Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Belirtiler ve Tedavi Yolları
Yazar Çağlar Elbirlik • Psikolog • 9 Kasım 2021 • Yorumlar:
Hayatımıza Covid-19 virüsünün girmesiyle birlikte son bir seneyi aşkın sürede ülkecek yaşadığımız sel felaketleri, yangın ve deprem ülkesi olmamamız dolayısıyla yıkıcı depremler bizlere oldukça zor zamanlar yaşattı. Bu doğal afet olayları yetmezmiş gibi ülke gündemine baktığımızda (Müge Anlı’yı izliyorsanız mutlaka görebilirsiniz) hayvanlara şiddet, kadın ve çocuklara istismar haberleriyle kadına değer vermeyen bir toplum olma yolunda travmatik yaşantılar biriktirmeye devam ediyoruz. Bunlardan yola çıkarak sizlere bu yazımda Travma Nedir?, Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?, TSSB Tedavi Yolları’ndan bahsedeceğim. Hazırsanız başlayalım…
Psikolojik Travma Nedir?
Psikolojik travma bilişsel, duygusal, davranışsal ve fiziksel bütünlüğümüzü tehdit eden, günlük yaşamda rutinimizi bozan, beklenmedik anda gelişen, endişe, korku, panik yaşadığımız ve algılama işlemimizi bozan yaşantılardır. Ölüm, ciddi yaralanma, doğal afet (deprem, sel, yangın vb.) cinsel saldırıya veya tacize uğrama ya da bunların tehdidine maruz kalmak gibi uzun süreli ilişkide ilk kez tokat atmak da psikolojik travma oluşturabilir. ‘Her yaşanan olumsuz olay psikolojik travma mıdır?’ Zihnimizi bir fabrika gibi düşünebiliriz. Bu fabrika yaşadığımız olayları bir anıya dönüştürmeyi amaçlayan işleme sokar ve hafızamıza işlenmiş şekilde geçer.
İşlenmeyen olay bir anıya dönüşmesi engellenir ve bu durum sürekli bir sorun olma haline neden olur, geçmişe gönderilemez. Travmatik olayı hatırlatan durumlar ve olaylar bizi travmatik yaşantımızı yeniden yaşamaya götürür ve o an neler hissettiysek hissetmemize sebep olur. Bu tarz sıkıntılı zamanlarda fabrikanın çalışmasını durdurmaya çalışırız, bazen de yaşadığımız ‘flashback’ler ile fabrikayı işleyemeyeceği büyüklükte girdilerle işlemeye zorlarız.
Bu yüzden yaşanılan benzer olaylar her kişide aynı etki ve tepkiye yol açmayabilir. Psikolojik travma, olayı değerlendirme ve algılayış biçimimize göre kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. İnsan Biyo-Psiko-Sosyal bir varlıktır. Bu yüzden deneyimlenen travmatik olayın şiddeti kadar genetik yatkınlık, sosyal çevre ve destek
kaynakları, stresle başa çıkma yolları ve geçmiş travma ve
stres yaşantıları da dikkate alınmalıdır.
Yaşanılan bir duruma psikolojik travma diyebilmemiz için:
Bireyin yaşadığı olayın,
• Günlük hayatta yaşam işlevine ciddi şekilde tehdit veya
risk oluşturduğunu algılaması,
• Fiziksel zarar göreceğini veya başkasınınkine şahit
olacağını algılaması,
• Aile üyeleri ve yakın çevreden arkadaşlarının yaşadığı olayı öğrenmesi ve risk olarak anlamlandırması,
• Ve bu olay karşısında aşırı endişe, çaresizlik hatta dehşete kapılma tepkileri vermiş olması söz konusuysa bu olay birey için psikolojik travma yaşantısıdır denilebilir.
Travma Sonrası Tepkiler
Travmatik olay ardından verilen tepkiler, anormal yaşanan olaylara karşı verilen akut-normal tepkilerdir. Kişiyi sarsan bir yaşantıdan sonra
yoğun duygular hissedip, tepkiler vermek doğaldır.
Genellikle bu tepkiler zamanla birlikte hafiflemeye
başlar ve birey, yaşam işlevini sürdürmeye (işe/
okula gitmek, ilişkilerini ve hobilerini sürdürmek
vb.) devam edebilir.
Bazı durumlarda travmatik olayın üzerinden çok
zaman akması halinde halen bazı şikayetler söz
konusu olabilir ve bunlar zihnimizin ve
bedenimizin travmatik olayın etkisini azaltma
çabalarından olabilir.
Bazen de olayın üzerinden geçen zaman sonrası halen kişinin yaşam işlevini olumsuz etkileyen yoğun tepkiler devam ediyor olabilir.
