Travma
Yazar Hasra Avcı • Psikiyatrist • 17 Şubat 2017 • Yorumlar:
Her ebeveyn mümkün olsa çocuklarını dünyadaki olumsuz tüm olaylara karşı korumak ister.
Ancak Maalesef bu mümkün olmuyor. Dünya üzerinde gerçekleşen ve maalesef gittikçe de artan
olumsuz hayat olayları yani travmalar en çok da durumlar anlamlandırmakta güçlük çeken
çocukları etkilemekte. Zaman zaman biz yetişkinler dahi durumları nasıl çözeceğimizi ya da
gerçekleşen olayları nasıl duygusal olarak sindirebileceğimizi bilemezken küçücük bedenler kendi
dünyalarında endişe seline kapılabilmekteler. Peki onlara nasıl yaklaşmalıyız? Özellikle son
yıllarda gittikçe artan ve hepimizi derinden sarsan terör saldırılarını onları umutsuzluğa
düşürmeden nasıl aktarmalıyız? Birçoğumuz terör tehdidi nedeniyle gittiğimiz yerleri yolları dahi
değiştiriyoruz zaman zaman. Bu tedirginlik arasında çocuklara nasıl ne kadar açıklama yapılmalı?
Öncelikle tavsiyem olan bitenin çocuklardan gizlenmemesi. Yaşadıkları çevre içerisinde neler olup
bittiğini bilmeye onların da hakkı var. Ayrıca söz konusu olaylar karşısında zaman zaman şahit
olabilmekte veya maruz kalabilmekteler. Çocukların olan bitenden haberdar olmasının önemli
olması kadar fazlaca bilgiye de maruz kalmamaları da önemli. Mesela yaşanılan bir olayı
haberlerde takip ederken çevrede bulunmamaları onların daha az korkmasına neden olacaktır.
Sordukları sorulara öfkeyle cevap vermemeye dikkat etmek bir o kadar önemli. Yaşanılan olaylara
karşı duygusuz kalmamız imkansız ancak çocukların soru sorması da fitili ateşlememeli. Onlara
mümkün olan en sakin tonda sadece sorduğu kadarına yanıt vermek önemli. Çocukların merak
ettiği nokta genelde onların endişelerini yansıtır. Aslında ne sorduğu değil de neyi merak ettiği ve
kelimelere dökmediği noktayı dikkate almalıyız. En büyük endişeleri de anne babalarının başına
bişey gelmesi olur. Ya da tek ebeveyn ile ilgili daha fazla endişe geliştirilebilir. Diğer ebevynin bu
durumu kişisel algılamayıp neden beni merak etmiyorsun ki?' gibi çocukları daha çok endişeye
sevkedecek sorular sormamalı.
Çocuğunuz yaş aralığına göre vereceği tepkiler de değişiklik gösterebilir. Ancak özellikle uyku,
yemek ve tuvalet düzenlerindeki değişiklikler 0-6 yaş aralığından erken gelişim dönemindeki
çocukların bize iletmek istedikleri mesajları iletme yoludur. 6-12 yaş grubunda ise karın/baş
ağrıları gibi bedenselleştirilmiş kaygılar, gece korkuları, ders başarısında düşüş, odaklanma
problemleri, arkadaş ilişkilerinde uyumsuzluk, karşı gelme davranışı gibi sorunlarla
karşılaşabiliriz. Ergenlik sürecinde ise aileye aşırı bağlanma veya aşırı uzaklaşma, akademik
başarıda düşüş, sık ağlama nöbetleri veya kaygı atakları yaşanabilir. Unutmamalıyız ki her çocuk
kendine özgü bir bireydir ve verilen tepkiler standart dışında olabilir. Bunları dikkate almanız,
sorunun kaynağını bulamamanız veya sorunu aşamamanız dahilinde uzmandan yardım almanız
faydalı olacaktır.
Hasra Avcı