Utanç Duygusu Terapi Odasında Görünümü

İnsanoğlu gelişimini tamamlamadan dünyaya gelmektedir. Gelişimini tamamlamak için bir ötekine ihtiyaç duymaktadır. İnsanın doğasında ve evriminde topluluk halinde yaşamak bir zorunluluk halini almaktadır. Sosyalleşmek için utanç duygusunun temel bir işlevi olduğu görülmektedir. Utanç duygusu doğuştan itibaren var olmakla birlikte doğuşta bu duyguyu tanımayan insan oğlunun sosyalleştikçe bu duyguyu deneyimlediğini görüyoruz. Allan Shore göre; Bebeğin dünyasında ikinci yılda annenin rolü sosyalleşmeye doğru bir değişim yaşatır. Anne artık yeni yürümeye başlayan çocuğunun aktivitelerini engellemek için yüz ifadesi ile utanç duygusunu kullanır. Bu olayla bireyselleşme etkileşimi durdurulmuş olur. Pozitif bir duygu ve heyecanla deneyimlenen keşif duygusu annenin utanç duygusuyla uyumsuz bir şekilde deneyimlenir. Bu şekilde bebeğin narsistik duygusu ani bir kaynakla söndürülür.

Utanç duygusunun, bireyleri toplumsallaştırmak ve bireyi ailenin bir ferdi haline getirebilmek için gerekli bir duygu olduğunu görüyoruz.

Kültür, coğrafya ve yaşantı belli bir süre sonra tartışılamaz bir konu halini almaktadır. Türk kültüründe cemaat tipi yapılanmanın, duyguların sözel ve bedensel paylaşımını azalttığını görüyoruz. Örneğin geçmiş kültürde ebeveynlerin çocukları sevmesi, ayıp ve yoğun bir utanç olarak toplumda yer almaktadır. Cemaat tipi toplumlarda bireyin kültürün dışına çıkmaması için utandırılarak kontrol altına alınması yaygın görülen bir uygulamadır. Özellikle ayrışma bireyselleşme ve kendilik aktivasyonu dediğimiz, bireyselleşmenin ortaya çıktığı durumlarda bireyin utandırılarak engellenmeye çalışıldığını görmek mümkündür. Türk kültüründe zaman zaman topluluğun, gücü temsil ettiğini görmek mümkün. Gücün bölünmemesinin önemli olduğu yerlerde duyguların devreye girdiğini görebiliyoruz. Utanç duygusunun da bu durumlarda kullanılabildiğini söyleyebiliriz.

Seans odasında karşılaştığımız duygular arasında kültürün getirdiği utanç duygusunu da görmekteyiz. Örneğin terapistle üzüntüsünü ve duygusunu paylaşan danışan, ikincil olarak utanç duygusunu ortaya çıkarmaktadır. Danışanın terapi sürecinde ayrışma bireyselleşmeye dair değişimin, utanç duygusunu ortaya çıkardığını görmekteyiz. Bireyin bireyselleşme süreciyle birlikte, terapide duygu odaklı terapiye göre birincil duygulara ulaşmak ve ikincil duyguları ortaya çıkarmak, tedavinin esasını oluşturmaktadır. Masterson yaklaşımına göre terapistin kullandığı netleştirme, yüzleştirme, yorumlama, yeniden çerçeveleme teknikleri ile ilerlemenin yararlı olacağı düşünülmektedir.

DUYGU NEDİR?

Duygu, bilgiyi işlemleme, bireyin içinde bulunduğu durum ve ortama uyum sağlama için uyumlu tepkiler geliştirmesini , insanın hayatta kalmasını ve iyi oluşunu sağlayan bir işlevi olduğu düşünülür. Duygu en temel ihtiyaçlarda kurduğumuz ilişkinin somutlaşmış hali olarak değerlendirilir. Duygular iyi oluşumuz için durumlara hemen yanıt vermemizi sağlar. .(Greenberg, L. 2001)