Fiziksel Tepkiler: Stresörlere karşı verilen tepkiler vücudumuzda sempatik ve parasempatik sinir sisteminden açığa çıkar. İlk olarak tehlike algılandığında sempatik sinir sistemi devreye girer. Bedeni tehlikeli olayla savaşmaya veya olaydan kaçmaya hazırlar. Bu esnada kalp atış ritmi ve nefes alıp verme hızlanır, kaslar gerilir, terleme, mide bulantısı, baş, göğüs, karın ağrısı oluşur, olayı hatırlatan her tür ses, görüntü, his ve kokuya karşı aşırı irkilme ve buna eşlik eden bedensel tepkiler görülür. Daha sonra tehlikeli olay sona erdiğinde veya ortadan kalktığında parasempatik sinir sistemi çalışmaya başlar. Önceki yaşadığımız ‘alarm’ durumunun sona ermesine fayda sağlar, bedensel belirtilerin normal akışına dönmesini sağlar. Zihinsel tepkiler; şok ve donakalma, olayla ilgili tekrar tekrar konuşma ihtiyacı veya konuşma istememe içe kapanma, dikkat dağınıklığı, aklını yitirdiği düşüncesi, ölüm korkusu, olayı (depremi vb.) tekrar yaşıyormuş gibi hissetme, olayla ilgili sık sık gelen görüntü ve sesler, uyuyamama veya sürekli uyuma ihtiyacı, kabus görme, dalgınlık, hafıza problemleri ve kafa karışıklığı
Davranışsal tepkiler; Olay hiç olmamış gibi davranma, aşırı enerji ve uyanıklık hali veya hiçbir şey yapmak istememe, tahammülsüzlük, çabuk sinirlenme, olayı hatırlatan ses, görüntü, his ve kokulara karşı aşırı irkilme ve buna eşlik eden yoğun bedensel tepkiler, alkol ve madde alımı, yeme sorunları.
Sosyal Tepkiler; iş-okul, arkadaşlık ve evlilik ilişkilerinde bozulma, olayı anımsatan mekan ve insanlardan kaçınma, aşırı yargılayıcı olma, başkalarını veya kendini suçlama, her şeyi kontrol altında olması isteği, güvensizlik, tedirginlik, içe kapanma, yalnız kalma, kendini reddedilmiş ya da terk edilmiş sanma, uzaklaşma, önyargılı olma olarak özetlenebilir. Travmatik yaşantılar sonrası ortaya çıkan bir aydan kısa süren tepkiler Akut Stres Bozukluğu (ASB) ve daha az ve hafif oranda görüldüklerinde ise Uyum Bozukluğu olarak tanımlanır. Belirtiler üç aydan az sürüyorsa akut TSSB, üç aydan fazla sürüyorsa kronik TSSB ve altı aydan sonra başlıyorsa geç başlangıçlı TSSB adını alır. ASB ve TSSB’den stres şiddetinin genelde daha hafif görülmesiyle ve TSSB’nin temel belirtilerinden olan yeniden yaşantılama belirtilerinin olmayışıyla ikisinden ayrılır.
TSSB Belirtileri Nelerdir?
Yaşanılan olayın üzerinden en az 1 ay kadar süre geçmesine karşın, bu tepkilerin bir kısmı sürekli olarak görülüyorsa ve bu yaşadıklarınız çevrenizle olan ilişkilerinizin bozulmasına sebep oluyorsa Travma Sonrası Stres Bozukluğu diyebiliriz. Bu durumda, profesyonel bir destek almakta fayda var.
Olayın üzerinden bir ay geçtikten sonra hala devam eden travmayı yeniden yaşantılama, olayla ilgili mekanlardan ya da durumlardan kaçınma, bilişsel ve duygusal olarak inanç sisteminizde olumsuz değişimler, öfke patlamaları, huzursuzluk, aşırı hassasiyet, irkilme tepkisi gibi aşırı uyarılma tepkileri ve mesleki, sosyal veya diğer önemli alanlarda işlevsellik kaybı görülüyorsa Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) belirtileri olabilir. Travmatik yaşantı deneyimleyen kişilerin küçük bir kısmı TSSB geliştirir.
Epidemiyoloji
Yaşam boyu prevalansı %9.2 ve bir doğal afet sonrası TSSB %30-%40 ve eş zamanlı ek patoloji (erkeklerde: alkol ve madde bağımlılığı, depresyon ve davranım bozukluğu. Kadınlarda: depresyon, fobi ve alkol bağımlılığı) görülme oranı &60-80 aralığındadır.
Herhangi bir travmaya maruz kalanlarda;
• Kadınların %20,4’ü, erkeklerin, 8.1’i TSB geliştiriyor.
