''Şşşt...' Ensest
Yazar Seda Arı Üzer • Psikolog • 21 Şubat 2022 • Yorumlar:
ENSEST
“Şşşt !...”
Kapalı kapıların ardındaki vahşetle ortaya çıkan sessiz çığlıklar, haykırışlar...Çocukların en yakınları tarafından yaşatılan en zalimce en haince duygusal, fiziksel ve cinsel istismarın bir araya geldiği en büyük travmadır. Tecavüzün en ağır halidir. Çünkü tecavüzcüsü en en yakınlarıdır. Kimi zaman anne, baba kimi zaman dede, amca. Kimi zamansa ailenin yeni üyesi üvey anne, baba... En güvendiği insan en güvenli hissettiği yerde en büyük ihaneti yaşatmıştır onlara. Tecavüzcüsü tarafından banyoda, odasında üstünü değiştirirken gözetlendiğini, sapıkça konuşmaların esprilerin hedefi olduğunu, cinsellik içeren sahnelere seyirci olduğunu ya da masumane olmayan dokunuşları anlayamamıştır çocuk. Belki de ona gösterilen ilgiden hoşnut olupsevildiğini sanmıştır.Bilemez ki sevgi dolu dokunuşla haz dolu dokunuş arasındaki farkı. Çocukturlar adı üstünde. Lakin cinselliğe uzanan her davranışın her biri onun masumiyetine ket vururken buna ensestten başka ne denilir ki?
Yaralı çocuk, kirli tanıdık ellerin küçük bedenini sarıp cinsel isteklerini tatmin etmesiyle yaşamıştır acının dibini. O pis ellerin ona her dokunduğunda yaşadığı acılar, kayboluşlar onu karamsarlığa sürüklerken (karamsarlık şeması), belki de yaşadıkları kendisini kirletilmiş hissettirmiştir (Kusurluluk Şeması). Belki o zaman başlamıştır temizlik, titizlik takıntısı. Bedenini ve ruhunu tüm pisliklerden arındırırcasına... ( En yakınlarının tecavüzüne uğrayan çocukların adalet ihtiyacı yerle bir olmuştur. Bunu, ona en yakınları yaptıysa diğer insanlar daha neler neler yapar düşüncesiyle kuşkuculuk şeması aktif olurken; bedenini tüm pisliklerden arındırma isteği ise dayanıksızlık şemasının etkisiyle ortaya çıkmıştır)
Yaşadıklarını anlatmak, içindekileri kusmak, az da olsa bu yükten kurtulmak ister yaralı çocuk ancak tecavüzcüsü tarafından sesleri iyice kesilmiş, ‘Sakın kimseye söyleme! Söylersen...’ tehdidiyle kaderine terk edilmiştir. Belki de yaşadığınıkimseye anlatamadığından yaşadığı iğrençlikleri ancak gerçek bir bedensel tepki olan kusmayla dışa vurmuştur. (istismar edilip tehdit edilen çocuk Duyguları Bastırmave Kusurluluk Şemasının şema teslimi sonucu somatik belirtiler yaşar). Çalınan sadece bedeni değil aynı zamanda çocuğun masumiyetidir. Bir daha hiçbir şey aynı olamaz onun için. O, diğer çocuklardan farklıdır, kusurludur. (çalınan çocuk ruhu ve bedeni diğer çocuklardan daha eksik hissetmesine neden olmuştur. Bu da onda kusurluluk şemasının gelişimine neden olmuştur.) Belki de hayat, kimse tarafından gerçekten çıkarsızca sevilmeyeceğini öğretmiştir onlara. (saf ve temiz sevgi ihtiyacı karşılanmaması duygusal yoksunluk şemasının oluşumuna neden olmuştur). Çaresiz bir korku yaşar küçük bedeni. Omuzlarına yüklenen onca yükün ağırlığı altında ruhu ezile ezile yaşlanmıştır, örselenmiştir. Çocukluğunun yasını bile yaşamaya fırsat bulamadan kadın, erkek olmuşlardır. ( yaşadıkları acı dolu deneyim travma anında yoğun depresyon yaşamalarına neden olur. İncinmiş/ yaralı çocuk mod : aktif olan şemalara teslimiyet)
Bir yandan tecavüzcüsünün tehditlerinden diğer yandan alınlarındaki kara lekenin herkes tarafından öğrenilip de insanların onu suçlamasındanve ailesinin dağılmasından korkan çocuk yoğun suçluluk duygusu yaşar (Cezalandırıcılık şeması). Aile yaşantısı ne kadar kötü olsa da bu çocukların aileye olan bağımlılığı yüksektir (Bağımlılık şeması).Ensest ilişkiye zorlanmış çocukdepresyonun dibini görse debu tür nedenlerden dolayı kimseye söyleyemez. Kimse de yaşadıklarını anlamaz. Çocuk ne yardım isteyebilir ne de tecavüzü engelleyebilir. Tecavüzcüsünün isteklerine çaresizce teslim olur.( Boyun Eğicilik Şeması/ Teslim)Bazen de tecavüz gizli kalmaz. Ev halkı görür, aile düzeninin bozulmasını istemediğinden susar. Tam da orada çocuğun travması katbekat artar. Çünkü hayali bir kurtarıcısı bile kalmaz. Biri tecavüz eder diğeri göz yumar aslında her ikisi de çocuğun tecavüzcüsüdür. (Çocuk duygusal destek korunma ihtiyacının karşılanmaması sonucu Duygusal Yoksunluk Şemasına teslim olurken; kurtarıcısının olmayacağını bilmekse Terk Edilme Şemasının ve Karamsarlık Şemasının etkisini kat be kat arttırır.)