Duygular bir kez aktifleştikten sonra evrimsel olarak hayatta kalmayı sağlayacak olan davranış eğilimleri yaratır. Bu duygu kaynaklı davranış eğilimleri genelde beyin tarafından üretilen hızlı ve otomatik cevaplardır, öze dökülmezler ve bireyin ihtiyaçlarına yönelik mevcut durumun anlık sonuçlarının ve yansımalarının değerlendirilmesini içerir. .(Greenberg, L. 2001)

Duygu odaklı terapiye göre, bireyin hayatta kalmasını sağlayan günlük hayata adapte olmasını kolaylaştıran, nörobiyolojik olarak sağ beyinde hissedilen, 7 temel duygu olduğu düşünülmüştür. Bu temel duygulardan biri de utanç duygusudur.(Greenberg, L. 2001)

 

Utanç Duygusu 

Bireyin yaradılışında çekirdek olarak var olduğu düşünülür, ancak bebeklik döneminde bu duyguyu deneyimlemek için ortam ve ihtiyaç oluşmaz. Bebeğin, ilerleyen zamanda toplum ve kültüre uyumlun davranışlar kazanması için utanç duygusu, ceza amacı olmadan deneyim yaşatılır. Bu yolla kültürel ve toplumsal kurallara bebeklikten çocuğa geçiş everesinde bireye kazandırılır.(Özakkaş, T. 2017)

Fakat utanç duygusu yerinde yeterince yaşayamayan bireylerde  bakım veren ebeveynler çocukları kendilerine bağımlı hale getirmek için utandırılarak ayrışma bireyselleşme ve keşif duyguları utanç duygusu ile engellenerek bağımlı bireyler halini alırlar. Bu durum kişinin  varlığından utanç duyan bir bireye dönüşmesini sağlar.(Özakkaş, T. 2017)

 

Utanç duygusu yeterince regüle edilemediğinde birey sosyal ortamda kendini ifade etmekte zorluk yaşarken, kendini yeterince  güvende hissedemez. Kimi zaman bu durum sosyal fobiye dönüşebilmektedir. Grup içinde var olmak kişide utanç duygusu nedeniyle panik haline dönüşebilir. Utanç duygusunu regüle etmek ile ortaya çıkan yoğun kaygı, suçluluk ve panik hali kişinin performansını ortaya koymasına engel olabilmektedir.(Özakkaş, T. 2017)

 

Sosyalleşmenin Başlaması ve Utancın Ortaya Çıkışı

Bebeğin ikinci yılında sosyalleşme eğilimi için istenmeyen davranışların bastırılması üzerine odaklanılır. Yani ebeveynler toplumsal olarak  kabul edilebilir olmayan çocuk için haz verici olabilen aktiviteler üzerine sınırlama koymaya başlarlar. Çocuktan sevdiği belirli duyguları bastırmasını talep ederler. 12. Ve 18. Aylarda  keşif, yıkıcı aktiviteler sınırlandırılır, tuvalet ve sınır eğitimi verilir.(Paul H. Mussen, john J. Conger ve Jerome Kagan, 1969)

İnsan beynin gelişimi için en önemli bilgi fiziksel çevre yerine sosyal çevre tarafından iletilir. Bebek beyni kültüre  girişi öneren sosyal bilgi aktarım sürecine etkili bir şekilde katılmaya başlamalıdır.(Don M. Tucker1992) Bu bilgi perspektifinde sosyalleşme için utanç duygusu önemli bir işlevi olduğunu söylemek mümkündür.

Bebeğin gelişimde erken dönemde annenin bakım verirken kullandığı duygu %90  şefkatle bakım içerirken yeni yürümeye başlayan çocukta bu durum %50 si  şefkat iken, aktivitelerden alıkoyma ve sınırın artığı görülür. (Schore, A.N. 2012)

 

