Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Yazar Elçin Akdeniz • Psikolog • 17 Ocak 2020 • Yorumlar:
Travma sonrası stres bozukluğu, yaşanmış olan travmayla ilişkili olarak kişide ortaya çıkan duygusal gerilim, fizyolojik ve davranışsal değişimlerin olduğu ruhsal bir rahatsızlıktır. Adından da anlaşılacağı üzere travmanın ardından yaşanan bir rahatsızlıktır. Peki travma nedir?
Travma, kişinin beden bütünlüğünü tehdit eden, incinebilirliğini ona sert bir şekilde gösteren, kendi-dünya-gelecek hakkındaki inançlarının değişmesine sebep olan, duygusal bir gerilim yaratan olaylardır. Savaş, tecavüz, saldırıya uğramak, afetler, trafik kazaları majör travmaya örnek olabilecek olaylardır.
Travma her insanın başına gelebilir. Peki her travma yaşayan insan TSSB tanısı mı alır? Burada işin içine kişinin kullandığı savunma mekanizmaları, önceki deneyimleri, sosyal desteği, travmanın hemen sonrasında onu paylaşmak gibi farklı değişkenler de dahil olur. Yani sorumuzun cevabı her travma yaşayan insan TSSB yaşamaz. Travma yaşayan birey birazdan bahsedeceğimiz belirtileri yavaş yavaş ortaya çıkarmaya başladığı zaman ilk önce akut stres bozukluğu tanısı alır. Akut stres bozukluğu bazı insanlarda kendiliğinden geçmesine rağmen yine de müdahale gerektirir. Çünkü bu rahatsızlık travmadan sonraki ortalama 1 ay içerisinde geçmezse travma sonrası stres bozukluğu tanısı alır. Belirtileri de şiddetlenebilir. Bu iki rahatsızlığın aynı anda tanısını almak mümkün değildir. Bir diğer değişle akut stres bozukluğu belirli bir süre devam ederse o artık travma sonrası stres bozukluğudur diyebiliriz. Belirtileri birbirine çok benzerdir.
TSSB belirtileri nelerdir?
Öncelikli olarak bir travma yaşamış olmak gerekir. Bu travmatik olay bizim başımıza gelmiş de olabilir veya bu olay bir başkasının başına gelirken bizzat şahit de olmuş olabiliriz. İkisi de travma etkisi yaratır. Bazense bir yakınımızın başına gelen korkunç bir olayı detaylarıyla duyduğumuzda da travma etkisi yaratabilir. Diğer belirtileri ise;
1) Travmatik olayın yineleyici, istençdışı gelen ve rahatsız eden anıları,
2) Travmayla ilişkili rahatsız eden rüyalar,
3) Dissosiyatif geri dönüşler yani travmatik anı tekrar yaşama. Bu durum bir anda tetiklenip kişiyi gerçeklikten kopararak travma anına geri döndüren gerçeğe yakın yaşantılardır,
4) Travmatik anı simgeleyen bir takım uyaranlarla karşılaşıldığında ruhsal bir sıkıntı yaşama veya belirgin tepkiler verme,
5) Travmatik olaya ilişkin uyaranlardan belirgin bir şekilde kaçma veya kaçınma,
6) Bazen travmatik anın bir bölümünü hatırlayamama,
7) Kendisi, çevresi ve geleceği ile ilgili inançlarının değişmesi ve buna bağlı abartılı beklentiler,
8) Kendini ve/veya çevresindekileri suçlama. Ama bu suçlamalar çarpıtılmış düşüncelerden kaynaklandığı için çoğu kez gerçekçi temelleri olmaz,
9) Süreklilik gösteren olumsuz duygular yaşama. Olumlu duyguları yaşayamama,
10) Başkalarından uzaklaşma, başkalarına yabancılaşma,
11) Önemli etkinliklere karşı duyulan ilgide veya katılımda belirgin bir azalma,
12) Saldırganlık, öfke patlamaları veya kızgın davranışlar,
13) Kendine zarar verebilecek davranışlarda bulunma,
14) Her an tetikte olma, abartılı irkilme tepkileri,
15) Dikkati toplamada yaşanan zorluklar,
16) Uyku bozuklukları.
Yaşanan örseleyici bir olaydan sonra bu belirtilerden bir iki tanesi bile varsa yardım almakta yarar var. Çünkü bir çok ruhsal hastalıkta belirtiler birden bire değil, yavaş yavaş artarak kendisini gösterir. Yapılan en büyük hatalardan biri de travma yaşayan insanların alkol ve uyuşturucuya yönelip, travmatik olayla öyle mücadele etmeye çalışmasıdır. Alkol ve uyuşturucu travmanın izlerini silmemekle birlikte bağımlılıklara da sebep olacağı için daha kötü bir tablo ortaya çıkarabilir.