Su (Suz) Musunuz?
Yazar Nagehan Afşar • Diyetisyen • 13 Eylül 2019 • Yorumlar:
Merhabalar herkese ! Bizim için ayrılan bu sayfada sizlerle yeni bir başlangıç yapacağız ve sağlıklı beslenmenin gizemli kapılarını aralayacağız. Bugünün konu başlığının içeriğine girmeden önce beslenme ve diyete olan bakış açımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Kişilerin diyet başlığı altında özellikle de lisansını tamamlamamış kişiler tarafından gelip geçici, tekrar kilo almalı serüvenler deneyimlemelerinden ziyade sağlıklı, sürdürülebilir ve kısıtlı olmayan ayrıca kişinin hem fizyolojik hem de sosyal yaşantısına uygun bir sağlıklı beslenme programları oluşturmayı ve uygulamayı hedefliyorum. Sağlıklı beslenme hayatta farklı bir penceredir. Davranış değişikliği ve farkındalık ister. Biz bu farkındalık için sizlerle bu sayfayı paylaşacağız. O zaman hem klinik danışanlarım da hem kendi hayatımda en çok sorguladığım ve dikkat ettiğim mevzu ile yazımıza giriş yapalım. Su. İnsan vücudunun çok büyük bir bölümü sudan oluşmaktadır. Yaş ilerledikçe ve buna ek olarak bazı etmenler eşlik ettikçe ( kullanılan ilaçlar, egzersiz geçmişi vs ) vücuttaki su miktarı ve hücrelerin işlev kabiliyeti azalmaktadır. Aslında bu konuyu ilk işleme sebeplerinden bir tanesi suyun vücutta önemli fonksiyonları olmasına rağmen sürekli ihmale uğramasıdır. Genellikle klinik ortamda akşam oldu fakat henüz 1 bardak su içmedim gibi veya çay veya kahveyi oldukça tüketiyorum ve bu sayede suyu temin ediyorum diyerek yanılgıya düşebiliyorlar. Öncelikle suyu yeterli miktarda ve sadece su olarak tüketmemiz gerekmektedir. Su içmek için susama hissini beklemek yanlıştır. Vücutta su azaldığı zaman hücresel anlamda aksamalar meydana gelir ve bunu algılayan vücut uyarı oluşturarak hormonlar vasıtasıyla susuzluk hissini oluşturur. Sonuçta susama hissi sizde oluşuncaya kadar vücutta hücre bazında eksiklikler çoktan başlamıştır.Yine en çok karşılaştığım vaka durumlarından örnek vererek ayrı bir noktasına değinecek olursak çok su içmek hücreye yeterli geçişi sağladığımız anlamına gelmez. Herşeyin bir akış yolu vardır. Suyu azar azar gerekirse yudum yudum içerek hücreden dokuya dokudan organa ve en son tüm vücuda ulaşmasını sağlamalıyız. Tıpkı bahçe sulamasında damlama sistemini kullanma amacımız neyse suyu yudumlayarak aralarda mola vererek içmekte bizim için aynı etkiyi yapıyor. Tabi burada şu parantezi de açmak istiyorum bu hızlı zamanda hatta yetişemediğimiz, 24 saatin bize yetmediğini iddia ettiğimiz bir süreçte bir yavaşlama bir fren veya bir farkındalık oluşturarak içmenizi öneririm bir yudumun varlığınıza bir hayat kattığını hissederek . Su konusunda bahsedilen daha birçok nokta, yazılan onlarca makale, sunulan binlerce kongre mevcut ve ben sizler için suyun faydalarını 5 madde halinde toparlayarak hap bilgi yapmak istedim.
1- Sindirim için görevli ve ağız mukozasından üretilen bir enzim olan tükürük salgısının yapı taşını oluşturur
2-Egzersiz, sıcak hava gibi durumlarda artan vücut ısısını dengelemekte yardımcıdır.
3-Eklemler arası sıvıyı dengeleyerek dokuyu, omurgayı korunmasına yardımcı olur.
4-Bağırsakların çalışmasına yardımcı olarak kabızlığın önlenmesinde önemli etkiye sahiptir.
5-Yiyeceklerin daha küçük parçalara ayrılmasına ve sindirime önemli etkisi vardır.
Bildiğimiz işi yapmanın ve yaptığımız işi sevmenin heyecanıyla çalışıyoruz. Daha nice güzel yazılarda sizlerle buluşup alışılmamış konularda tamamen literatüre dayanarak ve etik çerçevede buluşmak dileği ile ..
Sağlıcakla, keyifle, mutlulukla kalın…