Gözleme dayalı araştırmalar 12 aylık bebeklerin annelerden daha pozitif etkiler alırken 18 aylık bebeklerin her iki ebeveynden de çoğunlukla yönergeler  ve yönlendirmeler aldıklarını göstermektedir.( Fargot& Kavanaugh). 11-17 aylık yeni yürümeye başlayan  çocukların anneleri ortalama her 9 dakika da bir engellenme ifade etmekte böylece bebeğe dürtü kontrolü için çok sayıda talepte bulunmaktır( Powewr& Chapieski, 1986). Bunu yaparken ebeveynlerin söylem, mimik ve utanç duygusunu kullandığı düşünülmektedir. Utanç duygusunun bebeğin çekirdek oluşunda var olduğu ancak bu aylarda ortaya çıktığı yada oluşmaya başladığını söylemek mümkün görülmektedir. . (Schore, A.N. 2012)

 

Bu dönemde bebeğin duygusunun parasempatikten sempatiğe doğru bir geçiş gösterdiği görülmektedir. Bir çok yazar için küçük dozda utanç büyümeyi kolaylaştırır. Mahler e göre bu dönem çocuğun birincil narsizimin ikincil narsizime geçişi olarak değerlendirilirken.  Kohut aynalanma ihtiyacı ve birincil aynalamanın ani ve hazırlıksız kesilmesine odaklanmıştır. . (Schore, A.N. 2012)

 

Utanç deneyimi karşılanmamış beklentilerle ilgilidir. Uygulama yapan yeni yürümeye başlayan çocuğun annenin gözlerine dikkatle odaklanması ve annenin göz göze olan bağlantıya ve duygulanımsal olarak iletişimde hayal kırıklığı yaşatması utanç duygusunu tetikleyen görsel ipucudur. Utanç çocuk tarafından  engelleme olarak deneyimlenir, iletişimi engeller. Annenin yüz ifadesi tiksinme içerir ve libidinal değildir. Bu tiksinti ifadesi çocukta

 ‘ narsistik öfke’ ye neden olur. . (Schore, A.N. 2012)

Göz, utandırıcı maruz bırakmanın en geçerli olduğu organdır ve annenin yüz ifadesi bebek ile etkileşimi utanç oluşturur. Utanç duygusu, bağlanma ihtiyacını sonlandırmak, muhteşemlik hissini bastırmak yolu ile  sosyalleşmeyi sağlar. . (Schore, A.N. 2012)

 

Geç uyarılma döneminde optimal, ‘yeterince iyi anne’  bebek deki stresin sosyalleşme etkileşimlerinin harekete geçmesini  tolere edebilen kişidir.(Winicott, 1971) utancın bebeksi görünümü azltacak iç düzenleyi duygularu artırdığı düşünülmektedir.


 

UTANÇ

Utanç ve beden Tepkileri ve Utanç ın gurura dönüşmesi 

 

Utanç durumları aynı zamanda duygusal esnekliği ve değişkendiliği engeller. Utanç durumları mağdurun kendisi, ötekisi ve ilişkiler hakkında hem ilgi-coşku ve keyif-haz gibi olumlu hem de kızgınlık-öfke ve korku-dehşet gibi olumsuz karmaşık ve akışkan duygularnı frenler (Tomkins, 1963). Utancın hem olumlu hem de olumsuz duyguları kapatma veya düzenleme kapasitesi (Schore, 2003) geçici ve eksiktir, ancak utanç-öfke (Lewis, 1971) veya utanç-terör döngülerinin hakim olduğu bir geri tepme etkisini hızlandırabilir. Hastalar dayanılmaz bir utanç, öfke ve dehşetten bunaldığında, dissosiyasyon, döngü zorla ve müdahaleci bir şekilde yinelenene kadar geçici bir kaçış sağlar (Benau, 2020a, 2020b).

Zihin ve bedenin bir olduğu (Spinoza, 2006/1677) göz önüne alındığında utancın fiziksel, duygusal ve psikolojik belirtileri tek yönlü olmak yerine her zaman çok yönlüdür. Bir utanç durumu somatik hareketsizleşmenin bir sonucu olabilirken, aynı zamanda davranış, duygu ve düşüncenin de sınırlandırılmasını sağlayabilir. Bu durum, hem kısıtlı düşünceyle hem de nefes almayı kısıtlayan çukur bir göğüsle ve kolların vücudu içe doğru çekerek, başkalarıyla ilgili duyguları derinden değiştiren donmuş bir cenin pozisyonuna çekmesiyle ilişkili olan başın aşağıya doğru olduğu ve gözlerin aşağıya ve uzağa doğru baktığı streotipik utanç duruşunda gözlenebilir. (Benau, 2020a, 2020b).

