Travma Nedir?
Yazar Esra Yurday • 4 Temmuz 2024 • Yorumlar:
Travma, gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış veya cinsel saldırıya uğramış olma” olarak tanımlanmaktadır. DSM 5'te travmatik olay; 'doğrudan yaşanılan ya da doğrudan tanıklık edilen ya da aile bireyi ya da yakın arkadaşın başına gelen ya da mesleki olarak deneyimlenen gerçek göz korkutucu bir biçimde ölümle ya da ağır yaralanmayla karşı karşıya gelmiş ya da cinsel saldırıya uğramış olma' olarak tanımlanmıştır. İnsanın kaynaklarının, dıştan gelen tehdit ile başa çıkmakta yetersiz kaldığı durumlarda travmanın meydana geldiğini söylenmektedir. Olağan baş etme yolları ile üstesinden gelinemeyecek denli ağır olan ve özellikle stres boyutlarını aşan sarsıcı yaşantılar kişinin ruhsal yapısı üzerinde etkiler bırakır.
Çocukluk çağında yaşanan travmatik olaylar, çocuğun gelişim çağında olması ve olaylara anlam vermesinin güçlüğü nedeniyle daha olumsuz etkile bırakabilir. Çocukluk çağında karşılaşılabilecek travmatik olaylar arasında doğal afetler, ölüm, tıbbi hastalıklar gibi insanlardan bağımsız olaylar olabileceği gibi dövülme, eleştirilme, ihmal, cinsel taciz gibi insan eliyle yapılan kötü muameleler sayılabilir. Bununla birlikte görünüşte stres verici bir olay gibi durmasa da model çocuk olarak yetiştirilme, yaratıcılığın kısıtlanması ve tek odaklı düşünmeye alıştırılma, duygu ve paylaşımdan yoksun aile ortamı, anne ya da babanın tutarsız davranışları da travma etkisi yapabilmektedir.
Ruhsal travma doğal afet ya da kaza sonucu oluşabileceği gibi insan eliyle yaratılmış da olabilir. Travma yaratan etkenleri deprem, sel gibi doğal afetler; kaza ve ihmaller, bir yakınının ani kaybı, savaş, işkence, fiziksel, cinsel şiddet gibi insan eli ile yapılan saldırılar olarak sıralayabiliriz. İnsan eliyle yaratılan strese dayanmak, doğal afet ya da kazalarla oluşanlara dayanmaktan zordur. Bu olayların beklenmedik oluşu, kişinin kontrolü dışında olması ve onda çaresizlik ve güçsüzlük duygularını yaşatması travmatik olayların ortak özelliğidir. Travma, direnme ve kaçınma mümkün olmadığında ve eylem beyhude olduğunda meydana gelir ve insanın savunma sistemini altüst eder.
Bir insanın travma sonrası stres geliştirme olasılığı travmatik olayın doğasına bağlı olmakla birlikte, bireysel farklılıklar da önemli rol oynar. Aynı olay karşısında iki insan birbiriyle farklı reaksiyon verebilir. Travma deneyiminin bir kişinin tepkilerine ne derece etkide bulunduğu, mağdurun psiko-biyolojik olgunlaşması, stres etmenin ciddiyeti, önceki travma deneyimlerinin varlığı ve sosyal desteğin kalitesine göre değişmektedir. Travmayla ilişkili belirtiler zamanla şiddetini kaybeder gibi görünürken, olaydan yıllar sonra bile travmayı hatırlatan şeyler yüzünden ortaya çıkabilir.
Yaşanan travmatik bir olaylardan sonra aşırı uyarılmışlık, huzursuzluk, olay sanki yeniden yaşanıyormuş gibi hissetme, olayı hatırlatan yerlerden ve durumlardan kaçınma, uyku sorunları vb. psikolojik tepkiler normaldir ancak bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen kişinin yaşamında belirgin bir sıkıntıya neden oluyorsa tedavi ve psikolojik destek almak gerekebilir. Bilişsel davranışçı terapi ve EMDR gibi psikoterapi yöntemleri ile travmanın getirdiği olumsuz etkilerin üstesinden gelmek mümkündür.