Tiroit ve İyot İlişkisi
Yazar Kayıhan Çağlar • Genel Cerrah • 28 Ocak 2018 • Yorumlar:
İyot, insan hayatı için önemli bir eser elementtir. Vücudumuzda boynumuzun ön tarafında bulunan tiroit bezinin yeterli hormon salgılayabilmesi için günlük en az 150 mikrogram (bir çay kaşığı) iyodun gıdalar ve suyla alınması gerekir. Türkiye'de bölgelere göre değişmek üzere % 5-56 oranında guatr (tiroit bezinin büyümesi hastalığı) vardır. Endemik guatr, yani belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen guatr sebepleri arasında; beslenmeyle alınan bazı maddeler, bazı mikroorganizmalar veya iyot dışı birtakım eser elementler suçlansa da, etkisi gayet iyi bilinen ve koruyucu ve önleyici yaklaşımlarla guatr sıklığının azaldığı gösterilen en önemli unsur, iyot eksikliğidir (İE).
Ancak İE’nin endemik guatr dışında da çok önemli sonuçları vardır ve bunlar iyot eksikliği hastalıkları (İEH) olarak adlandırılır. İEH’ları genel kanının aksine, sadece guatr ile kısıtlı değildir, çok çeşitli ve geri dönüşümsüz nörolojik bozukluklar dahil olmak üzere, çok da önemli hastalıklardır. Öte yandan iyot fazlalığı da toplumda artan otoimmün tiroit hastalıkları ile birlikte görülmektedir. Bu durumda, toplumların iyot düzeylerini belirli sınırlarda tutmak büyük önem kazanmaktadır.
İyot, beyin gelişimi için gerekli olan tiroit hormonlarının üretiminde önemli bir elementtir. Anne karnında ve erken çocukluk döneminde İE’ye maruz kalmak, beyin gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. İE için en kritik dönem, beyin gelişiminin büyük oranda tamamlandığı gebeliğin ikinci üç ayı ile üç yaş aralığıdır. İyot eksikliği, tüm dünyada düzeltilebilir zeka geriliğinin en önemli sebebidir.
1960 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünyada guatr oranlarının yüzde 50 civarında olduğunu belirten bir rapor yayımlamıştır. Bu rapordan sonra, 1993 yılında, 110 ülkede, 655 milyon kişide yapılan taramalarda, guatrın görülme sıklığının yüzde 12 olduğu belirtilmiş ve dünyada, İE bir halk sağlığı problemi olarak kabul edilmiştir. Ulusal düzeyde, tuzların iyotlanması vasıtasıyla İE ile mücadeleye başlanmıştır.
Türkiye için de endemik guatr ve İE, önemli bir halk sağlığı problemidir. Ülkemizde tüm sofra tuzlarının zorunlu olarak iyotlanması için gerekli yasal düzenlemeler Temmuz 1999 tarihinde tamamlanmış ve 2000’li yıllarda ülkemizde iyotlu tuz kullanımı yaygınlaştırılmıştır. Eskişehir ilimizde iyotlu tuz kullanımı oranı, 1996’da yüzde 12.6 iken, yapılan çalışmalar sonucunda 2002’de yüzde 65,5 olarak belirlenmiştir. Sofra tuzlarının iyotlanması 1999 yılında zorunlu hale geldikten sonra yapılan çalışmalarda ise, İE’nin ülkemizde okul çağı çocuklar arasında pek çok il merkezinde anlamlı olarak düzeldiği, ancak özellikle kırsal ağırlıklı bazı bölgelerde halen hafif-orta derecede devam ettiği gösterilmiştir.