Utanç durumlarına kıyasla, “yeterince iyi ben gururu” ve özellikle de “Varlık yanlısı gurur” (Benau, 2018, ss. 134–135) durumunda fiziksel, duygusal ve kişinin düşünceleri, inançları ve anlam oluşturma kapasitesi dahilinde akıcı, kolay bir hareket vardır (White & Epston, 1990). 

Klinik gözlemler, “yeterince iyi ben gururu” (Benau, 2018, s. 134) ve “Varlık yanlısı gurur” (Benau, 2018, ss. 134– 135) azalmış gerginlik ve göğüste huzurlu genişleme ile belirdiğini gösterdi. Göğüsün bu şekilde genişlemesi hem kalbe (artan kan akışı) ve ciğerlere (nefesin kolaylığı) iyi gelir. Bu otonomik değişimler doğal olarak, kişinin tüm vücudunda kan ve oksijenin yanı sıra zevk veren enerjinin dolaşımıyla enerjik bir iyi oluş haline yol açar.

Utanç ın değersizliğe evrilmesi

Utanç durumunda sıkışmış bir insan kendini tüm çeşitli karmaşıklığı içerisinde görmekte başarısız olur, sadece kendi değersizliğini “görmekte”dir. Kendini örtmenin yaygın bir utanç ifadesi olarak, utanç kelimesinin Proto-Hint-Avrupa kökenince kem- “örtmek” (Etymonline, 2020) olduğu söylenir. Kendini örtmek, hem utandıran ötekiden hem de kendinden saklanmak ve öncesinde dissosiye olmuş kendilik parçalarının bütüne entegre olmasında ve görmekte başarız olmaktır.]   

Travma ve utanç

Cinsel istismarı takip eden utanç durumları, hastanın tekrarlayan somatik duyumları (hastanın bedeni veya tüm bedenindeki bölümlerinin hareketsizleşmesiyle enerjisi veya uyarılması düşerken çökme veya düşme hissi); duygusal tepkileri (utanmak); örtük veya açık kendilik, öteki ve ilişkiler hakkındaki inanç ve anlamları (En başından hiç orada olmamalıyım. Benim suçum. Ben değersiz ve  zarar görmüş biriyim. Şimdi hiçkimse benimle yakın olmak istemeyecek) içerir. Hareketsizlik sonucunda hasta utanç tarafından etkilenmediği zamanlarda, süreç ve yapısal olarak dissosiyasyon yaygındır  (Benau, 2020a, 2020b, 2017).   

Hem utanç hem de öfke krizi durumları; hastanın dayanılmaz hareketsizlikten kaçmadaki başarısızlığı ve inciten denemeleri sonucunda, utanç durumlarıyla kendini cezalandırıcı ve öfke durumlarıyla başkalarını cezalandırıcı eylemler ile tekrardan kontrolü ele alma girişimleri, olarak anlaşılabilir. (Benau, 2020a, 2020b).

Utanç durumları aynı zamanda; bunaltıcı nörofiziksel, psikolojik ve/veya kişilerarası problemlere karşı başarısız çözümler olarak da anlaşılabilir (Ecker et al, 2012). Hastanın kendi, öteki ve ilişkileri, duyguları ve psikolojik durumları veya davranışları hakkındaki inançları, istismar üzerinden çok geçmiş olmasına rağmen kendisine ve onunla ilişkili olan ötekilere genellikle daha da fazla zarar vereceğinden, bu durumun anlaşılması oldukça önemli. Psikoterapistler, hastalarıyla birlikte bu kendine zarar veren genellikle çözülmüş utancın duygusal mantığını iyi bir şekilde keşfetmeli, aksi halde terapist sürekli olarak hastanın direncini uyandırarak utancı ortadan kaldırmaya kendini mecbur hisseder. İlişkisel travma mağdurları ile psikoterapi sırasında keşfedilen örtük inançlar, hastanın zihnini/bedenini hareketsizlikten “kurtarma” ve en azından terapisiz acı verici bir şekilde asla değişmeyecek olan travmatik anıları bilinçdışı anlamlandırma çabası olarak düşünülebilir. (Benau, 2020a, 2020b).

