Televizyon, Bilgisayar, İnternet, Telefon Bağımlılığı

Yazar Fuat KırcelliPsikiyatrist • 1 Aralık 2016 • Yorumlar:

Televizyon, Bilgisayar, İnternet, Telefon Bağımlılığı

Bağımlılık nedir ? : Bir etkenin (madde, alkol, sigara, internet, televizyon, bilgisayar, oyun..)

tekrarlayıcı kullanımı ile oluşan ve kullanılmadığında ortaya çıkan yoksunluk sendromunun ortaya

çıkmasını önlemek için sürekli kullanma ihtiyaçı duyulan psikolojik ve fizyolojik bir durumdur.

Bağımlılıktan söz edebilmek için kişi o etkenden uzaklaştığı zaman yoksunluk belirtilerini

yaşaması gerekir. Bu yoksunluk belirtilerini yaşadığı zaman tekrar etkeni kullanma ihtiyacı duyar.

Diğer önemli bağımlılık kriteri etkene ulaşmak içinde elinden gelen bütün davranışları

sergileyebilir (ör: yalan söyleme, izinsiz para alma, borç para alma, öfke nöbetleri,gizli yapma...).

Bağımlılıkta süreklilik ve tekrarlayıcılık en temel kuraldır.

Bağımlılık gelişmesine rol oynayan faktörlerin en başında genetik yatkınlık olmak üzere, kişilik

özellikleri, arkadaş ve çevre ortamı, çocuk-aile iletişimi yer alır. Beyindeki dopamin adlı

nörotransmitter haz ve ödül sisteminde önemli rol oynar. Bağımlılık gelişmesinde de haz ve ödül

en önemli sistemdir.Yapılan çalışmalarda özellikle dopamin genlerinde sorun olduğu

bulunmuştur. Bu konuyla ilgili bir çok gen araştırılmaktadır. Bir kısım gen direk bağlantılıyken bir

kısım gen indirekt olarak bağımlılıkla bağlantılıdır.

Ergenlik dönemiyle (Kimlik kazanım dönemi) beraber arkadaşların önemi oldukça artar ve

ebeveynlerin yerini alırlar. Ergen çevresinde kendi özelliklerine uygun bir rol , durum (statü )

bulmaya çalışır. Arkadaş rolünün bağımlılık üzerine etkisi en çok ergenlik döneminde olmaktadır.

Kendisini gösterme, çevresine kendisini ispat etme, merak, etrafına kendisini kabul ettirme,

etrafına kendisi güçlü gösterme, rekabet, isyankarlık, istediği ortama girmek ve kabul görmek gibi

nedenler bağımlılığa yatkınlığı artırır. Genetik etken olmamasına rağmen arkadaş ortamının kötü

olması bağımlılığa yol açabilir.

Aile – Çocuk iletişiminin kopuk ya da yetersiz olması, ebeveynlerin bebeklikten itibaren rol model

olamamaları, ebeveynlerin kendi aralarında iletişim sorunu yaşamaları, ebeveynler arasındaki

çatışmalar ve tutarsızlıklar, ebeveynlerdeki bağımlılıklar, ebeveynlerin kural koymada sert,

istikrarsız, çelişkili olmaları bağımlılık riskini artıran nedenler arasında sayılabilir.

Madde (esrar,eroin..), alkol, sigara bağımlılıkları son yıllarda giderek artarken son 20 yıldır ise

günlük hayatta daha rahat ulaşılabilen Televizyon, Bilgisayar, İnternet ve Telefon bağımlılığı ciddi

anlamda artmaya başladı. Bağımlılık sınırı , eşiği çok ince bir çizgidedir. O sınır geçildiği zaman

bağımlılık başlar ve giderek artar. Televizyon , Bilgisayar, İnternet ve Telefon Bağımlılığıda diğer

bağımlılıklar gibi birden başlar ve giderek artar. Bu etkenlerin gündelik hayatımızın her yerinde

olmaları, günlük hayatımızı kolaylaştırmaları, gerektiği zaman ihtiyaç duymamız sorunun ne

boyutta geldiğinin farkına varmamıza engel olmaktadır.

Madde, sigara, alkol bağımlılıklarını son yıllarda ergenlik dönemi başlarında ( ortalama yaş 11 )

görsekte Televizyon bağımlılığı bebeklik dönemiyle, bilgisayar bağımlılığı okul öncesi dönemde,

internet bağımlılığı ergenlik dönemi öncesi , telefon ise okul döneminde ortalama olarak

başlamaktadır. Ancak her çocuk ve ailede bu durum değişebilmektedir. Bir diğer durum ise bu

bağımlılıklar beraber görülebileceği gibi bir biri ardına da başlayabilir.
 

