TAKINTI HASTALIĞI
Yazar Evrim Ebru Yılmazer • Psikolog • 9 Aralık 2016 • Yorumlar:
Takıntı hastalığı olarak da bilinen OKB, tekrarlayan obsesyon ve/veya kompulsiyonlar ile
karakterize, genellikle süreklilik gösteren, kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini bozan ruhsal bir
hastalıktır.
Obsesyon (takınıtı); kişinin isteği dışında ısrarlı ve zorlayıcı bir şekilde aklına gelen, kişide kaygı
ve huzursuzluk yaratan, yineleyici özellikteki düşünce, dürtü ya da imgeler olarak tanımlanır. Kişi,
genellikle obsesyonunun mantıksız olduğunun farkındadır, ancak zihninden atamaz.
Kompulsiyon (zorlantı); kişinin, obsesyonlarının yarattığı sıkıntıyı azaltmak için yapmak zorunda
hissettiği, mantıksız olduğunu bildiği, tekrarlayıcı törensel davranışlar ya da düşüncelerdir.
Kirlenme/bulaşma obsesyonu
Emin olamama/kuşku duyma obsesyonu
Düzen/simetri obsesyonu
Dini obsesyon
Cinsel obsesyon
Şiddet/saldırganlık obsesyonu
Temizlik kompulsiyonu
Kontrol kompulsiyonu
Sayma kompulsiyonu
Dokunma kompulsiyonu
Düzenleme kompulsiyonu
Biriktirme ve saklama kompulsiyonu
En çok rastlanan takıntı, kirlenme/bulaşma (kişinin bedeninin ve giysilerinin kir, mikrop, kimyasal
madde, deterjan, idrar, gaita ve diğer beden salgıları ile bulaşacağına ilişkin) obsesyonu ve
temizlenme kompülsiyonudur (defalarca elini, vücudunu, kıyafetlerini yıkama, sürekli evini
temizleme gibi). Aşırı el yıkama, bazen derinin tamamen tahrip olmasına dahi yol açabilir; kişi
gününün büyük bir kısmını bulaşma korkusuyla dışarı çıkmayıp kendini izole ederek evde
geçirebilir.
Sıklıkla rastlanılan bir diğer takıntı, emin olamama (ocak açık mı?, kapı kilitli mi?, her şey yerli
yerinde mi? hata yaptım mı?) obsesyonu ve kontrol kompülsiyonudur. Bu kuşku ve kontroller
yaşamın birçok alanında kendini gösterebilirler. Kişi, kapının kilitli olup olmadığını kontrol etmek
için defalarca evine dönebilir, ışığın açık kalıp kalmadığını kontrol için defalarca yataktan kalkabilir
veya verilen bir işi hatasız yapıp yapmadığından emin olmak adına yüzlerce kez kontrol edebilir,
bazı sözlerin söylendiğinden emin olmak için defalarca tekrar edebilir.
OKB’nin toplumda % 2-3 oranında görüldüğü bildirilmiştir. Genellikle ergenlik döneminde ve 20-30
yaşlar arasında başlamakla birlikte herhangi bir yaşta da ortaya çıkabilir. Erkeklerde daha erken
yaşlarda başlamasına rağmen, kadınlarda daha sık görülür.
Her insanın takıntılı bazı düşünce ve davranışları olabilir. Bunların hastalık sayılabilmesi için,
kişinin günlük yaşamını, işlevselliğini etkileyecek hatta bozacak kadar şiddetli olmaları gerekir.
Genetik: Ailesinde OKB olan kişilerde daha sık görülmektedir.
Beyin işlevlerinde ve serotonin işlevinde bozulma
Çocukluk çağı travmaları: Özellikle cinsel istismara uğrayan çocuklarda, önemli bir stresörün
ardından kişide OKB ortaya çıkması sık görülen bir durumdur.
Kişilik özellikleri: Obsesif kişilik özellikleri (kuralcı, titiz, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi) belirgin olan
bireyler, hastalığa da yatkın olan bireylerdir.
OKB, kişinin işlevselliğini bozan, yaşam kalitesini düşüren, kronikleşebilen bir hastalıktır. Mutlaka
uygun sürede tedavi edilmesi gerekir.
İlaç Tedavisi: Özellikle serotonin üzerinden etki eden ilaçlar öncelikle tercih edilir. Etkinin
başlaması için 2 hafta gerekmekle birlikte obsesif semptomlarda düzelmenin başlaması 3 ayı
bulur. Hastalık semptomlarının direncinden dolayı, tedavinin en az iki yıl sürdürülmesi önemlidir.
Bilişsel-davranışçı terapi: Bilişsel tedavi ile obsesyonların neden olduğu sorumluluk algısı azaltılır.
Davranışçı terapi ile kişinin obsesyonları tetiklenir ve kompulsiyonları engellenir. Kişi desensitize
edilir. Hem hastalığın tedavisinde, hem de nükslerin önlenmesinde bilişsel-davranışçı terapi
önemlidir. Bazen tek başına, bazen de ilaç tedavisi ile birlikte uygulanır.
Her iki tedavi biçiminin birlikte uygulandığı hastalarda % 90 oranlarında iyileşme görülür.