Stres ve Başa Çıkma

Yazar Ebru DemirközPsikolog • 26 Ocak 2020 • Yorumlar:

Canlılar aleminde değişmez olan bazı kurallar vardır. İlk olarak “uyum gösterme” durumunu örnek verebiliriz. Örneğin değişen hava şartlarından, değişen fizyolojik şartlara (fiziksel gelişim, hamilelik, kilo alımı vs), sosyal koşullara (yeni bir iş, taşınma, yeni sosyal çevre, okul değişiklikleri), psikolojik durumlara ( mağdur olmak, çaresizlik, kaygı, ümitsizlik vs), canlılar ve bireyler olarak uyum göstermeye çalışırız. Bireyin dışındaki fiziksel koşullar ya da içinde bulunduğu sosyal ortamdaki psikolojik koşullar, uyumu ya kolaylaştırır ya da zorlaştırır.

Kişinin, fiziksel veya sosyal çevreden gelen uyumsuz koşullar nedeniyle, bedensel ve psikolojik sınırlarının ötesinde harcadığı gayret “stres olarak karşımıza çıkar.

Stresin, artık modern insanın günlük yaşamının bir parçasını oluşturduğunu hepimiz yaşantılarımızdan bilmekteyiz. Zaman daraldıkça ve yapmak zorunda olduğumuz işler çoğaldıkça sürekli baskı hissederiz. Hava ve gürültü kirliliği, trafik ve aşırı çalışma gündelik yaşantımızda her geçen gün artış göstermektedir. Zaman zaman sevdiklerimizi kaybetmemiz, doğal felaketler ya da insan kaynaklı felaketler gibi strese yol açan büyük olaylarla karşılaşırız. Stres acı veren duygulara, örneğin anksiyete ya da depresyona, hafif ya da ağır fiziksel hastalıklara da yol açabilir.

 

Ancak insanların stres yaratan olaylara tepkileri farklıdır. Stres yaratan bir olay bazı insanlarda ağır psikolojik ya da fizyolojik sorunlara yol açarken, bazılarında hiçbir sorun yaratmazlar. Bir kişinin stresi algılaması, çevresinde oluşan olayların karakteristikleriyle, kendi geçmiş yaşantılarıyla, olayları değerlendirme biçimi ve olaylarla başa çıkma tarzıyla belirlenir.

 

Potansiyel olarak stres yaratan durumların ardından kişinin psikolojik acı ya da hastalığa yakalanma derecesi, her insanın kendi psikolojik ve biyolojik duyarlılıklarıyla ve kişinin bu durumlar karşısındaki gücüyle belirlenir.

 

Sterse karşı ortak psikolojik tepkiler, kaygı, öfke ve saldırganlık, doyumsuzluk, depresyon ve biliş bozukluğunu (örneğin yoğunlaşma, dikkat ve performans sorunları) kapsar.

 

Bazı stres etkilerine değinmek gerekirse,

  • Baş, boyun ve sırt ağrıları,

  • Çarpıntı

  • İştahta azalma veya artış,

  • Mide şikayetleri,

  • İsteksizlik, bitkinlik,

  • İş ve okul performansında azalma,

  • Dikkat ve konsantrasyon bozuklukları,

  • Neşesizlik, keder ve insanlardan uzaklaşma,

  • Sosyal veya romantik ilişkilerde bozulma,

  • Öfke nöbetleri ve sinirlilik

  • Alkol ve madde kullanımında artma olarak belirtilebilir.

 

Stresin yol açtığı duygular ve psikolojik uyarılma son derece rahatsız edicidir ve bu rahatsızlık kişiyi bunu azaltmak için bir şeyler yapmaya güdüler. Yani bu durumda “başa çıkma”ya uğraşırız.

 

Stresle başa çıkmak için,

  • Strese neden olan durumlar tespit edilmeli ve ilk etapta alınabilecek önlemler düşünülmeli,

  • Mutlaka günlük veya gün aşırı egzersiz ve yürüyüşler yapılmalı,

  • İlgi duyulan alanlarda hobiler edinilmeli,

  • Sevilen kişilerle zaman geçirmeli,

  • Hayır diyebilmek öğrenilmeli,

  • Uyku ve dinlenme zamanlarına önem verilmeli,

  • İhtiyaç hissedildiğinde mutlaka psikolojik veya psikiyatrik destek alınmalı.

 

Sayısız araştırma, birçok sosyal bağlantısı (eş, arkadaşlar, akrabalar ve grup üyeliği) olan kişilerin, az sayıda destekleyici sosyal ilişkisi olan insanlardan daha uzun yaşadıklarını ve strese bağlı hastalıklara daha az yakalandıklarını ortya koymuştur. Arkadaşlar ve aile bir çok bakımdan destek sağlayabilir. Onlar sorunlarımıza rağmen bizi severek özdeğerimizi pekiştirip destekleyebilirler. Bilgi verir, öneride bulunurlar, dostluklarıyla bizi endişelerimizden uzaklaştırırlar. Bütün bunlar çaresizlik duygularının azalması ve başa çıkma yeteneğimize duyduğumuz güvenin artması yönünde etki eder.

 

Başkalarıyla paylaşıldığında, stresin üstesinden gelmek kolaylaşır. İnsanlar ortak bir hedefe yönelik olarak birlikte çalıştıkları zaman, kişisel anksiyeteler ve çatışmalar unutulmaya yüz tutar.

 

Şunu unutmayalım ki; duygular, düşünceler ve davranışlar birbiriyle etkileşim halindedir.

Düşüncelerimizse, her şeyin başlangıç noktasıdır…

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Ebru Demirköz Psikolojik Danışma ve Rehberlik, Psikoloji Uzm. Kl. Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)