• Savaşa katılanlarda ve yaralananlarda %17.5-45,
• İşkence görmüş gruplarda %23-54,
• Mültecilerde %50-55,
• Endüstriyel kazalarda %13.7 oranında görülmektedir (Kessler ve ark. 1995). Travma sırasında ya da öncesinde başka psikolojik sıkıntılar yaşıyor veya yaşamış olmak, sosyal desteğin az olması, travmanın öncesinde ya da sonrasında alkol veya madde kullanımının olması sürecin olumsuz etkiler ve TSSB gelişimini destekler. Özetle:
Travma sonrası stres bozukluğu diyebilmek için bir aydan uzun sürede bireyin • Travmaya maruz kalması,
• Bu olay sonrasında yeniden yaşantılama ve olayla ilişkili durumlardan kaçınma • Bilişsel ve duygusal olarak bireyin inanç sisteminde olumsuz değişiklikler, • Bireyde öfke patlamaları, huzursuzluk, aşırı irkilme tepkisi gibi aşırı uyarılma belirtileri, • Mesleki, sosyal veya diğer önemli alanlarda işlevsellik kaybı
görülmesi beklenir.
TSSB Tedavi yolları Nelerdir? Travma tedavisinde;
• İlaç tedavisi,
• Psikososyal Müdahaleler
Travma Odaklı Bilişsel Davranışçı Terapi Teknikleri,
Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR)
gibi bir çok tedavi şekli kullanılabilmektedir.
Psikodinamik Terapi
Stres Aşılama Eğitimi
Sanal Gerçeklik
Antidepresanlar kişi üzerinde farklı yan etkileri olabileceği gibi erken bırakıldığı takdirde relaps(sıkıntıların tekrar nüksetmesi) görülmektedir. Bu yüzden uzman doktor kontrolünde başlanması, sürdürülmesi ve sonlandırılması büyük önem taşır.
EMDR yaklaşımına göre, travma ile ilişkili anılar belleğimizde uygunsuz şekilde saklanır ve bu geçmiş deneyim “düğüm” olarak adlandırılır. Düğüm, terapötik olarak çözülmesi istenen, hafıza merkezinde bulunan, biyolojik şekilde depolanmış olan deneyimdir. Uygun olmayan şekilde depolanan bu anılar, işlevsellikten uzak tepkilerin verilmesi ve kendilik algısının zayıflamasının en temel sebebidir. Şimdiki zamanda yaşanan yaşantılar var olan işlenmemiş ve işlevsiz anılarla bağlantıdadırlar ve bu anılarla beslendiklerinde uygunsuz bir yerleşim sonuçlanabilir. Birçok insanın travmatik anılarının işlenmemesi yaşanılan sıkıntılı deneyimi tekrar tekrar yaşamasına sebebiyet verir. Bu yüzden işlenemeyecek büyüklükteki ve işlevsel olmayan bir veriyi ufak parçalarla bilgi işleme koyduğumuzda uyum sağlayacı bir çıktı elde ederiz ve bu kişiye daha az sıkıntı verir. Bu uyum süreci yükseldikçe iyileşme sürecinde düzelme artar.
Travma odaklı Bilişsel Davranışçı Terapi’de (BDT) ilk görüşmelerle birlikte danışanla terapötik işbirliğini kurmayı ve travma ve sonrasında ortaya çıkabilecek tepkiler konusunda danışanı bilgilendiren psiko-eğitimi, kaygıyla baş etmede gevşeme yöntemlerini tanıtmayı ve danışanın bunları uygulaması konusunda eğitmeyi, travmaya karşı maruz bırakma ve bilişsel yeniden yapılandırma tekniklerini barındıran yapılandırılmış bir tedavi yöntemidir. Uzamış Maruziyet (Prolonged Exposure) Travma hakkındaki korkularla yüzleşmenin ve bunları kontrol etme öğrenimini vurgulayan, yaşanan travmayla güvenli şekilde yüzleşmeyi hedefler. Görüntüleme, yazma veya olayın yaşandığı yerlere ziyaret gibi uygulamalar sırasında hastalara duygularını nasıl idare edeceği konusunda destek sağlanır.
Hayali Maruziyet (İmaginal Exposure): Bilişsel kaçınmayı önlemeye yönelik danışanın travmayla ilgili hatırladıklarını tekrarlayan şekilde yüksek sesle anlattırmak. (Yazı veya resim çizme yoluyla da yapılabilir.)
Gerçek yaşamda Maruziyet (In vivo Maruziyet): Davranışsal kaçınmaya yönelik, travmayı hatırlattığı için kaçınılmaya çalışılan nesne, kişi, durum ve ortamlarla tekrarlayıcı şekilde yüzleştirme.
Bilişsel Yeniden Yapılandırma (Cognitive Restruction): Bazı kişiler olayları olduğundan farklı şekilde anımsayabilirler, gerçekçi değilse bile suçluluk ve utanç duyabilirler. Kötü hatıraların mantıklı hale dönüştürülmesi en temel hedeftir.