Sosyal Kaygı ve Utangaçlık
Yazar Alperen Karabulut • 7 Şubat 2023 • Yorumlar:
Hepimiz zaman zaman kaygılanmış ve utangaçlık yaşamışızdır, bu durumlar evrenseldir. Herkes bir topluluğun önünde sunum yapmadan önce ya da iş görüşmesi öncesi kaygı duymuştur. Kaygı seviyemiz çok yoğun olduğunda performansımızı etkiler. Ancak belirli bir düzeyde kaygı aslında yararlıdır. Siz bazı şeyleri yapmanın sonuçları hakkında endişelenmeseydiniz büyük ihtimalle yapmamaktan rahatsızlık duymazdınız. Şöyle düşünebilirsiniz bir sınava gireceksiniz ama sınav ve sonucu hakkında hiç kaygı duymuyorsunuz. Sizce bu sınava tam anlamıyla çalışır mıydınız?
Özetlemek gerekirse kaygı herkesin zaman zaman yaşadığı faydalı ve normal bir duygudur. Ancak kaygı seviyemiz çok yükselir ve bizim hayatımızı olumsuz etkiler duruma gelirse bir destek almamız gerekebilir. Sosyal kaygıya gelirsek genellikle insanlar ile etkileşim içinde olan durumlarda olur. Temelinde insanların önünde hata yapmak ve kötü bir izlenim bırakmaktan endişe duyarlar. Bulundukları ortamlarda tüm dikkatlerin kendilerinin üstünde olduğunu varsayarlar. Önemli bir konu ise kendi sosyal becerilerini olduğundan az görürler. Sosyal kaygı insanların hayatını çok farklı alanlarda etkileyebilir. Sağlıklı arkadaşlıklar kurmasını ve ilişkilerini sürdürmesini zorlaştırabilir. Eğitim ve meslek hayatını oldukça etkileyebilir. Genellikle sunum ve yapılan performans durumlarından kaçınırlar. Sosyal kaygı üç ana bileşenden oluşmaktadır. Bunlardan ilki fiziksel yönleridir.
Kaygı düzeyleri yükseldiğin genellikle çarpıntı, terleme, kızarma, titreme gibi belirtiler yaşayabilirler. Herkesin kaygılı durumlarda belirtileri birbirinden farklıdır. Genellikle sosyal kaygılı bireyler bu belirtilerin dışarıdan çok fazla göründüğünü düşünürler fakat bu durum böyle değildir. Çoğu zaman belirtileri düşündüklerinden çok daha az fark edilir. Diğer bir ana bileşen ise inançlarımızdır. Sosyal durumlarda kaygılıysanız olayları genellikle olumsuz bir şekilde yorumlarsınız. Olumsuz bir şekilde düşündükçe kaygınız daha da artar ve bir kısır döngüye girer. Son ana bileşen ise davranışlarımızdır. Kaygımız yükseldiğinde sosyal kaygılı bireyler kaçınma davranışı gösterebilirler ve ortamı, durumu terk ederler. Bu davranış kısa süreli olarak kişileri rahatlatır fakat kaygının asla bitmemesine sebep olur. Kaçındığımız sürece uzun vadede kaygımız asla bitmez.