Duygu ya da travmatik zihin/beden durumu olarak duygusal utanç mantığının hareketsiz kalmaya ilişkin iki yaygın örneği şöyledir: İstismardan kaçınamadığı ya da önleyemediği için bilinçli olarak kendinin “kötü” olduğunu düşünen mağdur, örtük olarak eğer “iyi" biri olsaydı istismarı önleyebileceğine ve bir daha asla çaresiz hissetmeyeceğine dair bir inanca sahip olabilir. Aynı şekilde bir hastanın utanç duyguları; kendisi, sevdikleri veya hayati bir ilişkinin hayatta kalmasına dair bir tehdit algıladığında, mağdurun öfkeyi (istismarcıyı öldürme dürtüsü) ve dehşeti (çaresizce istismarcı tarafından ihlal edilme) hissetme ve ifade etmesine karşın, koruyucu eylem işlevi görebilir. Herbir örnekte, hastanın utancı paradoksal olarak hasta ve istismarcıyı haraketsizliğin ve değişimsizliğin sorumlusu yaparak kendiliğin kontrolünü geri almaya çalışır. 

 

Utanç ile yer değiştiren duygular

Duygu odaklı terapide birincil duygular ve 7 temel duygudan biri de utançdır. Bu duygu terapi odasında öfke olarak karşımıza çıkabilir, değersizlik, suçluluk olarak çıkabilir. Birincil ve adaptif olan utanç sosyalleşmenin önünü açarken, ifade edilmeyen duygularda yada yarım kalmış travmatik deneyimlerde üzerinden geçilmesi seans odasında çalışılmasının ayarlı olduğu düşünülmektedir.

Utanç da kendini cezalandırıcı eylemler

Değersizlik duygusuna dönüşen utançla birlikte, birey kendini yargılayıcı bir tutum sergileyebilir. Yargılayıcı iç ses ile sürekli kendini eleştirdiği görülür.  Başarılarını görmeyen ve başarısızlıklarına odaklanır hale gelirken, kendine zara veren eylemler ve girişimler içerisine girebilir.

Terapisttin seans odasında utancı çalışması (terapistin Utanç hissetmesi)

Danışanın duyguları derinleştikçe terapist ile paylaşımları artıkça utanç duygusunu yaşantısı üzerine deneyimleyebildiği gibi terapistte karşıda hissedebilir. İdealize ettiği terapisttin karşısında kendini yetersiz ve değersiz hissedebilir. Bu duyguların kaynağına bakıldığında utanç duygusunu görmek mümkündür.

Terapisttin karşı aktarımı hastayı suçlaması

Yeterli deneyimi olmayan terapist, kendi suçluluk ve utanç duyguları çalışma ve anlamlandırma fırsatı bulamadığında danışanı suçladığını anlayamadığı hissedebilir. Bu danışan için travmatik deneyim tekrarı olabilir.  Danışanın döngüsünde suçlayan ve suçlanan vardır ve terapistini de aktarım yolu ile suçlayıcıya dönüştürmüş olabilir. Aktarım odaklı terapide bu aktarımın terapi odasında konuşulması danışan için yeni bir farkındalık kanalı açabilir.