Kimi ensest mağdurlarının zihni, yaşadıklarını kabul edememiş, yaşadığı acı dolu travmatik deneyimi içindeki duygusal boşluğun büyümesiyle kopuk korungan modun en uç noktası dissosiyasyona yani çoğul kişiliğe geçmiş, kimlik bütünlüğü parçalanmıştır. Kiminin de zihni, olan biten her şeyi çok derinlere gömmüş, hafıza kaybına uğramıştır. (Kopuk Korungan Mod)
Ensest mağduru çocuğun tecavüzcüsüne karşı içinde biriken öfkesi onu cezalandırma isteğine dönüşürken çoğu zaman cezalandırıcı yanı kendisine döner. Yaşadığı acıya dayanamayıp hayatına son vermek ister. ( Cezalandırıcı Ebeveyn Modu )
Sizlere başrollerini Mert Fırat, Nergis Öztürk ve Zeynep Oral’ın üstlendiği; yönetmenliğini İlksen Başarır’ ın yaptığı; ülkemizin kanayan yarası olan ensest gerçeğini cesurca gözler önüne seren 2010 yapımı olan Atlı Karınca filminden bir kesit sunmak istiyorum. Bir babanın 2 çocuğunu da farklı zamanlarda ensest ilişkiye zorladığını konu alan filmin hikayesi kasabada başlayıp İstanbul’a uzanır.
Ensest mağduru Sevgi, felçli ananesine kitap okurken yaşadıklarını şu sözlerle aktarır:
“Kız ona her seferinde yalvaran gözlerle bakıyordu, ama adamın elleri durmuyordu. Kız kurtulmak istiyordu ama işe yaramıyordu. Kız bunu hak edecek ne yaptığını anlayamıyordu. Gördüğü babasının yüzüydü. Ama bunu ona yapan babası olamazdı. Yapma, yapma yalvarırım yapma diye ağlıyorum annem gelirse beni öldürür dedim ama dinlemedi. Birbirimizi daha çok seveceğiz dedi korktum. Canım yanıyor dedim ama o duymadı. Şimdi ondan nefret ediyorum. Geceleri uyumak istemiyorum. Yemek yemek istemiyorum. Keşke bilmeseydim diyorum. Dayanamıyorum. Annemin yüzüne bakamıyorum. Sanki herkes bunu biliyormuş gibi geliyor. Ama benim bir suçum yok. Yemin ederim ben bir şey yapmadım. Gitmek istiyorum buradan gitmek istiyorum. Ne yapayım keşke biri bir şey söylese”
“Kız ona her seferinde yalvaran gözlerle bakıyordu, ama adamın elleri durmuyordu. Kız kurtulmak istiyordu ama işe yaramıyordu”. (Boyun Eğicilik Şeması) ; “Kız bunu hak edecek ne yaptığını anlayamıyordu. Gördüğü babasının yüzüydü. Ama bunu ona yapan babası olamazdıYapma, yapma yalvarırım yapma diye ağlıyorum. ” Sevgi’nin babası tarafından böyle bir acıya maruz bırakılmış olması adalet ihtiyacını derinden sarsmıştır ve neden bunu hak ettiğini sorgulatır. (Cezalandırıcılık Şeması) ; geceleri uyumak istememesi, yemek yemek istememesi travmanın acısınateslim olmuşincinmiş çocuk modunun etkisiyle ortaya çıkan depresyon belirtileridir. “Dayanamıyorum...” yaşadıklarına dayanamayacağı inancı; (Dayanıksızlık şemasını); “annemin yüzüne bakamıyorum.”(yaşamış olduğu utanç ve suçluluk sonucu Kusurluluk ve Cezalandırıcılık şeması); “sanki herkes biliyormuş gibi geliyor”. (Kuşkuculuk Şeması); “Keşke biri bir şey söylese”(duygusal destek alabileceği kimsenin olmaması Duygusal yoksunluk şemasını yoğun bir şekilde hissettiğini göstermektedir)
Kısaca ensest; bir çocuğun neşesini, umudunu, masumluğunu, güvenini yani tüm hazinesinin yağmalanıp yerine içi boş, korku dolu çaresizlik yüklü bir ruh bırakılmasıdır.