Sosyal Fobi Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
Yazar Dolunay Zümrüt Çetin • Psikolog • 26 Mart 2018 • Yorumlar:
Amerikan Psikiyatri birliği tarafından yayımlanan Ruhsal bozuklukların tanısal ve istatiksel el
kitabına (DSM-5) göre sosyal fobi kişinin başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu toplumsal
durumlarda belirgin bir korku veya kaygı duyması durumudur. Mesela karşılıklı konuşma,
tanımadık insanlarla iletişime geçme, gözlenme(yemek yerken ya da bir şeyler içerken) ve
başkalarının önünde bir eylem gerçekleştirme(topluluk önünde konuşma yapma) gibi
durumlarda kaygılanılır. Kişi olumsuz değerlendirilecek biçimde davranmaktan ya da kaygı
duyduğunun başkalarınca anlaşılacağından korkar. Küçük düşeceğinden endişelenir.
Bahsettiğimiz bu toplumsal durumlar hemen hemen her zaman kaygı doğurur. Dolayısıyla bu
toplumsal olaylardan kaçınılır ya da yoğun korku ve kaygı ile buna katlanılır. Bu durum altı
aydan fazla sürer. Bu yaşanılan korku ve kaygı kişinin hayatını olumsuz yönde etkiler ve
toplumsal, iş ya da başka önemli yaşam alanlarında işlevsel bir düşüşe neden olur. Yani
kişinin kaygılarından dolayı ilişkileri bozulabilir işteki ya da okuldaki başarısı düşebilir.
Toplu yerlerde olmak korkutucu gelir. Eğer bu tür ortamlara girmeleri gerekirse de yanlarında
birini götürmeleri olasıdır. Sosyal fobisi olan bireyler kaygılarının belli olacağından
başkalarının bu durumu fark edeceğinden endişe ederler. Bu durumlarda kendisi dışındaki
kişilerin ne yaptıklarını kontrol etmezler yanı antenleri içe dönüktür dış dünyayı kontrol
etmeyi ihmal ederler. Yüzleri kızarır, kalp atışları artar, baş ağrısı çekerler hatta bu durum
panik atak geçirmelerine de neden olabilir. Performans sergileyecekleri esnada kaygılarını
yatıştırmak için göz temasından kaçınırlar, su içebilirler ve sakinleştirici kullanabilirler, bu
davranışları gerçekleştirmelerindeki asıl hedef rahat olabilmek kaygıyı aşağı çekebilmektir
fakat ne yazık ki bu rahatlamak için yapılan davranışlar kar topunun daha da büyümesine
sebebiyet verir, kişi yağmurdan kaçayım derken doluya tutulur ve kaygısı bu bahsettiğimiz
davranışlarından dolayı daha da artar.
İnsan sosyal bir canlıdır. Yapılan araştırmalara göre araştırma gereği başkalarıyla iletişimi
kesilen kişilerde bir süre sonra halüsinasyonlar ve birbirinden şüphelenme gibi belirtiler
ortaya çıkıyor. Başkalarıyla iletişimi minimuma indirmek araştırmaların da desteklediği gibi
sağlıksızdır. Sosyal fobik kişi eğer başkalarıyla iletişimini kaygılarından dolayı keserse ruhsal
sağlıklarının olumsuz yönde etkileneceği aşikardır.
Sosyal fobi nasıl tedavi edilir? Ilaçsız bu hastalığı yenmek mümkün müdür?