 

Kızgınlık, Suçluluk ve Utanç

Kızgınlık suçluluk ve utanç duyguları bize, kişide karşılanmamış ihtiyaçların olduğuna işaret eder. Neden olduğundan çok karşılanmamış ihtiyaçları odaklanmak gerektiği düşünülür. Bu üç duygunum birlikte anıldığı yerlerde örneğin öfke duygusun arkasında anlaşılma ihtiyacı vardır. Bur da önemli birincil duygular ve ihtiyaçlara ulaşmak, duyguları yer değiştirmek yoluyla duygu düzenlenmesi sağlamaktır.(Larsson, L. 2012)

 

Utançın Şefkate dönüşmesi

Eleştirel iç seslere sahip veya danışanın içinde erken dönemde oluştuğu düşünülen kendilik parçası suçlayıcı olabilir. Bu durumda utanç duygusu çalışılırken, ihtiyaçların yolu takip edildiğinde şefkat duygusuna ulaşmak mümkündür. Khout un da aynalanmada olduğu gibi terapisttin danışanı şefkatle karşılaması, kapsayıcı ve anlaşılmış hissettirmesi danışanında kendine duyduğu şefkati ve sevilesi olduğuna inanmasını kolaylaştıran bir yol olabilmektedir.


 

Kültür ve Utanç

  Tarım toplumu olan Türk kültüründe birlikte olmak güç demektir. Bu nedenle toplum içinde kültürde ayrışma bireyselleşme, keşif ve merak duygusu utanç ile engellenir. Bu şekilde grup halinde olmak mümkündür. Ayrışma ve bireyselleşmenin geçen zaman içinde artıyor olması na karşın utanç duygusunun bu şekilde yaşantılandığını hem kültürde hem de terapi odasında deneyimlemek mümkün. Örneğin ailesine karşı sınır çizen bir kadının aile üyeleri tarafından dışlanması utandırılması, danışanın bu durumu terapist ile paylaşırken utanç, öfke ve suçluluk hissetmesi şeklinde gözlemlemek mümkündür.

 

Sonuç ve Öneriler

Utanç duygusu Allan Shore ın çalışmalarına göre 11-18 aylarda başlayan anne bebek arasında sınır koyucu anneni tiksinti ifadesi bebekdeki libidinal enerjiyi keserek utanç duygusu oluşturur. Annenin amacı cezalandırmak değil iken  bebeğe sınırlar yolu ile sosyalleşmenin önünü açmaktır.

Terapi odasında utanç duygusunu çalışırken akılda tutulması gereken nokta insanın biyo-psiko-sosyal  bir varlık olmasıdır. Danışanın beden tepkilerini takip etmek duygularını anlamaya ve ortaya koymaya kaynaklık edebilir.

Masterson a göre utanç duygusu bağımlı annenin çocuğun keşif ve merak duygusunu engelleyerek ayrışma bireyleşme süreçlerini baltalamak olduğu düşünülür. Bu bakış açısı ile terapist netleştirme yüzleştirme ve yorumlama yolu ile ayrışma bireyselleşme süreçlerindeki  danışanın terk depresyonuna ve utanç duygusuna ulaşmak hedeflenir.

 Khout utanç duygusunun işlevinin sağlıklı ve duygu regülasyonu olan annenin birincil narsizmin ikincil narsizme evrilmesini takip etmekte olduğu görülmüştür. Terapisttin danışanın birincil aynalanma ihtiyacı karşılaması kapsayıcı bir ele alış ile utançı terapi odasında ele alması ön görülür.

 Aktarım odaklı terapide danışanın utanç duygusunun terapistte hissettirdiği karşı aktarımları anlamdırmak ile olacağı düşünülmüştür.

Duygu odaklı terapide  çalışan terapisttin utanç ın birincil adaptif duyguya ulaşarak duygunun yer değiştirmesi şefkate evrilmesi  danışan için  yaralı olacağı düşünülmektedir.

 

 Terapi odasında utanç çalışılırken tarvma ile birlikte ele almakta travmayı çalışmanın yararlı olacağı düşünülmektedir.

Bütün bunların yanında Türk kültürünü iyi okuma, türk kültüründe utancın yerini anlamlandırmanın terapi süreci için  önemli olduğu düşünülmektedir.

Sonuç; olarak terapi odasında utanç duygusu ile çalışma yapan terapisttin danışan merkezli ve danışana özgü bir yaklaşım sergilerken bütüncül bir yaklaşım sergilemesin, gelişimsel öyküye hakim olmasının ve kültüre ait parçaların göz önünde bulunmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Ayşe Erenler Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uzm. Kl. Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)