Tamamlayıcı Beslenme Dönemine Geçiş
Yazar Gonca Yılmaz • 20 Mayıs 2020 • Yorumlar:
Bebeklerin 6. Ayından 2. Yaşına kadar süren bebeğin büyümesinin çok hızlı olduğu bir dönemde anne sütü ile beslenmeden, aile yemeklerine geçtiği, bebek sağlığı için oldukça önemli kritik bir dönemdir.
Beslenme Dönemi
Tamamlayıcı beslenme, bebeklerin 6. Ayından 2. Yaşına kadar süren bebeğin büyümesinin ve gelişmesinin çok hızlı olduğu bir dönemde anne sütü ile beslenmeden, aile yemeklerine geçtiği, bebek sağlığı için oldukça önemli kritik bir dönemdir.
Bu dönemde yapılan yanlışlar bebeklerin büyüme geriliğine, çeşitli mikronutrient eksikliklerine, şişmanlığına yol açabilmektedir. Ayrıca dikkatsiz yapılan bir tamamlayıcı beslenme enfeksiyonlara yol açıp çocuğun büyümesini bozabilmektedir. Bu dönemde kazanılan beslenme alışkanlıkları da ömür boyu sürebilmektedir.
Tamamlayıcı beslenme döneminde çeşitli doktorların ve hastanelerin farklı türde önerileri ve yaklaşımları olabilmektedir. Benim burda anlatacaklarım DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü)’nün tamamlayıcı beslenme dönemi için önerdiği genel ilkelerdir.
Tamamlayıcı Beslenme Dönemine Geçiş
Anne sütü ile beslenme tamamlayıcı beslenme döneminde önemini korumaktadır. 6. Aydan erken ek besinlere başlamanın, 6. Aydan sonra ek besinlere başlamaya göre bir avantajı yoktur ve hijyen koşullarının iyi olmadığı durumda bebekte enfeksiyonları artırabilmekte, onu çok değerli anne sütünü almaktan mahrum bırakabilmektedir. Bu altı aylık dönemde anneler bazen sütlerinin bebeğe yetmediği konusunda endişe duyabilmektedir. Bunun için uygun aralıklarla sağlam çocuk izleminin yapılması ve bebeğin nasıl kilo aldığının belirlenmesi ve anneye bu konuda öz güveninin sağlanması çok önemlidir. Bazı durumlarda bebek, bazı şansızlıklar nedeniyle anne sütü yerine mama ile beslendiyse, ek besinler 4. Aydan itibaren başlanabilmektedir.
Bebekler 6. Aydan itibaren kas kontrollerin gelişmesi ile desteksiz veya destekli otumaya başlayabilmekte, yutma fonksiyonları gelişmektedir. Ayrıca, besinlerin tam olarak sindirilmesi de gelişmektedir. Daha küçük bebeklerde görülen katı besinlerin dille itilmesi durumu kaybolmaktadır ve bebek değişik tadlara ve besinlere hazır duruma gelmektedir. Bebek ilk beslenmeye başladığında bazı besinleri diliyle itebilir. Ancak, anneler bebeklerini beslerken sabırlı olurlarsa bu durum kaybolabilmektedir.
Tamamlayıcı beslenme döneminde en çok üzerinde durulan bir konu bebeklerin beslenme için zorlanmaması, açlık hislerine göre beslenmesidir (responsive beslenme). Beslenme, anne-bebek arasında karşılıklı iletişimle olması, iştahsızlığın gelişmesini önlemek açısından çok önemlidir. Anne, bebeğin açlık hissini iyi bir şekilde değerlendirilmeli, beslenme bir olumlu bir davranışı ödüllendirme aracı olarak kullanmamalıdır. Bebeğin kendisine ait çatalının kaşığının tabağının olması, onlarla oynayarak anneyi babayı yerken taklit etmeye çalışması, erken dönemlerden itibaren mama sandalyesinin kullanılması, onun kendi kendine beslenme davranışını geliştirecektir. Bebek her zaman ağzına verilen besinleri pasif bir şekilde yemekten hoşlanmaz. Bebeği bu şekilde yemeğe zorlamak bazen sevdiği besinleri bile reddetmesine yol açabilir. 8-9 aylık bebeklerde parmakla yakalama gelişir ve önüne konulan sevdiği yumuşak besinleri bu şekilde de alabilir. Son zamanlarda; 6. Aydan itibaren bebeğin kontrolünün tam olduğu, sadece önüne konulan besinleri parmakla veya kaşıkla yediği beslenme şekli (Baby-Led feeding) konusunda çalışmalar artmaktadır. Bu beslenme şeklinin annenin bebeğin beslenmesi konusunda endişelerini azaltttığı, ilerde bebeklerin şişman olma riskini düşürdüğü gösteren çalışmalar olsa da bu konuda yeni araştırmalara ihtiyaç vardır.
