Travma/Kriz Sürecinde Ebeveny Olmak
Yazar Ayşe Özalp Pekmez • 14 Mart 2023 • Yorumlar:
Yaşanılan ani ve sarsıcı olaylar yetişkinleri etkilediği kadar çocukları da etkilemektedir. Yetişkinler yaşadıklarının kendilerinde yarattıklarını sözel olarak ifade edebilirken, çocuklar daha çok davranışlarına yansıtmaktadırlar. Aşırı hareketlilik, anne-babaya yapışma, gece korkuları, kaygılar, içine kapanma gibi durumlar görülebilmektedir.
Böyle durumlarda ebeveynler “çocuğuma nasıl yardımcı olabilirim?” sorusuna cevap aramaktadır.
Beklenmedik, sarsıcı bir şey olduğunda; ilk olarak, kendi korku ve savunmasızlık duygularınızın farkında olmak önemlidir. Bir sonraki adım ise bedeninizle bağlantı kurmaktır. Bedeniniz nasıl tepki veriyor, rahatsızlık hissettiğiniz bir yer var mı, nefesiniz ne durumda, baştan aşağıya bedeninizi taramak ve yere sağlam şekilde basmak beden farkındalığınızı sağlayacaktır. Bu iki adım kendinizi güçlenmiş ve tam olarak çocuğunuz için mevcut hissetmenize imkan verecektir.
Sarsıcı olaylar sonrası yaşanan yoğun duygular bilişsel işlevlerin durmasına neden olur. Bu yüzden korkmuş bir çocuğa “korkma, sakin ol, geçti” demek işe yaramaz. Dolayısıyla öncelikle çocuğun duygu durumunu sabitlemeye yönelik bir yaklaşımda bulunulmalıdır. Bunu küçük çocuklarda en rahat sarılarak yapabiliriz (tabi eğer dokunsal bir çocuksa). Biraz daha büyük çocuklarda nefes egzersizleri yapılabilir.
Duygusunu sabitledikten sonra çocuğunuzun korkularını dinleyin ve onu anladığınızı ve ciddiye aldığınızı gösterin. Korku hakkında konuşurken, korkuyu normalleştirmek önemlidir. Bunun için onun şu anda korktuğu şeylerden bir zamanlar sizin de korktuğunuzu söylemek çocuğa yaşadığı duygusunun normal olduğunu hissettirecektir. Ayrıca “korkuların” da kendileri hakkında konuşulmasından, oyunlar oynanılmasından ve gülünmesinden korktuklarını belirtmek de çocuğun korkusunu somutlaştırmasına ve normalleştirmesine katkı sağlar.
Çocuklar özellikle kriz durumlarında kontrol duygusunu kaybettiklerini hissederler. Bu da onlarda korku ve kaygıya neden olur. Konuyla ilgili açık, net, ve basit biçimde bilgi verildiğinde, kaybettikleri kontrol duygusunu geri kazanırlar. Ayrıca çocuğa korkusunun resmini çizdirmek, korkusu ile konuşturmak (diyalog oluşturarak- siz çocuğun yerine geçin çocuk da korkusunun yerine geçsin ve korkusuna sorular sorarak < korku sen neden benimlesin, benden gitmek için ne istiyorsun, sen nelerden korkarsın> gibi sorularla çocuğun korkusu üzerinde kontrol hissetmesini sağlar. Çizilen resmi komik hale getirmek de etkili olacaktır çünkü çocuk gülüyorsa artık korkunun etkisinden kurtulmaya başlamıştır.
Çocuğun bedenini kullanmasını sağlayacak oyunlar oynanabilir (yakalamaca, yerden yüksek, birbirini taklit etme vs.). Bedende hapsolmuş olan yoğun duygu hareketle boşalır ve beden rahatlar. Hız ve çevikliği arttırmak için beden devreye sokulmalı ve “bravo, çok güçlüsün, hadi şimdi daha hızlı” şeklinde teşvik edilmelidir.
Çocuğun oyunlarında korku nesnesini kullanması da çok önemlidir. Çünkü çocuk bu nesne üzerinden kendini canlandırmakta, korkularını anlatmaktadır. Onu minderin altına sakladığında “Ya ben de binanın altında kalırsam?” korkusunu oyuna yansıtmaktadır. Ve onu kurtardığında aslında kendini kurtarmış olur. Bu da çocuğun oyunun içinde iyileşmesini ve cesaret kazanmasını sağlar. Dolayısıyla çocuğun oyunları gözlemlemeli, oyunlarına onun da onayını alarak dahil olmalı ve korku nesnesini oyunun içinde kullanması teşvik edilmelidir.
Çocuğun kendini güvende hissetmesi için rutinler de çok önemlidir. Sarsıcı olaylar ve krizlerden sonra rutinler de sekteye uğrayabilir. Mesela depremden sonra çocuk anne babasıyla birlikte uyumak isteyebilir. Buna bir süreliğine izin verilebilir ancak adım adım eski rutinlere geri dönmek önemlidir.
Akut dönemde bütün bu tepkiler (korku, kaygı, ebeveynden ayrılamama, sessizleşme veya aşırı hareketlilik vs.) normal tepkilerdir. Ancak bu tepkilerin azalarak ortadan kalkması beklenirken, çocuğun günlük yaşantısını olumsuz etkileyecek düzeyde devam ediyorsa uzman desteği almak önemlidir.