Suda Doğum
Yazar Hatice Taşlı • Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı • 31 Ocak 2020 • Yorumlar:
Çok eski çağlardan beri suda doğum gerçeği vardır.Soğuk iklimlerden çok özellikle ekvatora yakın olan Güney Pasifik adaları'ndaki kültürlerde, orta Amerika Kızılderililerinde, eski Mısır ve Yunan uygarlıklarında suya doğumla ilgili bir çok belgeye rastlanmıştır.1805 yılında Fransa'da suda doğumdan bahsedilmiştir.1980 yılında Amerika'da suda doğum belgelenmiştir.Artan talep karşısında gitgide suda doğum sıklığı artmaya başlamıştır .Günümüzde Suda doğumdan kasıt doğum eylemi başlayıp doğum gerçekleşeceği süreye kadar havuzun kullanılmasıdır.Suda doğum annenin bebek doğmadan önce havuza girmesi ve suyun rahatlatıcı ve ağrı azaltıcı etkisinden faydalanması yönündedir. İstediği safhada havuzdan çıkar ve doğum su dışında gerçekleşir.Suya doğum ise ne zaman havuza girilirse girilsin doğum suyun içinde gerçekleşir, bebek suya doğar. Plasentanın yani bebeğin eşinin suyun içinde ya da dışında çıkartılması tanıyı değiştirmez.
Sıcak su tüm tendonlarda ve kaslarda bir gevşeme yapar.Bu gevşeme pelvis mobilitesini artırıyor, simetri sağlıyor, kaslara bağlı distosileri (zor doğum) önlüyor. Yine suyun kaldırma kuvveti sayesinde annedeki ağırlık hissi azalıyor. Anne rahatlıyor sakinleşiyor ,kontrolü kendinde hissediyor. Annenin doğum konusunda eğitimli olması, annenin desteklenmiş olması ve çevresinde güvendiği kişilerin olması suda doğumdaki başarıyı artırıyor. Suda doğumdaki amaç bebeğin suya doğumu değildir, amaç en az ilaç kullanımı en az müdahale ve en fazla anne memnuniyetidir. Bebek kalp atışlarında azalma olursa, ağrı kesici ihtiyacı olursa ve doğum uzun sürerse sudan çıkmak gerekir.Suda doğum doğum seçeneklerinden biridir,annenin ve bebeğin sağlığı ve güvenliği her şeyin üstündedir.Suda doğum için en ideal grup az riskli,tek gebelik,baş geliş ve 37 ila 42 hafta arası gebeliklerde çalışmalar yapılmıştır. Riskli gebeliklerde ilgili kanıta dayalı çalışma azdır.Uygun profesyonel destek ve önlemlerin tam alındığı suda doğumlarda anne veya bebek için riskleri artırdığını gösteren bulgu yoktur. Enfeksiyon saptanmış olsada bunların neredeyse tamamı su kaynaklarının uygun denetlenmemesi sonucu oluşmuşlardır. Havuz kullanımının standardize edilmesi ile bir çok enfeksiyon olayının önleneceği vurgulanmaktadır.Suda doğumun yapılmaması gereken durumlar; koyu mekonyum (bebeğin anne karnında kaka yapması), anormal vaginal kanama, annede 38°'nin üstünde ateş, bebek kalp atışlarının bozuk olması, aktif herpes,hepatit B ve C, HİV enfeksiyonu, gebenin hareket kabiliyetindeki kısıtlılıklar,ebe veya doktorun suda doğum ve komplikasyonları yönetim konusunda tecrübeli olmaması, sedasyon yaratan ilaç kullanımı, epidural analjezi kullanımı,acil bir durumda müdahale için gerekli şartların olmadığı durumlar ve annenin kendini güvende hissetmemesidir.Suda doğum için üretilmiş ve onay almış şişme havuzlar tercih edilmelidir. Büyük havuzlar doldurma güçlüğü ve ısının korunmasının zorluğu nedeniyle uygun değildir.Türkiye'de suda doğum sıklığı artan talep üzerine gitgite artmaktadır.Gerek devlet hastanelerinde gerek özel hastanelerde uygulamalar artmaya devam etmektedir.