beslenmeye gelince durum daha da içler acısı, nerede ailecek oturulan mis gibi ev yemeklerinden oluşan hoş sohbetler edilen, büyük kararlar alınan, birlik bütünlük sağlayan sofralar nerede şu an?
Her bireyin istediğinde ağzına tıktığı fast-food restaurantlarda bir kelime dahi edilmeden şunu bunu ayak üstü ağzımıza tepiştirdiğimiz alanlar.
Ve tabii her şeyden önemlisi insanların birbirlerine karşı hal davranış ve tutumları. Sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış.
Anlamak özellikle, anlayabildiğiniz oranda hoş görebilir, saygı duyabilir ve sevebilirsiniz Bunların hepsi insan olmanın erdemleri.
Sanki zaman zaman hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var.
Çünkü bunlar olmadan diğerlerin hiçbir anlamı yok..
Sevgiyle ...