Sosyal Kaygı

Yazar Murat GüneşPsikolog • 15 Kasım 2022 • Yorumlar:

Medyada ve halk arasında sıklıkla özgüven eksikliği ile karıştırılan sosyal kaygı çeşitli seviyelerde yaşanabilen ve tedavi edilen yaygın kaygı bozukluğu türlerinden birisidir.

Kişinin günlük, mesleki ve akademik işlerinde, insanlarla kısa veya uzun etkileşimlerinde, ve ilişkilerinde sürekli izlendiğine, yargılandığına, değerlendirildiğine, mükemmel yada yeterli olmadığına dair derin, ısrarcı, tekrar edici, ve gerçek dışı düşünce ve davranış kalıplarıdır.

Çoğu insan tarafından belirli durumlarda sağlıklı miktarda yaşanır. Örneğin daha önce hiç yâda yeteri kadar topluluk önünde konuşmamış, şarkı söylememiş, yarışmaya katılmamış birisinin performans sonrası kendisini fazla değerlendirmesi, bazı noktalarda eksik kaldığını düşünmesi, topluluğun kendisi ile düşüncelerini çarpıtması ve bunlara fazla önem vermesi beklenen durumdur yada daha önce patronundan daha önce hiç zam istememiş bir çalışanın ilk seferde girişimin süreci ve sonuçları hakkında kaygı dolu varsayımlar yapması olağan bir durumdur.

   Öbür yandan klinik olarak anlamlı sosyal kaygı yaşayan kişiler duydukları kaygıyı rahatlatmak amacıyla topluluk içi davranış ve iletişimlerini kendilerine aşırı dönük, çarpık, ve seçici bir algı ile mantık dışı, taraflı, mükemmeliyetçi, ve nihayetinde kendilerine karşı acımasız bir şekilde değerlendirirler. Takip eden deneyimler  bu şekilde olumsuz pekişerek ileriki deneyimlerden kaçma davranışları doğurur. Devam eden bu davranışlar düşünce, duygu ve hisleri belirleyerek alışkanlık halini alır ve kronikleşir.

 

   Sosyal kaygı yaşayan insanlar  iletişimlerde otoritelere aşırı saygı duyma, sürekli başkalarını onaylama, hızlı konuşma, başını sıklıkla eğme, kısık sesle konuşma, sıklıkla baş sallama gibi davranışlar gösterebilirler. Hayatı sürdürmek amacıyla şart olan yeni insanlarla tanışmak, buluşmak, çalışmak, teklifler sunmak, girişimlerde bulunmak, fikir öne sürmek, hayır diyebilmek gibi davranışlar yargılanmaya, yanlış anlaşılmaya, reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık ve toleranssızlıktan ötürü zorlukla sürdürülür yâda bu davranışlardan tamamen kaçınılır. Bazı insanlarda sosyal davranışlara girebilseler de durum içerisinde aşırı bir kaygı ve korku duyarlar ve durumu zorlukla sürdürürler.

 

  Muhtemel sebepleri yaşanan travmatik bir olay sonucu gelişen öğrenme , başkasının yaşadığı bir olaya şahitlik etme, ailede tanıklık edilen katı, sözel,  ve davranışsal kurallar, ebeveynleriyle olan bağlanma tarzı, ve genetik faktörler olarak bilinip hala araştırma konusu olmakta ve aynı ailede neden bir bireyin sosyal kaygı yaşayıp diğerinin yaşamadığı tam bilinmemektedir.

 

  Sosyal kaygı tedavisinde en sıklıkla kullanılan yöntem hakkında en fazla bilimsel veri bulunan bilişsel davranışçı terapidir.

Seanslar süresince danışana var olan düşünce, davranış, ve tepki kalıplarını deney ve kanıt toplama yoluyla gerçekçi şekilde irdeleyerek farklı sosyal beceriler  üzerinde çalışma becerileri kazandırılır. Diğer bir terapi metodu ise BDT' nin bir parçası olan "Maruz Bırakma" terapisidir. Maruz bırakma danışanı kaygılarının tetikleyicisi olan ve kaçma davranışları ile süregelen durumlara kolaydan zora, sistematik ve güvenli şekilde maruz bırakarak kaygıya zemin oluşturan korkulara meydan okumayı ve tolerans geliştirmeyi hedefler.

 

  Son olarak dünya genelinde milyonlarca insanın çeşitli derecelerde sosyal kaygı sorunu yaşadığı ve gayet tedavisi olan bir durum olduğu unutulmamalıdır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)