Sosyal Medyanın Depresif Semptomlara Etkisi
Yazar Ezgi Sarışen • Psikolog • 26 Ağustos 2021 • Yorumlar:
Şeker (2018) e göre internet yaşadığımız çağ içinde hayatımızı en çok etkileyen faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireylerin günlük yaşamını etkilediği kadar internet ve sosyal medya, sosyal ilişkilerimizi de değiştirmiştir. Yine internetin sağladığı birçok kolaylık bilgisayar başında her işi halledebiliyor olmak adeta insanları internete bağımlı hale getirmiştir. Bunun nedenlerinden biri ise insanların bazı psikolojik ihtiyaçlarını sosyal medyadan karşılayabilmesi gelmektedir. Kişilerin sevinci ve hüznünü rahatça paylaşabildiği, duygusal olarak tatmin olabildikleri bir alan sosyal medya içinde artık var olmuştur. Yine bu durum sosyal medyaya olan bağımlılığı da artırmaktadır. Sosyal medya bağımlılığı arttıkça bazı psikolojik sorunlar da ortaya çıkabilmektedir. Bunların başında ise depresyon gelmektedir.
Küçükkurt (2009) e göre duygu durumunda sorunlar yaşanılmasına neden olan sosyal medya bağımlı bireyler incelendiğinde psikolojileri de bazı bozuklukların olduğu ve bu kişilerin, psikolojilerinden dolayı toplum içerisinde yaşamalarını zor olduğu belirlenmiştir. Sosyal medya bağımlılığının çeşitli özelliklerinin, yaşamdan alınan tat ve yaşam standartları üzerinde etkisi olduğu bilinmektedir. Bireylerin yaşamlarını olumsuz yönde etkilemeleri, hayatlarını kalitesiz olduğunu düşünmeleri, hakkında hakkında negatif duygulara hakim olmaları, hakim oldukları ilişkilerin kendilerini değersiz kıldıklarını düşünmeleri bireylerin duygu durum sorunları yaşamalarına neden olabilmektedir.
Depresyon, bireyleri duygusal, düşünce ve davranışsal yönde olumsuz etkileyen, günlük yaşantılarını kötü etkileyip sürdürülebilirliği imkansız hale getiren, kişisel, sosyal ve meslek işlevselliğini ortadan kaldıran, şiddeti kişiden kişiye farklılık gösteren bir duygu durum bozukluğudur (Doğan, 2001).
Üzülme durumunun kronik bir hal almasıyla bireylerdeki duyguların, düşüncelerin, konuşmaların ve hareketlerin azalmasını takip eden durgun, isteksiz, karamsar düşünüş tarzı hakim olur. Kendini değersiz hissetme hali ve çeşitli işlevsel kayıplar bu durumla perçinlenerek bir sendroma dönüşür. Bu sendrom Afektif bozuklukların en sık rastlanan çeşidi olarak nitelendirilebilir (Pınar ve Tel, 2012).
Duygudurum bozuklukları, araz ve belirti kümelerinden meydana gelen, süresi haftalarla başlayarak aylara kadar uzayabilen, bireyin her zamanki işlevselliğinin bariz düzeyde değişim gösterdiği, döngüsel veya dönemsel şekilde tekararlama eğilimi de olan sendromlardır. Depresyon, duygudurum bozukluklarının klinik görünümünü tespit eden sendromlardan biridir. Depresyon kavramı, kederli hissetme, çökme, yaşamsal ve işlevsel aktivitede azalma olması gibi anlamlarda kullanılmakta olan elemkeder duygularını içermekte olan duygusal bir yaşantıdır. Depresyon anlık bir duygu hali değil, uzun süreli aynı duyguları hissetme halidir. Kısacası depresyon bir duygudurum halidir. Burada günlük bir üzüntüyü duygudurumdan ayırt etmek amacıyla bazı tanı yöntemleri kullanılmaktadır.
