Sosyal Fobide Bilişsel Davranışçı Terapi
Yazar Elif Peksevim • Psikolog • 7 Mayıs 2020 • Yorumlar:
Bilişsel davranışçı terapi, sosyal anksiyete bozukluğunun tedavisinde en sık kullanılan, etkinliği kanıtlara dayalı olan bir tedavi biçimidir. Clark ve Wells’in bu bağlamda ortaya koydukları bilişsel modele göre; sosyal fobisi olan bireylerin güvensizliklerinin altında yatan en önemli faktörlerden biri kendilerini sıkıcı, yetersiz ve değersiz görmeleri gibi birtakım çarpıtılmış, işlevsel olmayan inanç ve düşüncelerdir.
Bunun yanı sıra sosyal fobisi olan bireylerin sosyal bir ortamda nasıl davranmaları ile ilgili belirledikleri yüksek standart ve kuralları bulunur. Örneğin, sosyal anksiyetesi olan kişi, “Herkes beni sevmeli, her zaman mükemmel görünmeliyim, daima hatasız ve etkileyici konuşmalıyım.” şeklinde düşünür. Belirlediği bu yüksek standart ve sert kurallar, kişinin herhangi bir ortamla ilgili negatif varsayımlarda bulunmasına ve sosyal herhangi bir etkileşimi güvensiz olarak algılamasına sebep olur.
Şüphesiz, kişinin kendisi ve başkalarıyla ilgili belirlediği negatif, çarpıtılmış düşünceler ve buna ek olarak sosyal bir ortamda yapması gerekenlerle ilgili belirlediği yüksek standart ve esnek olmayan kurallar, kişiyi sosyal ortamlarda yüksek kaygı seviyesiyle baş başa bırakmaktadır.
Bireyin kaygı ile baş etmesini sağlamanın yolu nedir?
Sosyal fobisi olan kişi kaygısını azaltmak ve kendisini güvende hissetmek için kendisi için tehdit oluşturacağını düşündüğü durumlarda farklı davranışlarda bulunmaya ya da ortamdan tamamen kaçınmaya başlar ve bu iki davranış biçimi onun savunma mekanizması haline gelir. Fakat, kişinin kendisini güvende hissetmek için yaptığı davranışlar ya da sosyal ortamlardan tamamen kaçınması kişinin kafasında felaket haline getirdiği olayın aslında gerçek olmadığını görmesini engeller.
Bununla birlikte, kişi kaygısını yönetebileceği gerçeğini de hiçbir zaman fark edememiş olur. Sunum yapmaktan tamamen kaçınan, sosyal fobiye sahip bir kişi düşünelim. Tamamen kaçındığı için aslında topluluk önünde konuşma ile ilgili ne kadar yetenekli olduğunu göremez ve daha da önemlisi izleyicilerin düşündüğünden çok daha az eleştirel olduğunu öğrenemez. Sunum sırasında yaptığı bir hata ile aslında ne kadar iyi baş edebileceği gerçeğini de göz ardı etmiş olur. Yani, kişi kafasında yarattığı senaryo ile ilgili yeterli bilgi toplayamaz ve gerçekte ne olacağını bilemez buda düşünülenin tersine kaygısını daha çok arttırır.
Bu sebeple, bilişsel davranışçı terapideki en temel amaç; kişinin fonksiyonel olmayan inançları ve varsayımları ile ilgili daha gerçekçi bir bakış açısı elde etmesine yardımcı olmaktır. Diğer ve en önemli tedavi hedeflerinden biri de, sosyal fobisi olan bireyin kaygıyla baş etme stratejilerini değiştirmesini sağlamaktır.
Düşüncelerimizin, duygularımızın, davranışlarımızın birbirleriyle tutarlı bir şekilde ilişki içinde olduğunu kişiye öğretmek ve bunun sonucunda bir alanı daha fonksiyonel hale getirmenin diğer alanları otomatik olarak etkileyeceğini göstermektir. Kişinin çarpıtılmış düşünceleri azaldıkça sosyal ortamlardan kaçınması azalır. Kişi sosyal ortamlarda daha aktif oldukça kafasında yarattığı düşünceler ile ilgili daha sağlıklı bir şekilde bilgi toplama şansını elde eder.
Sosyal ortamlara karşı duyduğunuz korku ve kaygınız artık yönetilemeyecek bir düzeydeyse ve hayatınızdaki önemli alanların işlevselliği bozulmaya başladıysa tekrar kontrolü ele almak adına profesyonel destek almaktan kaçınmamanızı tavsiye ederim.