TELEVİZYON BAĞIMLILIĞI

Türkiye ‘deki Televizyon Tarihi:

Türkiye’de ilk televizyon yayını 1968 tarihinde siyah-beyaz televizyonlarda tek kanal olan TRT ile

başladı. Bu dönemlerde insanlar televizyonlardan sadece haber alabiliyorlardı. 1980 yılı ile

beraber renkli televizyonlar hayatımıza girdi.1990 yılında ise özel kanallar yayın hayatına girmeye

başladı. 1990 yıllarla beraber özel televizyonların devreye girmesiyle televizyonlar iletişimin

dışında reklam, eğlence, yarışma, dizi ,film gibi toplumu farkında olmadan yönlendiren , merak

uyandıran, ticaretin ön planda olduğu bir araç olmaya başladı. 2016 yılına geldiğimizde ise 17 si

çocuk kanalı olmak üzere 500 kanal yayın hayatındadır.

2016 yılının sadece rakamları baktığımız zaman bile bir çok durumu açıklayabilir. Neden bu kadar

çok televizyon kanalı arttı? Bu bir ihtiyaç mı ? soruları gündeme gelmeye başladı. Çoğu kişiye

sorduğunuz zaman fazla televizyon izlemediğini ifade edebilir ancak konuşma sırasında konu,

çoğu zaman televizyon programlarındaki olaylara gelir. Bağımlı kişiler çoğu zaman durumun

farkında olmazlar. Tekrarlayıcılık beynin bütün bölümlerini yavaş yavaş işgal etmeye başlar. Aşırı

televizyon izleyen bir çocuk bir süre sonra davranışlarını, konuşmalarını televizyonda izlediği

karakterler gibi yapmaya başlar. Bebeklik süreci öğrenmenin temelinin atıldığı ve en hızlı

öğrenmenin olduğu dönemdir. Yaşla beraber öğrenme ve gelişme hızı yavaşlar. Bu dönemdeki

öğrenme sürecleri nasıl şekillenirse çocuk gelecek hayatında da aynı öğrenme şeklini sürdürür.

Öğrenmeyi belirleyen en önemli faktör genetik olsa da erken yaştaki ciddi çevresel etkenlerde

genetik olarak süreci çok etkilemektedir.

Bebek televizyonla ne kadar erken tanışırsa ve ne kadar çok zaman geçirirse o kadar çok

etkilenir. Televizyon özellikle psikolojik gelişim basamaklarını durdur veya geciktirir. Zamanında

oluşmayan psikolojik gelişim ilerleyen dönemlerde de telafisi çok zor olmaktadır. Süre çok ve

erken olduğunda durumlarda gelişim basamakları televizyon kesilse bile yerine gelemeyebilir.
 

Televizyonun Çocuklara psikolojik yönden faydası var mı?

Televizyonun şimdiye kadar bilimsel olarak çocuklara herhangi bir alanda faydası olduğu tespit

edilememiştir. Ancak psikolojik olumsuz etkilediği bir çok çalışmada kanıtlanmıştır. Zaman zaman

aileler öğretici çizgi filmin faydası olur diye düşünebilirler. En iyi öğrenme süreci somut ( gerçekçi

olandır. Ör: televizyonda çizilmiş kırmızı elma gören bir çocuk sadece kırmızıyı görür. O anda

görür ve biter. Gerçek kırmız elmayı manavda babasıyla gören,dokunan,tadına bakan, koklayan

çocuk beleğine daha kalıcı olarak atar. EN İYİ ÖĞRENME 5 DUYUYU KULLANILARAK

YAPILANDIR.

Yapılan çalışmalar aşırı televizyon izlemenin, bağımlılıkta, tepkisel bağlanma bozukluğunda,

depresyonda, öz güven eksikliğinde, davranım bozukluğunda , kaygı bozukluklarında ,uyku

bozukluklarında rol oynadığı göstermiştir.

Televizyon bağımlılığın gelişmesinde risk oluşturan başlıca nedenler:

Her iki ebeveynin çalışması sonucu bakıcı yetersizliği ya da istismarı (bebeği ya da çocuğu çoğu

zamanını televizyon karşısında oturtturma, televizyon karşısında yemek yedirtme, uyutma..),

Çocuğun çok hareketli ya da dikkat sorunu olması sonrası bakım verenin çocuğun hareketini

azaltmak için televizyonu açması

Etrafında yaşıtlarının olmaması nedeniyle bakım verenin çocuğun sıkılmasını azaltmak için TV

açması

Çocuğun gelişimine ve öğrenmesine faydası olur düşüncesiyle bakım veren tarafından tv açılması

Ebeveynlerin ya da bakım verenlerinde tv bağımlı olmaları

Ebeveynler arasındaki çatışmalar

Maddi yetersizlikler

Sosyal ve Çevresel desteğin az olması

Televizyon hiç mi hayatımızda olmamalı?

