Şişmanlık Salgını
Yazar Tarık Zafer Nursal • Genel Cerrah • 19 Ocak 2018 • Yorumlar:
Bugün tüm dünyada şişmanlık (obezite) bir numaralı sağlık sorunu olmaya adaydır. O kadar ciddi ve yaygındır ki artık bir şişmanlık salgınından bahsedilebilir. Tüm dünyada 1,5 milyar kişi fazla kilolu, 500 milyon kişi şişmandır. Batı dünyasına ait özel bir sorun olarak başlasa da bu hastalık artık tüm dünyaya yayılmıştır. Beslenme yetersizliği ve açlık çeken ülkelerde bile endişe verecek bir hızda artmaktadır. Bu durum tüm yaş gruplarından insanları etkilemekte hatta çocuklarda bile görülmektedir.
Şişmanlık temelde 2 nedene dayanır. İlki yüksek kalorili ve yağlı, vitamin ile minerallerden fakir ancak lezzetli gıdalara kolay ulaşılabilmesi ve alınmasıdır. Diğer neden ise artan şehirleşme, ulaşımın ve çalışmanın giderek daha hareketsiz hale gelmesi sonucunda alınan enerjinin harcanamaması, tüketilememesidir. Şişmanlığın etkileri ise son derece fazla ve ölümcüldür. Şeker hastalığına yol açar. Yüksek yağ oranı damarlarda tıkanmaya neden olarak kalp rahatsızlıkları, felç ve yüksek tansiyonu tetikler. Rahim, meme ve kalın barsak kanser riskini artırır. Safra kesesi taşı gelişmesini hızlandırır. Ayrıca fazla kilonun bedende yarattığı etki nedeniyle yük taşıyan tüm eklemlerde yıpranma ve omur hasarı gelişir. Akciğerlere baskı yaparak solunumu zorlaştırır, geceleri horlamaya ve hatta solunum durmasına yol açabilir. Bütün bu hastalıklar ve fiziksel etkiler şişman kişinin ömür beklentisini dramatik şekilde azaltır.
Ayrıca şişmanlığın yol açtığı hareket güçlüğü ve görüntü sosyal yaşam düzeyini ve kalitesini bozar. Şişman kişiler hazır giysi, ulaşım araçlarında ve toplantı alanlarında yer bulmakta güçlük çekerler.
En önemli sağlık sorunlarından biri olan şişmanlığın düzeltilmesi için buna neden olan 2 etkenin ortadan kaldırılması gereklidir. Birikmiş olan yağ ile enerjinin uygun hareket ve sporla harcanması ve alınan gıdanın azaltılmasıdır. Bu yolların yalnızca birinin uygulanması başarısızlıkla sonuçlanır.
Enerji harcanması:
Günümüz toplumunda ulaşım kolay ve taşıtlarla, iş yaşamı da genelde bedensel olmayan etkinliklerden oluştuğu için gıdalarla alınan enerji harcanamamaktadır. Bu nedenle kişiler her gün düzenli egzersiz yapmalıdır. Kural olarak haftada en az 5 gün yarım saat boyunca ara vermeden spor yapılması önerilmektedir. Bu şekilde yapılan düzenli egzersiz aynı zamanda kalp sağlığı için de çok gereklidir. Buna ek olarak mümkün olduğunca yürüyüş yapmak, yakın yerlere yürüyerek gidilmesi, asansör yerine merdivenlerin kullanılması destekleyici olur.
Enerji (kalori) alımının azaltılması:
Bu plandaki ilk basamak diyet uygulamasıdır. Protein ve vitamin eksikliğine yol açmayan mutlaka diyetisyen kontrolü altındaki diyet uygulamaları ilk basamakta uygulanır. Diyet ile kilo verme hızı çok fazla olmamalıdır. Ayda en fazla 1-2 kg verilmesi kabul edilebilir bir kilo verme hızıdır. Bundan daha hızlı kilo vermelerde ek rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
İlaç uygulamaları:
Diyet ile çözüme ulaşılamayan veya diyete ek destek olarak bazı ilaçlar kullanılabilir. Bunlar içinde en güvenli olanı bağırsaktan yağ emilimini azaltan “orlistat” adlı ilaçtır. Bu ilacın bile ciddi yan etkileri olabilir. Diğer ilaçların fazla etkinlikleri yoktur veya ciddi yan etkileri vardır.
Girişimler/Ameliyatlar:
Yukarda sayılan yöntemler fayda etmediği zaman daha ciddi girişimler düşünülebilir. Bu girişimlerin uygulanması için bazı koşullar gereklidir. Kişinin BKİ’nin 40’ın üzerinde veya 35’in üzerinde olup ek sistemik hastalığının (diyabet, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlığı v.b.) olması gerekir. Bu arada bu kişinin en az 6 ay boyunca diğer kilo verme yöntemlerini denemiş olması beklenir.
Girişimler veya ameliyatlar temelde 2 grup altında değerlendirilir.
- Emilim azaltıcı işlemler.
- Kısıtlayıcı (hacim azaltıcı) işlemler.
Bazı işlemler ise bu iki tekniğin birleştirilmesinden oluşur.
Besinlerin bedende kullanılabilir hale gelmesini sağlayan organ ince bağırsaktır. Emilim önleyici işlemler temelde bu organın bir kısmının işlevsiz hale gelmesini veya atlanmasını (bypass edilmesini) sağlayan girişimlerdir. Bu yöntemlerle gayet başarılı şekilde kilo kaybı olur. Ancak beraberinde ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Bunlar arasında sıvı ve tuz dengesizliği, vitamin eksikliği ve ishal sayılabilir.
Kısıtlayıcı (hacim küçültücü) işlemlerde ise ince bağırsakta bir işlem yapılmaz ancak sindirilebilecek besin miktarı mide düzeyinde azaltılır. Bunun içine midenin içine balon yerleştirmek, mide kelepçesi takmak sayılabilir. Ayrıca mide katlanarak veya büyük bir kısmı çıkartılarak mide hacmi küçültülebilir. Bu işlemler ince barsak düzeyinde yapılan emilim önleyici işlemlere göre daha az soruna yol açan yöntemlerdir.
Bazı durumlarda hem emilim azaltıcı hem de kısıtlayıcı işlemler birlikte kullanılabilir.
Kilo verme için hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın kişinin bu işe istekli olması, işlem sonrası ortaya çıkabilecek sorunlarla baş edebilmek için uygun şekilde bilgilendirilmesi, işlem sonrası uzun süreli izlem için hazır olması gereklidir.