GEBELİKTE İYOT ELZEMDİR
Gebelikte, emzirme döneminde ve erken çocukluk döneminde (<2 yaş) iyot ihtiyacı artmaktadır. DSÖ, bu dönemlerde günlük iyot alımını sırasıyla; 250, 250 ve 90 µg/gün olarak önermektedir. Gebelik boyunca ciddi İE olması; ölü doğum, abortus (düşük), plasenta (kordon) anomalileri, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi), postpartum hemoraji (doğum sonrası aşırı kanama), anemi (kansızlık), bebekte hipotiroidi (tiroit hormon yetmezliği), artmış bebek ölüm hızı, preterm (erken) doğum, düşük doğum ağırlığı, yenidoğanın solunum stresi sendromu riskini arttırmaktadır. Annede ciddi İE olması çocukta zeka geriliği, boy kısalığı, sağırlık ve spastisite (kasların devamlı kasılı halde kalması) ile karakterize “kretenizm” denilen bir hastalığa sebep olabilir. Ciddi İE olan bölgelerde kretenizmin nüfusun yüzde 5-15’ini etkilediği bilinmektedir. Annede görülen hafif-orta derecedeki İE’nin bile çocukların zeka gelişimini etkileyebileceği gösterilmiştir. Gebeliğinde hafif hipotiroidizm olan annelerin yedi-dokuz yaş arası çocuklarının IQ seviyelerinin, tiroit fonksiyonu normal olan annelerin çocuklarından ortalama yedi puan daha düşük olduğu büyük bir çalışma ile ortaya konmuştur. Düşük anne T4 düzeylerinin de bebeğin psikomotor gelişimini olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Bu sebeple dünyadaki tüm İE bölgelerindeki gebelerde ve emzirme dönemindeki kadınlarda önerildiği gibi, ülkemizde de, iyotlu tuza ilave olarak gebelerin 100-200 µg/gün civarında bir iyot desteği alması gebenin kendisi, fetüs ve yenidoğanın motor gelişimi için önemlidir. Emzirme tamamlanıncaya kadar bebeğin tek iyot kaynağının anne sütü olduğu unutulmayıp, iyotlu tuza ilave iyot desteğine devam edilmesi önerilmektedir. Eğer anne sigara içerse sütle bebeğe iyot geçişi azalmaktadır. Bu nedenle emzirirken sigara içmek sizin kadar çocuğunuz için de zararlıdır. Eğer sigara içiliyorsa iyodun fazla alınması gerekir. Süt veremeyen anneler için bebek iyotlu formüllerle desteklenmelidir. Anne süt veriyor, ancak hipertiroidi (tiroit hormon üretim fazlalılığı) sebebi ile iyot alımı kısıtlanmış ise bebek iyot desteği almalıdır.
KİMLER İYOTLU TUZ KULLANMAMALIDIR?
Tuzların iyotlanması guatr hastalığının ortaya çıkışını engellemekte ancak bazı kişilerde aşırı iyot alınması nedeniyle zararlı yan etkilere veya hastalıklara neden olmaktadır. Piyasadaki tuzların iyotlandığı 1999’dan bu yana hipertiroidi dediğimiz tiroit bezinin aşırı çalışmasıyla karakterize olan hastalık (halk arasında buna zehirli guatr da denmektedir), giderek artan sıklıkla karşımıza çıkmaya başlamıştır. Tiroit bezi az çalışan hastalarda da (Hipotiroidisi olanlarda) iyotlu tuz bu hastalığın daha da şiddetlenmesine neden olmaktadır. Bu nedenle yemeklerimizde kullanılan tuzun iyotlu veya iyotsuz olması bazı hastalar veya kişiler için büyük önem taşımaktadır. Hipertiroidisi (tiroit bezi çok çalışanlar) olanlar ya da hipotiroidisi (tiroit bezi az çalışanlar) olup otoimmun hastalığa bağlı olan hastalar kesinlikle iyotsuz tuz tüketmelidirler. Bu tür hastalar iyotlu tuz yedikleri takdirde hastalıkları şiddetlenmektedir.
Son söz: Guatr hastalığını önlemek için önceden bilinen bir tiroit hastalığı olmayan çocuklar, erişkinler ve gebe kadınlar iyotlu tuz yemelidir. Hipertiroidisi (tiroit bezi çok çalışanlar) olanlar ya da hipotiroidisi (tiroit bezi az çalışanlar) olup otoimmun hastalığa bağlı olan hastalar kesinlikle iyotsuz tuz tüketmelidirler. İyotsuz tuz, kendiliğinden tuzluklu bir şekilde satılmaktadır. Bu tuzların üzerinde veya etiketinde iyotsuz olduğu yazmaktadır. Satın alırken buna dikkat etmek gerekir. Bu tuzları bulamayanlar ise kaya tuzu yemelidirler. Ailede bir kişi iyotsuz tuz yiyecekse yemekler tuzsuz pişirilmeli ve herkes kendi tuzunu kullanmalıdır. Şen ve esen kalınız.