Teknoloji ve Ruh Sağlığı
Yazar Esin Kırcalı • Psikolog • 5 Ekim 2021 • Yorumlar:
Teknoloji, hayatımızın ayrılmaz bir parçası oldu.
Teknolojinin son yıllarda kazandığı ivme ile hayatımızdaki yeri doldurulamaz bir hal aldı. Pek çok zaman hayatı kolaylaştıran etkileri olsa da bazen öyle anlar oluyor ki kişileri psikolojik anlamda zorlayabiliyor. Hem çocuklar hem yetişkinler için hayatın önemli bir kısmını dolduran teknolojinin etkilerinden korunmak ve çocukları korumak ise yetişkinlere düşen bir görev oluyor.
Zihinsel gelişim için beyin, yaşamın ilk 20-25 senesi titizlikle korunmalıdır.
Özellikle çocuklar için akıllı telefonlar ve tabletler vazgeçilmez bir hal alıyor. Ebeveynler ise zaman zaman biraz nefes almak adına, zaman zaman ise çocuklarının ısrarlarına dayanamayıp dijital aletlerle iç içe olmalarına izin veriyor.
Yeni doğmuş bir bebeğin birçok organı gelişimini tamamlamış haldedir. Kafa kemiklerinin birleştiği noktada yer alan fontanel (bıngıldak) gibi organlar ise doğumdan kısa bir süre sonra gelişimini tamamlar. Ancak beynin ise gelişimini tamamlamak için yaklaşık 20-25 seneye ihtiyacı vardır. Buna bağlı olarak zihinsel gelişimle ilgili olarak dikkat edilmesi gereken birçok şey de ilk 20-25 sene titizlikle korunmalıdır. Örneğin çocuklar akranlarıyla sosyalleşirken oyun kurmayı, tartışmayı, çatışma çözmeyi, sevmeyi, sınırlarını korumayı ve daha birçok beceriyi öğrenir. Ancak teknolojik aletlerle oynamaya dalan ve insan iletişiminden uzak kalan çocuklar bu deneyimi yaşama şansından uzak kalırlar. Anne baba ve kardeşleriyle de daha az zaman geçiren bu çocuklar duygularını tanımayı, ifade etmeyi ve bu duyguyla başa çıkmayı öğrenemeyebilirler. İletişim becerilerini ve duygusal gelişimlerini ilerletme fırsatını kaçırabilirler. Bunun yanı sıra teknolojik cihazların elektromanyetik dalgalarının gelişmekte olan beyni olumsuz etkilediği birçok çalışmayla kanıtlanmaktadır.
Sosyal medyadaki birkaç saniye süren ve kolaylıkla yeri doldurulabilen fotoğraf ve videolar, gerçek hayatın durağanlığına sabır duymayı zorlaştırmaktadır.
Teknolojinin hayatımıza girmesiyle yanında getirdiği uykusuzluk, göz yorgunluğu, postür (duruş) bozukluğu, yetersiz fiziksel aktiviteye bağlı bedensel problemler gibi birçok fiziksel problem sayabiliriz. Bunların yanı sıra insanları bunaltan psikolojik etkilerden de bahsetmek mümkün. Örneğin sosyal medyada arka arkaya devamlı içerikle karşılaşmak zihnin bu hıza alışmasına sebep olmakta ve bireylerin hayatta da bu hızı yakalamaya çalışması, yakalayamazsa da sabırsız tutum sergilemesine yol açmaktadır. Birkaç saniye süren ve kolaylıkla yeri doldurulabilen fotoğraf ve videolar, gerçek hayatın durağanlığına sabır duymayı zorlaştırmaktadır.
Özellikle değişmekte olan yeni bedenlerine alışmakta zorlanan ergen bireyler için üzerinde oynanmış bedenlerin standart kabul edilmesi yanında yeme bozukluklarını getirebilmektedir.
Gerçek dışı hayatları izlemek ve ister istemez kendi hayatıyla kıyaslamak ise teknolojinin yarattığı yine bir başka problemdir. Devamlı maruz kalınan bu hayatlar bir süre sonra bu gerçek dışılığı sıradanlaştırabilir ve bireyleri bunun olağan olduğu yanılgısına ulaştırabilir. Bu hayatların gerçekten uzak olmasına rağmen olağan olduğuna inanıldığı bir süreçte ise bireyler kendi hayatını zorla bu kalıba sığdırmaya çalışabilir. Sığmadığında ise hayal kırıklığı, öfke, hüzün, ve belki de depresyon, anksiyete gibi duygu durum bozukluklarıyla yüzleşmek mümkün olacaktır. Özellikle değişmekte olan yeni bedenlerine alışmakta zorlanan ergen bireyler için üzerinde oynanmış bedenlerin standart kabul edilmesi yanında yeme bozukluklarını getirebilmektedir.
Teknolojiden uzak kalamamak, uykuya geçişi ertelemekte ve zorlaştırmaktadır.
Uyku bozuklukları ve buna bağlı olarak odaklanmada yaşanan sıkıntılar yine teknolojik cihazların bir başka sonucu olarak yorumlanabilir. Teknolojiden uzak kalamamak, uykuya geçişi ertelemekte ve zorlaştırmaktadır. İyi alınamayan gece uykusu ise ertesi gün kendini dalgınlık, odaklanamamak, fiziksel yorgunluk gibi belirtilerle göstermektedir. İyi bir gece uykusu için bütün elektronik cihazlar yatak odasından dışarı çıkartılmalı ve uzun sürse de zihni teknolojiyle yormadan uykuya dalmak beklenmelidir. Beyin kategorilemeyi sever, bu sebeple yatağın ders çalışmak, iş yapmak, vakit geçirmek için kullanılan bir bölge değil, uyku için kullanılan bir bölge olması gerekmektedir. Bu sayede yatağa geçildiğinde uyumak gerektiği mesajı zihne daha kolay iletilebilir.
Teknoloji, yalnızca olumsuz sonuçlar doğurmaz.
Şimdiye kadar hep olumsuz sonuçlarından bahsettik ancak tabi ki hayatımızda yeni yeni yerleşmekte olan teknolojinin elbette ki insan psikolojisine olumlu etkileri de vardır. Örneğin iletişim için kullanışlı bir yol olduğundan bireyler başka şehirlerde, başka ülkelerde bile olsa sosyal destek alabilecek kadar yakınlık kurabiliyor olmalarını teknolojiye borçludur. Yas, akran zorbalığı gibi olumsuz yaşam olaylarını deneyimleyen insanların sosyal medya üzerinden bir araya gelip sanal toplantılar yaptığı ve bu sayede kendilerine sosyal destek ağı oluşturabildikleri de görülmektedir. Evden çıkmakta zorlanan bireyler internet üzerinden psikolojik desteğe ulaşmakta, dersleri için araştırma yapan öğrenciler makalelere ve kitaplara internet üzerinden erişebilmektedir. Özellikle dünya çapında bir salgın yaşadığımız ve evlerimizde kaldığımız süreçte teknolojinin hayatımızdaki yerini çok daha net keşfettik.
Bunların yanı sıra teknolojinin ve sosyal medyanın dopamin salınımı ile de etkili olduğu bilinmektedir. Dopamin, insan bedeninde bulunan doğal bir kimyasal maddedir ve kişilerin duygu durumunu doğrudan etkiler. Ödül hissi, motivasyonu ve mutluluğu tetikleyen bir hormon olan dopamin, sosyal medya kullanımında da beğeni aldıkça artış sağlar. Anlık da olsa bir iyi oluş sağladığı için teknolojinin psikolojik sağlığa faydalı olduğu kısımları da var diyebiliriz.