Her bireyin sosyal medya kullanım amaç ve nedenleri birbirlerinden farklı olmakla birlikte, kişilerin kullanım düzeyleri de kişiden kişiye değişim göstermektedir. Bazı kişiler, soyal mediayi sadece ihtiyaç amacı ile kullanırken, bazısı boş zamanları değerlendirmek adına düzenli ve sık bir şekilde kullanabilmektedir. Kimi kişiler ise sosyal media da, işlevselliklerini etkileyecek kadar uzun bir zaman geçirirken, kimileri de patolojik düzeyde sosyal media ya bağımlı bir duruma gelmiş olabilirler (Derin, 2013).
Sosyal medya bağımlılığının kişi üzerindeki etkileri üzerine yapılan araştırmalarda madde bağımlılığında görülen uyum bozukluğu, duygu durum bozukluğu ve algı bozukluğunun internet bağımlılarında görüldüğüdür. Madde bağımlılarında gelişen tolerans ve madde olmadığı zamanlarda oluşan yoksunluk hissi sosyal medya bağımlılarında da görülür. Birey internete bağlanamadığı veya internetin kısıtlandığı zamanlarda yoksunluk hisseder (Griffiths, 2005). Televizyon, dergi, gazete gibi sosyal medyanın da bir hedef kitlesi vardır. Sosyal medyanın diğer iletişim mecralarından farkı ise, sosyal medya da fotoğraf, video, metin gibi paylaşılan ögeler gönüllük esasına dayalı paylaşımlardır ve kişi bu paylaşımlardan hoşnutluk duyar (Dal ve Dal, 2016).
Sosyal medya bireylerin profil oluşturduğu, paylaşım yaptığı ve diğer bireylerle iletişime geçebildiği internet merkezli platformlardır. Ruh sağlığının iyi olması ise sadece ruhsal bozukluğun olmaması olarak değil, kişinin kendini iyi hissetmesi ve pozitif olmasını gerektirir. Sosyal medya kullanımı ile depresyon arasındaki ilişkisine yönelik çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. Sosyal medya bir bakımdan kişilerin ruh sağlığına iyi gelmektedir. Bireyin iletişim gücünü artırmasına, kendine örnek seçtiği ünlü kişilerle rahatça diyalog oluşturmasına imkan bulabilmektedir. Yine bireylerin duygularını rahatça dışa vurmaları, kendilerini ifade edebilmeleri bireyleri ruhsal bozukluklardan koruyacaktır. Sosyal medya kullanımı bireyde daha yüksek düzeyde yaşam doyumu da sağlayabilecektir. Gençler arasında ise iletişimi sağladığı için sosyal medya çok daha önemli hale gelmiştir. Bu nedenlerle depresyon tedavisinde sosyal medya kullanılabilecek bir alandır. Ayrıca günümüzde bireyler için yüz yüze iletişim kadar bu platformlardaki iletişim de neredeyse aynı öneme ve etkiye sahiptir (Seabrook, 2016). Bazı internet bağımlılari ise interneti, depresyon hallerinde hafifleme sağlayan, bunları unutturan bir ortam olarak görmektedirler (Tsai ve Lin, 2003). Depresyona benzer şekilde yalnızlık olgusununun da internet bağımlılığıyla güçlü bir ilişki içinde olduğu düşünülmektedir (Günüç ve Kayri, 2010).
Yukarıda bahsedildiği gibi internet ve sosyal medya kullanımı, insanların hayatının çoğunu kaplamaktadır. Bu fazla kullanım ise sosyal medyaya olan bağımlılığı arttırmakta ve kişileri gerçek hayatından soyutlayabilmektedir. Öyle ki, artık fotoğraflardaki beğeni sayısına göre sevilip sevilmediğine ya da bir fotoğrafın güzel olup olmadığına karar verir hale gelen birçok insan vardır. Bu şekilde hayatını sosyal medyaya bağlayan insanlar ise istedikleri tatmini sağlayamadıkları takdirde sevilmediklerini, değer görmediklerini düşünerek kendilerini depresif bir moda sokabilirler. Gerekli müdahale yapılmazsa depresyona yol açabilir.