Sorumluluk (Önce Kendime Karşı)
Yazar Zeynep Ebrar Dumlupınar Eser • Psikolog • 3 Eylül 2020 • Yorumlar:
Sorumluluk deyince çoğu insanın aklına bir başkasına karşı duyulan görevler gelir. Fakat insanoğlunun ilk ve en önemli sorumluluğu olan “kişinin iyi yaşama sorumluluğu” akla gelenlerden olmaz.
“Önce ben sonra başkası” kişinin kendisine karşı olan sorumluluklarını fark etmesi için motto haline gelmeli. Bu motto kulağa bencilce gelse de kişinin bir başkasına iyi gelmesi için önce kendisinin iyi olması gerektiği bir gerçektir. Bu mottoya bencilce bir yaklaşım demek ve “önce başkası sonra ben” ilkesini benimsemek, kişinin kendine karşı olan sorumluluklarını görmezden gelmek için kullandığı bir kaçış kapısı; yani sorumsuzluktur.
Kendisini toplumsal hiçbir eylemi üstlenmeyerek, başaramayacağına inanarak dünyadan silmeye çalışmak diğerlerini kendisinden daha değerli olduğunu düşünen bir insanın tutumudur. Bir başkasına kendimizden daha çok değer vermek, kendine değer vermenin aslında yine kendimize karşı bir sorumluluk olduğunu bilmemektir.
Hepimizin bildiği bir gerçek var ki, bir başkasının sorumluluğunu üstlenmek kendi sorumluluğumuzu üstlenmekten daha kolay. Arkadaşımız için birinden bir şey istemek her zaman kendimiz için birinden bir şey istemekten daha kolay değil midir? Engin Gençtan insanların kendi sorumluluklarını görmezden gelme arzularının çocukluk yıllarında öğrenilmiş kusurlu bir davranışın sonucu olduğunu söyler.
Kaprisleri ve aşırı beklentileriyle çocuklarını şaşkına çeviren ana-babalar, yaşadıkları suçluluğu ödünlemek için ne denli özverili insan oldukları konusunda adeta çocuğun beynini yıkarlar. Mutsuz bir evlilik sürdürmüş olmasının sorumluluğunu çocuğun üzerine yıkmaya çalışan ana ya da babaların sayısı da az değildir. Böylesi koşullarda yetişen insan, sonraki yaşamında ana-babasınınkine benzer tutumlar gösterebilir. Yaşamasını beceremeyen bir insanın bunun sorumlusu olarak yakınlarını göstermesi ise kabul edilebilir bir gerçek olamaz.
“Eğer babam böyle olmasaydı…” gibi geçmişe dönük ya da “Eğer kocam şöyle olmasaydı…” gibi yaşanan zamana ilişkin sorumluluktan kaçış senaryoları sık sık kullanılırsa da kişinin kendisine karşı duyduğu suçluluk duygularını tümden ortadan kaldıramaz. “Böyle olaylar hep beni bulur” ya da “Gördünüz mü, yine başıma neler geldi!” sözleriyle alınyazısı ve kötü talih kavramları sorumluluklarımızı görmemek için sık sık kullanılan gerçeklerdir. Yine başımıza neler geldi yerine, ne yaptım da başıma bu olayı getirdim” biçiminde düşünerek kendimize farklı bir açıdan bakmaya başlamak gerekmektedir.
Bırakalım annenin yapmadıklarını
Bırakalım babanın yapmadıklarını
Bırakalım kocanın yapmadıklarını
Bırakalım karının yapmadıklarını
Bırakalım kaynananın, kayınpederin yapmadıklarını
En önemlisi bırakalım şikayet dilini.
Sen ne yaptın, ne yapabilirdin ve şu an ne yapabilirsin? Bu soruları içine sormak kişinin kendisine karşı olan sorumluluğunu yerine getirebilmesi için şarttır.