Televizyonun icat amacına bakacak olursak bir birine ulaşamayan insanlara bilgi vermekti. İlk

yıllarda bu amaca hizmet etti. Ancak zamanla bilgi verme amacı yerini reklamlara, ticarete,

insanları yönlendirmeye (algı yönetimi) bıraktı. Ör: reklamlarda izlediği bir yiyeceği çocuğun

markete gidip istemesi ve alınmadığı zaman ısrar ederek kendisini yerlere atması..

Ebeveynlerin seçtiği bilgi vermek amaçlı olan programları sürekli ve tekrarlayıcı olmamak şartıyla

ailelerin kendi istekleriyle çocuklar televizyon izleyebilir. Bu programlarında sayısının oldukça çok

az olduğunu belirtmekte fayda var.

Ailelerin çocuklarıyla bu programları izlemesi önemlidir. Eğer ailenin zamanı yoksa izlediği

programın bilgi amaçlı olduğunu ailenin önce izleyip karar vermesi gerekir.

İzlediği programın yaşınada uygun içerikli olması önemlidir.

Vurdulu kırdılı, hayal gücü çok olan, abartılı, gerçekten çok uzan, yanlış mesajların verildiği,

programlardan uzak durmak diğer dikkat edilmesi gereken noktadır.

BİLGİSAYAR BAĞIMLILIĞI

Bilgisayar en basit tanımıyla bir matematiksel işlem yapan hesap makinesidir. Abaküs bilgisayarın

temelini oluşturur. Aslında bilgisayarın tarihi 2000 yıl öncesine dayanır. 1937 yılında elektronik

devreler kullanılmaya başlanmış olup günümüzde kullandığımız bilgisayarların alt yapısı

oluşturulmuştur. Ülkemizde ise ilk bilgisayar 1960 yılında Devlet Karayollarında kullanılmaya

başlanmıştır. 1973 yılında türkiyede 82 adet bilgisayar bulunmaktaydı. 2016 yılına geldiğimizde

ise bu sayı 200 milyon civarındadır.

İlk bilgisayar oyunu 1958 yılında oynanmaya başlanmıştır. 1972 yıllında masatenisi oyunu olan

“Pong”,1980 yılında “Pac-man” oyun sektörüne girmiştir. 1982 yılında ise ilk kişilsel bilgisayar

olarak Commadore 64 piyasaya çıkmıştır. 1989 yılında Nintendo tarafından el konsoluyla

oynanan Gameboylar piyasaya sunulmuştur. 1992 yılı ile beraber ise 3 boyutlu oyun olan

Wolfenstein en popüler olmuştur. 1990 yıllarının başıyla beraber hem internetin devreye girmesi

hem de bilgisayar teknolojisinin ilerlemesiyle ile bu süreç hızlanarak devam etmiştir.

İlk internet kullanımı dünyada bilgisayarların gelişmesiyle 1970 yıllarda başlar. Türkiye’de ilk

internet kullanımı ODTÜ de 1993 yılında başlar. Yapılan çalışmalarda Türkiye’de intenet

kullanımı 2003 yılında yüzde 11 iken 2016 yılı itibariyle yüzde 58 e çıkmıştır. 2016 yılı itibariyle

ülkemizde 42 milyon (Nufüsun % 53 ü) kişinin aktif sosyal medya hesabı

bulunmaktadır.Türkiye’de son on yıla baktığımızda ise, internet kullanıcı sayısı 2 milyondan 35

milyona yükselerek, yüzde 1750 artış görmekteyiz.

Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya platformları:

% 32 ile Facebook

%24 ile WhatsApp

%20 ile Facebook Messenger

%17 ile Twitter

%16 ile Instagram

*Türkiye’deki internet kullanıcılarının %77’si her gün internete giriyor!!!!

Tablet, laptop veya masa üstü bilgisayarda günlük ortalama internet kullanımı: 4,5 saat

Mobil telefondan günlük ortalama internet kullanımı: 2,5 saat

İnternet kullanan kişilerinde günlük televizyon izleme süresi: 2 saat

DÜNYA ‘ DA

Laptop veya masa üstü bilgisayardan internete bağlanma oranı: %56 (Geçen yıla göre %9 azaldı)

Mobil telefondan internete bağlanma oranı: %39 (Geçen yıla göre %21 arttı)

TÜRKİYE’DE

Laptop veya masa üstü bilgisayardan internete bağlanma oranı: %51 (Geçen yıla göre %25

azaldı)

Mobil telefondan internete bağlanma oranı: %46 (Geçen yıla göre %55 arttı)

AKILLI TELEFONLARLA EN ÇOK NE YAPILIYOR?

Mesajlaşma uygulamalarını kullanım oranı: %43

Mobilden video izleme oranı: %36

Mobilden oyun oynama oranı: %28

Lokasyon bazlı servisleri kullananların oranı: %37

Mobil bankacılık kullanım oranı: %35

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Fuat Kırcelli Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzm. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)