Tamamlayıcı beslenme döneminde enfeksiyöz ishallerden korunmak için hijyene önem verilmeli, mümkün olduğunca biberondan uzak durulmalıdır. Biberon kullanımamalı, kullanıyorsa çok iyi bir şekilde temizlenmeli, gerekirse biberon sterilazotörü kullanılmalıdır. Aslında, biberon katı besinlere geçen bebek için geriye dönüştür, önerilmez. Ağız ve diş gelişimini bozabilir. Emzik kullanılıyorsa gece daha çok uykuya geçerken kullanılmalı, gün içinde kullanılıyorsa temizliğine dikkat edilmelidir. El yıkama bebeğin altını değiştirdikten, beslenmeye geçmeden önce mutlaka yapılmalı, sabun elde 15-20 saniye döndürülecek şekilde olmalıdır. Burda besin güvenliğinden de bahsetmek istiyorum. Ne yazık ki günümüzde hangi besine güveneceğimizi şaşırmış durumdayız. Kullanılan pektisidler, çevrenin kirlenmesi, GDO lu gıdalar gibi konular gelişmekte olan bebeklerimiz için tehlike oluşturmaktadır. Annelerin zararı en aza indirmek açısından bebeklerine mevsiminde yetişen sebze ve meyvelar hazırlamaları, yıkamalarını iyi yapmaları, bu ürünleri alırken, lokal üreticileri tercih etmeleri yararlı olabilir.
Bu dönemde besinler teker teker başlanmakta, miktarları yavaş yavaş, bir çorba kaşığından, 3 günde, bir su bardağına varıncaya kadar artırılmaktadır. Besin allerjileri, bebekte vücutta döküntüler, kızarıklık, karında şişlik, gaz… gibi belirtilerle ortaya çıkabilmekte, anne bu belirtilere karşı uyanık olmalıdır. Bebeğin bir besini reddetmesi, o besine karşı allerjisi olabileceğini gösterebilmekle birlikte, bebeğin değişik tadlara alışması açısından, 10- 15 kez sabırla ayrı zaman dilimlerinde sabırla yeni besinin tekrar sunulması önerilmektedir. Yeni yapılan çalışmalar allerjen besinlerin (yumurta, susam, balık..) erken dönemden itibaren bebeğe tanıştırılmasını önermektedir.
Bebeklerin bu hızlı büyüme ve gelişme döneminde, enerji ihtiyaçlarının karşılanması açısından ilk başlanılan besinlerin kıvamlarının sulu değil en az püre kıvamında olması gereklidir. Ayrıca bebeklerin mide kapasitelerinin düşük olması, kıvamı yoğun gıdalar almaları ile enerji ihtiyaçlarını karşılayabilecektir. Hazırlanan besinler kaşığa konulduğu zaman dökülmeyecek kıvamda olmalıdır. Bebeğin enerji ihtiyacını karşılamak için bebek seviyorsa, karışım tarzında beslenme tercih edilebilir. Örneğin bir meyve püresi içine, pekmez ve tahıllı kaşık mamalarının katılması demir içeriğini artıracaktır. İlk bir yaşta anne sütü bebeğin enerji ihtiyacının yarısını, 1-2 yaşta da üçte birini karşılar. 6-8 aylık bir bebekte, 220 kcal günde ek kalori, 9-11 aylık bir bebekte 330 kcal, 12-23 ayda 550 kcal günde ek kalori verilmelidir. Anne yaklaşık olarak kalori bilgisine sahipse çeşitli besin grupları ile yaratıcı tarzda bir beslenme uygulayabilir veya bebeği takip eden sağlam çocuk doktoru anneye bu konuda yardımcı olabilir. Anneye, doktor tarafından şu saatte şunları yesin şeklinde verilen bir beslenme listesi, yarar yerine zarar getirebilir çünkü beslenmede esas olan, bebeğin isteğidir. Anneler listede yazanları bebeğe yedirmek isterken zorlama olursa; bu durum, annenin endişesini artırabilecek, iştahsız bebeklere yol açabilecektir.