Sosyal fobisi olan bireylere ilaç tedavisi ve psikoterapi tedavisi uygulanır. İlaç tedavisi olarak
bilhassa serotonin sisteminde etkili olan ilaçlar tercih edilir. Hastalar genelde ilaçların
bağımlılık yapmasından korkarlar fakat ilaçlar bağımlılık yapmaz. Ilaçsız yani terapi yoluyla
bu hastalığı yenmek de mümkün. Sosyal fobide uygulanan ve hızlı sonuçlar alınan terapi
ekolü Bilişsel ve Davranışçı Terapidir. Bilişsel terapide kaygı içerikli duygular ve bu kaygıya
karşı oluşan bedensel duyumlar (kalp atışlarının hızlanması, yüz kızarması) ve kaygı
yaşanılan durumlarda kişinin zihninden hangi düşüncelerin geçtiği tespit edilir. Örnek vermek
gerekirse sosyal fobisi olan bireyler onlara olumlu bir şey denmediği sürece kendisi
hakkında olumsuz düşünüldüğünü varsayar. Bu kişiler iltifatları ciddiye almazlar sadece
kendileri mutlu olsun diye söylenmiş beyaz yalanlar olarak algılarlar. Tüm gözler onun
üzerinde ve bir hata yaptığında tüm gözlerin bunu görüp onun hakkında olumsuz düşüncelere
sahip olacaklarını düşünürler .
Sosyal fobisi olan bireylerin genellikle akıllarından geçen cümleler şu şekildedir: ‘’aklıma
konuşacak bir şey gelmeyecek.’’ ‘’Aptalca bir şey söyleyeceğim.’’ ‘’Yüzüm kızaracak.’’
‘’Aptal olduğumu düşünecekler.’’ ‘’Donup kalacağım.’’ Sıkıcı olacağım, benden
sıkılacaklar.’’ Bu örnekler bireylerin kafalarında aniden oluşan düşünceler olduğundan dolayı
bu düşüncelere otomatik düşünceler diyoruz. Bu düşüncelerle baş etmek için ara inanç
dediğimiz düşünceler de oluşur. Örnek vermek gerekirse ‘’Sessiz olursam sıkıcı olduğum
ortaya çıkar.’’ ‘’ Zekice konuşmalıyım.’’ ‘’Mükemmel olmazsam beni istemez ve
sevmezler.’’ ‘’Zayıf yönlerimi göstermemeliyim.’’ ‘’Benden hoşlanmadığına göre bende
eksik bir şeyler olmalı.’’ ‘’ Kaygılı olduğumu anlamamalılar.’’ ‘’iyi bir izlenim
bırakmalıyım.’’ ‘’Herkesin onayını almalıyım.’’ Bu düşünceler zaman geçtikçe kemikleşebilir
ve kişi şu düşüncelerine köklü bir şekilde inanabilir: ‘’Aptalım.’’ ‘’Çirkinim.’’ ‘’Yetersizim.’’
‘’Zayıfım.’’
Kaygı sadece kaygılanılan durumda yaşanmaz ,kaygı doğuran durum öncesinde de kişi çoktan
kaygılanmaya başlar. Ve kaygı doğuran durum sonrasında da kaygı bir süre devam eder.
Danışana bu yasadıklarıyla ilgili olarak başa çıkma stratejileri öğretilir. Davranışsal terapi
kısmında yapılanlar ise şunlardır, model olma, korkularıyla aşamalı olarak yüz yüze gelme,
rol oynama, gevşeme eğitimi, sosyal beceri eğitimi yöntemleri vardır. Sosyal fobisi olan
bireylerin terapi sırasında eskisine oranla daha iyi olduklarını şuradan anlarız: ‘’Olumsuz
değerlendirmeleri azalmıştır.’’ Bu kişilerle korktukları resim üzerine provalar yapılmalıdır ki
kişi kaygıya karşı duyarsizlassin. Örneğin iş görüşmesine gitmekten çekinen bir danışana
olabilecek en kötü senaryo yazılır ve bu senaryo terapist ve danışan tarafından oynanır. Bir
nevi danışan iş görüşmesine hazırlanır.
Sosyal fobinin tedavisinde Sosyal Beceri Eğitimini gerekebilir.
