Tüp Bebek Tedavisi Aile ile Paylaşılmalı Mı?
Yazar Asena İrem Ulusu • Psikolog • 23 Ocak 2020 • Yorumlar:
Tüp bebek tedavisi, belirli günlerde klinikte hekimlerin kontrolünden geçilerek, belli tahliller ve işlemlere maruz kalınarak yürütülen tıbbi müdahalelerden oluşan bir tedavi gibi görünse de aslında arka planda oldukça güçlü bir sosyokültürel hemzemin üstüne kurulu bir sürecin içinde işlemektedir. Klinikte muayenesi biten hasta, ya evine ya işine geri dönmekte, hayatına kaldığı yerden devam etmektedir. İnfertil olmak, çocuk sahibi olma konusunda medikal engellere takılmak zaten yeterince kendisini eksik, yetersiz hissetmesine sebep olurken etrafındaki insanların yaklaşımları bu hisleri körükleyerek zamanla içe kapanmalarına, aile ilişkilerinin bozulmasına sebep olmaktadır.
Çok değil evlilikten 3-5 ay sonra başlar sorular:
Ne zaman çocuk yapacaksınız? Ben ne zaman torun seveceğim?
Bu cümleler çocuk düşünmezken hiç rahatsız etmez ama düşünmeye başlayıp, bir de tedavilere başvurup hala ulaşamamışken bu cümlelere ne anlamlar yüklenir ne anlamlar…
Ne zaman torun seveceğim? Kayınvalidenin bu cümlesi aslında gelin tarafından şöyle okunur… Hiçbir zaman torunum olmayacak mı? Beni bu duygudan mahrum mu bırakacaksın! Zaten yeterince eksiklik duygusu içerisinde boğulurken bir de bu soru, nasıl bir baskı nasıl bir stres unsuru haline gelecek onlar için. Bu soru aslında en hafif olanı. Soruların dışında bir de yapılan yorumlar var tabi…
*Bu kadar stres yapmasan kendiliğinden olacak!
*Bu kadar kilolu olmasaydın gebe kalabilirdin!
*Kafana taktığın için olmuyor!
Bunları bir kanser hastasına söylediğinizde alabileceğiniz cevapları düşünebiliyor musunuz!
Çiftler en çok anlaşılmayı istiyorlar en yakınlarından, ailelerinden. Zaten bu yolda o kadar çaresiz hissediyorlar ki, bir de aile büyüklerinin yaptıkları yorumlar, onları yapayalnız kalmaya itiyor. Tedavinin varlığı yeterince stres yaratırken telefonda kayınvalidenin “Ayşe de hamileymiş biliyor musun!” demesi omuzlardaki yükü ikiye katlıyor ve anne olma duygusunun geri plana itilip beklentiyi karşılamaya yönelik kaygıların yoğun olarak ortaya çıkmasına sebep oluyor ve belki de tedaviyi dolaylı yollardan olumsuz etkileyip negatif olmasına bile sebep olabiliyor. Ağızdan çıkan her söz işte bu kadar önemli! Kayınvalide diyorum çünkü klinik görüşmeler değerlendirildiğinde bahsettiğim diyalogların genellikle gelin-kayınvalide arasında yaşandığını gözlemliyoruz.
Aslında her şeyin bu kadar açık konuşulmadığı zamanlar da oluyor. Örneğin bir akrabanın yeni doğan bebeğine ziyaret için sırf “ayıp olmasın” diye psikolojik baskı uygulayarak daha dün “anne olamadığını öğrenmiş” gelin, bu ziyarete zorunlu tutulabiliyor. Sırf ayıp olmasın diye yaşadığı kayıp ertesi günü tekrar yaşatılıyor…Bilerek ya da bilmeyerek…
Bir de anne olamamayı doğurgan olamama, gebe kalmayı becerememe gibi sanki kontrol edilebilir bir şey de onlar yapamıyormuş havasında sunan aileler var. Acaba şeker hastalığı ya da kalp hastalığı olan birine de bunun onların beceriksizliği olduğunu söyleyebilirler miydi!
Peki aileler ne yapmalı?
Öncelikle empati kurun, aynı şeyi siz yaşasanız ne hissederdiniz?
Onlarla işbirliğine girin, istemiyorlarsa aile toplanmalarına gitmeleri için zorlamayın
Tedavi sürecinde onlara destek olabilmek için ne yapmanız gerektiğini sorun
En yakın arkadaşının, kardeşinin, görümcesinin hamile kaldığı haberini almanın onun için ne kadar acı verici olduğunu tahmin ettiğinizi söyleyin
Eğer eşi doktor kontrollerine gidemiyorsa onunla gidebileceğinizi söyleyin
Sorunun kaynağının önemli olmadığını bunun ortak bir sorun olduğunu ve çözümü için hepbirlikte hareket edeceğinizi belirtin
Ağlarken,üzgünken “üzülme, ağlama, tekrar denersiniz” yerine “ne kadar üzgün olduğunu görebiliyorum, hislerini, düşüncelerini paylaşmak istersen buradayım” deyin
Tedavi gebelikle sonuçlanmazsa “niye olmadı, şimdi ne olacak” gibi çiftin de cevabını bilemeyeceği sorular sormayın.