Sosyal Kaygı Bozukluğu (Sosyal Fobi) Bilgilendirme Yazısı
Yazar Cem Berkan Akkaş • 16 Eylül 2024 • Yorumlar:
Sosyal kaygı bozukluğu veya diğer adıyla sosyal fobi ‘‘Kişinin insanların arasındayken yoğun kaygı duyduğu, insanların olduğu ortamlardan veya insanlarla bir araya gelmekten kaçındığı, mecbur kaldığındaysa bunlara yoğun sıkıntı yaşayarak katlandığı klinik bir durum’’ olarak tanımlanmaktadır.
Sosyal kaygısı olan bireyler sosyal ortamlarda gülünç veya utanç verici bir duruma düşmekten, eksik veya yanlış bir şey yapmaktan, olumsuz değerlendirilmekten korku veya kaygı duyarlar. Bu mahcubiyetin nedeni kaygı belirtileri göstermek (Kızarma, titreme, terleme, yüz kızarması gibi.), tuhaf konuşmak, tuhaf davranmak ve hata yapmaktır.
Sıkıntı Yaşanılan Durumlara Örnekler: ‘‘Biriyle buluşma veya randevu ayarlama, yeni bir kişiyle tanıştırılma, sosyal bir toplantıya katılma, akşam yemeğine bir arkadaşıyla katılma, bir diyaloğu başlatma, tanıdık biriyle telefonda konuşma, kişisel fikrini ifade etme, iş görüşmesi yapma, diğerlerinin yanında girişken davranma, satın alınan bir malı iade etme, göz göze gelme, otorite figürleriyle konuşma, daha popüler bulduğu biriyle konuşmak, daha sosyal bulduğu birisiyle konuşmak, bir görüşe katılmadığını ifade etme, konuşma yapma, toplantıda sunum yapma, seyirci önünde spor yapma, kalabalığın önünde yürümek, telefonla konuşmak, başkalarının olduğu yerde telefonda konuşmak, birine soru sormak, pazarlık etmek, umumi tuvaletleri kullanmak, herkesin göreceği bir yerde oturmak gibi.’’ Sosyal kaygının tetiklendiği durumları içermektedir. Görüldüğü gibi yaşamın her alanında sosyal kaygıyı tetikleyebilecek bir durum olabilir.
Sosyal kaygı bozukluğu üzerinde çalışırken beklentiler, kendini değerlendirme ve sonucu büyük görme güvenlik sağlama davranışları, dikkatin yönü ve sosyal tehlike üzerine odaklanmaktayız.
Bu noktada ilk yaptığımız müdahaleler genellikle bilişsel müdahalelerle başlanır. Davranışsal ve bilişsel müdahaleler iç içe geçmiştir. Buradaki önemli amaçlarımızdan biri: Özellikle beklentiler üzerine çalışırken analitik süreci güçlendirmek ve uzun vadede otomatik sürecin daha gerçekçi, daha uygun ve daha işlevsel bir değerlendirme yapar hale gelmesini sağlamaktır. Otomatik düşünce süreci, kendiliğinden aklımıza gelen, zihnimizin hızlıca ürettiği ve çok fazla kaynak kullanmaya gereksinim duymadığı bir süreçtir. Ortaya çıkan düşünce adeta bir refleks gibidir. Analitik düşünce süreci ise daha çok veri kaynağına ihtiyaç duyan, daha yavaş ve daha rafine bilgi üreten sistemdir. Mesela 3 kere 3 kaçtır? Diye size sorduğumda 9 düşüncesi oldukça otomatik bir biçimde, hızlıca ve çok fazla düşünmeden aklınıza gelir. Ancak bulunduğunuz yerden toplu taşımayı kullanarak otogara nasıl gidebilirsiniz? Diye size sorduğumda bu soruya cevap vermeniz için analitik düşünce sisteminizin devreye girmesi gerekmektedir.
Kendini değerlendirme üzerine çalışırken bazı danışanlar olay bittikten sonra yaşanan olayı konuşmak istemezler, kendilerini öyle rahatlatırlar. Buradaki sıkıntı olumlu bir durum olduğunda bile onun alınmaması oluyor. Mesela: Bir sunum yaptı, olay bitti tamam olayı kapatalım, kapatalım da sunum falan artık konuşmayalım, gidelim bir çay içelim dedi. Neden? O sunumla ilgili performansı konuşmaktan rahatsız olduğu için. Sunumu iyide geçti hani buradan öğrendiği şey ne? Güvenlik sağlayıcı davranış nedeniyle normalde ‘‘İyi yapamam da işte bu sefer öyle oldu’’ sonuçta olumluyu alamıyor. Diğer sosyal kaygısı olan danışanlar ise ruminasyon yapıyor, kafada kuruyor, tekrar tekrar olayın üzerinde düşünüyor. Olumsuzu da iki ile üç ile çarpıyor yani olayın bir dilimlik etkisi varsa ruminasyon yaptığımızda bunun etkisi çok daha fazla oluyor ve yanlı bir bellek oluşmasına sebep oluyor. Bu noktada kendini değerlendirmesi yoğun olan danışanlarda ruminasyonu azaltmayı, erteleme davranışını azaltmayı ve davranışsal olarak daha aktif olmasını sağlamaya çalışıyoruz.
Güvenlik sağlayıcı davranışlar üzerinde çalışırken kendinize ‘‘Fark edilmekten, olumsuz değerlendirilmekten, bu duyguları yaşamaktan kurtulmak için ne yaptığınızı sorun?’’ Mesela: Dikkat çekmemeye çalışma. Doğru kelimeleri arama. Dış görünümün uyumlu olmasına gayret etmek. Göz temasından kaçma. Diğerleri tarafından nasıl göründüğünü zihnince canlandırma. Fincan veya bardağı sıkı tutma. Fark edilmeyecek yerlerde durma. Terlemeyi önleyecek ya da göstermeyecek giysiler giyme. Kızarmayı göstermeyecek giysi ya da makyaj yapma. Diyaloğu kısa tutma. Zihnin de kelimeleri prova etme. Konuşmaları sansürden geçirme. Kendisiyle ilgili konuşmama. Sakin gözükme. Çok soru sorma. Soru sormaktan kaçınma. Pozitif düşünme. Grupların kenarında durma. Konuşmalarda boşluk bırakmama. Yüzünü gizleme. Diğer şeyleri düşünmeye çalışma. Fazla konuşma. Az konuşma gibi. Bu güvenlik sağlayıcı davranışlarınızı özellikle olay sırasında yapmamanızı sağlamaya çalışıyoruz.
Dikkatin yönü üzerinden çalışırken özellikle olay sırasında dikkatinizi kendinizden çevreye döndürme becerisi üzerine çalışmaktayız. Bilimsel çalışmalarında gösterdiği bir şey insanın dikkati tehlike olarak gördüğü şeye otomatik olarak yönelmektedir ama onu orada tutmak kişinin kendi isteğiyle, öyle olmasının yararlı olduğunu düşündüğü için yaptığı bir davranıştır.
Sosyal tehlike üzerinde çalışırken sosyal olumsuzluk ya da sosyal riski olduğundan büyük görmeniz ve diyelim ki hani bu olumsuz olay oldu diyelim işte kızardınız, söyleyeceklerinizi unuttunuz, kekelemeye başladınız bunun bedelini ağır algılamanız üzerine çalışmaktayız. İleriki görüşmelerde de onaylanmama durumuna olan tahammülü ve olayları katastrofize etmenize yönelik çalışmaya devam ediyoruz.