1.Sosyal beceri yetersizlikleri
Beceri yetersizliği
Performans yetersizliği
Kendini kontrol yetersizliği
Beceriyi ortaya koyma yetersizliği
2.İlişki başlatma ve sürdürme
3.Grupla bir işi yürütme becerileri
4.Duygulara yönelik beceriler
5.Saldırgan davranışlarla baş etme
6.Stres yaratan durumlarla başa çıkma
7.Model gösterme
8.Rol playing
Başarılı akran etkileşimi için belirli sosyal beceriler gerekli olmaktadır. Bu beceriler; selam
verme, akran etkinliklerine katılmak için yapılan davetleri kabul etme ve bu etkinliklere davet
etme, soru sorma, başkaları tarafından sorulan sorulara cevap verme ve bir konuşmayı
sürdürme gibi becerilerdir.
Sosyal beceriler öğretiminde aşağıda yer alan farklı yöntemler kullanılmaktadır. Rol Oynama
Yöntemi Gösteri ( Demonstrasyon )Yöntemi Model Olma (Modelling) Yöntemi Coaching
Yöntemi Doğrudan Öğretim Yöntemi Bilişsel Süreç Yaklaşımı Bilişsel Sosyal Öğrenme
Yöntemi Akran Destekli Öğrenme Drama Sanat Terapi İşbirliğine Dayalı Öğrenme Yöntemi
Sosyal beceri eğitimi verilmesi bu bireyler için faydalı olacaktır.(kendini tanıtma, iletişim içi
uygun konu seçme, aktif dinleme, kendini açma, sosyal aktivite başlatma sürdürme,girişkenlik
eğitimi(rol play), aykırı düşünceyi dile getirme, kalabalık önünde konuşma)
Sosyal fobinin tipleri nelerdir? Ne sıklıkta görülür? Başlangıç yaşı kaçtır?
Sosyal fobinin türleri, yaygın ve yaygın olmayan olmak üzere ikiye ayrılır. Kaygı bir çok
toplumsal durumlarda görülüyorsa yaygın tiptir, bazı durumlarda yaşanıyorsa (Başkalarının
önünde yemek yemek, konuşma yapmak) yaygın olmayan tiptir. Yaşam boyu görülme oranı
% 2-13 arasındadır. Türkiye’de yapılan bir araştırmada üniversite öğrencilerinin %24’ün de
sosyal fobi tespit edilmiştir.10-17 yaşlarında ortaya çıkar, yaygın tip sosyal fobi ise daha
erken yaşta ortaya çıkabilmektedir.
Sosyal fobi başkalarından da öğrenilebiliyor. Başkalarının deneyimlerinden de sosyal fobi
geliştirebiliyoruz. Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Fobinin Yaygınlığı ve Sosyal Fobinin
Yaşam Kalitesi, Akademik Başarı ve Kimlik Oluşumu Üzerine Etkileri üzerine yapılan bir
araştırmada sosyal fobiklerin %73.7’si özgül sosyal fobi alt tipinde olduğu belirlenmiş ve
sosyal fobi gelişmesi açısından görece risk altında olan kadınlar, uzun süre köyde/kasabada
yaşayanlar, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü olanlar ve sosyoekonomik seviyesi düşük
olanlar daha dikkatle izlenerek topluma kazandırılmalıdır sonucu ortaya konmuştur.
Araştırmalara yansıyan ile gerçekte olanın farklı olduğunu tahmin ediyoruz. Bu noktayı
kültürel bağlamda değerlendirmek gerekiyor, araştırmalara göre kliniklere sosyal fobi
problemiyle başvuran erkek danışan daha fazladır, fakat ataerkil yapı gereği erkek bireylerden
toplumun beklentisi ile kadın bireylerden beklenti arasındaki fark itibariyle kliniklere
başvuran erkek danışanlarımızın daha fazla olduğunu düşünüyoruz yani kliniklere başvuru
sayısı olarak erkek bireyler kadın bireylere göre daha fazla fakat kadın bireylerin sosyal fobi
problemi yaşamalarına rağmen kliniklere başvurmadıklarını düşünüyoruz