Skolyoz
Yazar Kadir Öztürk • 18 Nisan 2023 • Yorumlar:
Omurgaya önden veya arkadan bakıldığında yukarıdan aşağıya düz bir hat üzerinde olmalıdır. Eğer bu hatta sağa veya sola doğru bükülmeler mevcut ise bu duruma “skolyoz” adı verilmektedir. Bu bükülme veya eğrilik tek bir bölgede olabileceği gibi birkaç bölgede de birlikte görülebilmektedir. Ayrıca omurga kendi ekseni etrafında dönebilmektedir(rotasyon).
Skolyoz nedenleri büyük çoğunlukla belirlenememektedir. Büyük oranda nedeni bilinmeyen “idiopatik” skolyoz vakaları ile karşılaşabilmekteyiz. Doğumsal “konjenital” skolyozlara ise anne karnında omurga gelişimi sırasında maruz kalınan çeşitli etkenler-enfeksiyonlar, şeker hastalığı ve bazı vitamin eksiklikleri vb neden olmaktadır. Çeşitli kas veya sinir hastalıkları da skolyoza yol açabilmektedir.
En sık görüldüğü dönem ergenlik öncesi yıllardır. Kadın=erkek oranı eşit olmasına rağmen, idiopatik skolyoz kadınlarda daha sık görülmektedir.
Bel ve sırt ağrısına genellikle erişkinlerde rastlanmaktadır, çocukluk çağında genellikle ağrı yakınması olmamaktadır. Diğer belirtileri aşağıda sıralanmaktadır.
-Bir omuz diğerinden daha yüksekte olabilir
-Bir kürek kemiği “skapula” diğerine göre daha yüksekte ya da daha belirgin olabilir
-Kollar yanlara sarkıtıldığında, bir tarafta kolla gövde arasında daha fazla boşluk olabilir
-Bir kalça diğerine göre daha yüksek yada daha belirgin görünebilir
-Kafanın izdüşümü leğen kemiklerinin ortasına denk gelmeyebilir
-Hastaya arkadan bakıldığında ve omurgası yere paralel hale gelene kadar öne eğilmesi istendiğinde sırtının bir tarafı diğerine göre daha yüksek görünebilir (hörgüç görüntüsü)
Eğer görsel açıdan bu bozukluklardan şüphe edilirse, mutlaka omurga ile uğraşan ve özellikle skolyoz ile uğraşan bir uzmana danışmak, erken teşhis ve takip açısından önemlidir. Belki basit bir korse uygulaması ile skolyozun ilerlemesini durdurmak mümkün olabilecektir. Aynı zaman da yapılacak olan detaylı araştırma ile omurilik veya omurgada mevcut olan ve skolyoza nedenolabilen patolojiler ortaya konabilecek ve gerekli tedavisi geç kalınmadan planlanabilecektir.
İskelet gelişimini tamamlamamış hastalarda artmakta olan skolyoz için korse tedavisi önerilebilir. Cerrahi sınırların altındaki ölçümlerde skolyoz için korse tedavisi uygun olabilir. Hastanın omurga gelişiminin tamamlanması sırasında eğriliğin artmasını engellemek için dizayn edilmiştir. Korseler, aktif iskelet büyümesi esnasında eğriliğin artmasını engellemek için karşı destek olarak görev yapar. Korseler omurgayı tamamen düzeltemez ve hastaların tahmini olarak yarısında eğriliğin artmasına engel olamaz. Korse kullanmanın beklenen yararı, eğriliğin teşhis edildiği dereceden daha fazla ilerlemesi ve cerrahi sınıra erişmemesini sağlaması olmaktadır .
Skolyoz tanısı konulmuş ve takip altına alınmış hastalarda eğer eğrilik açı ölçümlerinde düzenli veya aşırı artış olmaktaysa, korse kullanımı ile artış önlenemiyor ise, görünüm ”kozmetik” açıdan hastayı rahatsız etmeye başladı ise, hastada mevcut eğriliğe bağlı solunum ve kalp ile ilgili problemler oluşturuyorsa, erişkin hastalarda eğriliğin yarattığı bel ve sırt ağrısı mevcut ise, hastalara cerrahi tedavi düşünülmelidir.
En sık yapılan cerrahi işlemde amaç , metal çubuk ”rod” ve vidalar ile eğriliği düzeltmek ve düzeltilen bu eğriliğin kalıcı olması için omurganın üzerine kemik parçacıkları “greft” koyarak kaynamasını “ füzyon olmasını “ sağlamaktır. Asıl amaç füzyonu sağlamak olmaktadır, konulan implantlar ise bunu sağlamaya yardımcı aletler olmaktadır.
Bazı hastalarda eğrilik esnek olmayan ”rijid” yapı da olabilmektedir. Bu hastalarda omurganın esnek hale gelip eğriliğin düzeltilebilmesi için omurganın omur adı verilen bölümlerinin serbestleştirilerek esnek bir yapı haline gelmesi gerekmektedir.
Skolyoz cerrahisi kompleks bir yöntem olup, ameliyat öncesinde geniş tetkik yapılması ve bu tetkiklerin yeterince değerlendirilip cerrahi planın eksiksiz olması planı esası ile başarıya ulaşılabilecektir.
Ayrıca mutlaka hastanın ve yakınlarının hastalık açısından detaylı olarak bilgilendirilmesi, ameliyat sonrası dönem hakkında gerekli tüm bilgilerin titizlikle verilmesi önem taşımaktadır. Böylece hasta ve yakınlarının beklentileri daha rahat karşılanabilir ve ameliyat sonrası dönemde hastanın rehabilitasyonu daha kolay sağlanabilir.