Besinlerin püre kıvamından sonra yavaş yavaş çatallla ezilmiş halde verilmesine geçilmelidir. Daha sonraki aylarda parçalanmış besinlere geçilebilir. Blender kullanılması önerilmemektedir. Çünkü bebeğin belirli kıvamdaki besinlere alışması lazımdır. 10 aya kadar bebek parçalı pütürlü besinlere alışamazsa bundan sonra da alışması oldukça zor olmaktadır.
Tamamlayıcı beslenme sıklığı, 6-8 ayda anne stünne ek olarak 2 ana öğün, 9-11 aylık bebekte 2-3 ana öğün, 2 ara öğün, 12-23 ayda ise 3 ana öğün, 2-3 ara öğün şeklinde olmalıdır. Ara öğünler parmak besinler, örneğin yumurta haşlaması, evde zeytinyağında yapılmış patetes kızartması şeklinde olabilir. Bu besinler bebek yerken besini ağıza götürme koordinasyonunu da geliştirecek, bebeğin gelişimine de destek olacaktır.
Besinlerin içeriklerinin kalitesi mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Proteinden, yağdan ve çeşitli mikronütrienlerden zengin bir beslenme sağlanmalıdır. Bu dönemde demir eksikliğinin önlenmesi açısından besinlerde demirin bol miktarda alınması çok önemlidir. Etin erken dönemde, beslenmeye sokulması uygundur. Örneğin bebeğin pürelerine erken dönemden itibaren kıyma eklenebilir. Tavuk ve balık etinin de demiri zengindir. Yumurta sarısı, kuzu karaciğeri, tahıllı kaşık mamaları yine bol miktarda demir içerir. Bitkisel kaynaklı besinlerde bulunan demirin emiliminin artırılması için C vitamininden zengin besinlerle birlikte bebeğe verilmelidir.
A vitamini besinlerle yine bol miktarda alınmalıdır. Koyu sarı, yeşil yapraklı sebzeler, yumurta sarısı, kuzu karaciğeri A vitamini açısından çok zengindir. Çinko alınması gereken önemli mikronutrientlerdir. Çinko aslında demirin zengin olduğu besinlerde boldur. Etin çok pişirilmesi, çinko miktarını düşürmektedir.
Tamamlayıcı Beslenme Döneminde Bazı Öneriler
- Yemekleri baharatlı hazırlamayın.
- Tuz miktarı fazla olmamalıdır.
- İnek sütünün 9. Aydan sonra, mümkünse bir yaştan sonra verilmesi uygundur.
- Meyve suyu beslenmede kullanılmaz. Büyük çocuklara tam meyve şeklinde, küçük bebeklere püre şeklinde verilmelidir.
- Erken dönemde blender yerine cam rende kullanınız.
- Sebze püresi, yaparken sebzeyi biraz geçecek şekilde az su kullanınız. Buharda pişirmek de uygun bir yöntemdir.
- Yumurta, balık gibi besinlerden bebeklerinizi allerjen diye yoksun bırakmayınız. Alerjik deri doküntüleri, gaz gibi şikayetleri sağlam çocuk izlem doktorunuzla paylaşınız.
- Yağlar bebek beslenmesinde önemlidir. Besinleri hazırlarken, zeytinyağı ve haftada bir iki defa tereyağı kullanınız.
- Bebekler 1 yaşından sonra sağlıklı hazırlanmış aile sofrasından beslenebilirler. Bu yüzden 8-9 aylıktan itibaren aile ile ana öğünlere geçmeleri, anne ve babayı taktit etmelerini kolaylaştırır.
- Tamamalayıcı besin döneminde bebeğe beslendikten sonra isterse su da verilmelidir.
- Bebek bisküvisi gibi dışarda paketlenmiş şeker oranı yüksek besinleri, et suyu buyonları hazır gıdaları beslenmede kullanmayalım.
- Besinler hazırlanırken kesinlikle mikrodalga kullanmayalım.
Özet olarak tamamlayıcı beslenme dönemi bebeğin sağlığı, büyüme ve gelişmesi açısından çok önemli bir dönemdir. Bu dönemde annelerinin sabırlı ve yaratıcı olmaları, bebeklerini karşılıklı iletişim halinde beslemeleri ileride şişmanlık, iştahsız bebek.. gibi sorunların oluşmasını engelleyecektir.